YABANCI YATAK.

169 3 0
                                    

Sıla gözlerini açtığında bir yatak üstünde çarşafa sarılı ipek kurtu gibi yatıyordu.
Burnuna hoş bir kahve kokusu süzülürken,
Camlardan inatla girmek isteyen güneş ışıklarını siyah perde engelliyordu.
Gözlerini istemsizce tavana kaydırdı, anlamsız figürler arasında kaybolan gözleri
açılmakta zorlanıyordu. Başını sanki iki taraftan sıkan eller vardı onu zorlayan anılar beynini yoruyordu ki yanına elinde
Tepsiyle yaklaşan bir erkek silüeti gözlerine ilişti. Gözlerini bir kaç defa kırpmaya çalışıyordu, silüet kaybolmak yerine tehlikeli belirsizlik misali yaklaşıyordu.
Sıla yerinden fırladı ama vücudundaki sızı ona engel oluyordu. Bu arada yatak üzerinde bulunan muhteşem kahvaltı bile ona ürkütücü geliyordu.
Domatesler bir sanat eseri gibi çiçek şekline getirilmiş, taze sıkılmış portakal suyu, küçük ve ustalıkla kesilmiş peynir hepsi fevkalâde görünüyordu.
Adam Sılaya bakarak itici bir şekilde sırıtı:
"-demek uyandın?!" -bembeyaz dişleri,
keskin mavi cam misali cansız gözleri,
hafif uzun simsiyah saçları omuzlarını hafifçe örtüyordu, belki onu gören herhangi bir kadını baştan çıkarabilirdi ama Sıla için bu yakışıklı tabiri verilen karizmatik adam birer bir tehlike arz ediyordu.
"-Kimsin sen?! Neden buradayım? Nasıl geldim buraya?" - Sıla soruları ardı arkaya sıralarken itici sırıtması daha çok genişledi, adamın yüz ifadesi gereksiz özgüven enerjisi dağıtırken, Sıla için mide bulandırıcı hal almıştı.
Baş parmağını Sıla'nın dudaklarına yaklaştırıp yılan misali "Şşşş" diye ses çıkartı.
"- önce sakin ol!"
Dün dertleştiğimizde bu kadar gergin değildin. Adam yatağa Sıla'nın yanı başına uzanmaya çalıştı. Sıla kendini hızla yatağı öbür ucuna attı ki bunu bile doğru düzgün beceremedi ama Sıla'nın bu hâli adamı oldukça eğlendirmiş olacaktı ki soğuk kahkahalar yankısında boğulan oda Sıla'nın kalbinde hızlı artışlara sebep oldu.
"- Korkmana gerek yok, akşam seninle barda tanıştık, bana kocanın ihanetini anlatın, çok bunalmıştın,  bir kaç viskiden sonra fenalaştın bende seni evime getirdim, hepsi bu. Endişelenmene gerek yok bitkin kadınlar bana cazip gelmiyorlar.
Ondan dolayı aramızda hiçbir yakınlık olmadı."
Sıla en son cümleyi duyunca rahat nefes aldı. Bu itici sırıtan adamla arasında bir şey geçmemesi tuhaf bir mutluluk hissi veriyordu ona.
"- Ben alkol kullanmam, sen mi içirdin bana ?!"
Tekrardan odanı saran itici kahkaha sesi,
Sıla'nın kulaklarını içten kemiriyordu.
"- Sen de az değilsin! - dedi adam gözünü kırparak. " Hep böyle suçu karşındakine mi atarsın?"
Sıla adama anlamsız bakış attı.
Adam ortamı yumuşatmak için "- Hadi boşver! Kahvaltı hazırladım sana ye bakalım, dediğim gibi bitkin kadınlardan hoşlanmıyorum. "
" - Nasıl kadınlardan hoşlandığın umrumda değil, ayrıca burada değil kahvaltı etmek, neden hâlâ kalkıp gitmiyorum hayret!"
"-Acelen ne! Evde kim bekliyor seni? Aldatan kocan mı?"
" - İyiki sarhoş hâlde bir şey anlatım sana"
Sıla kendini zorlayarak ayağa kalktı, aynı anda kendi kendine birşeyler mırıldıyordu.
Üstüne örtüğü çarşafla banyoyu aramaya başladı. Hemen ardından itici ses tekrar yankılandı kulaklarında " - Banyoyu arıyorsan, karşıda, sağda!"
Sıla hala içtiği viski etkisindeydi, zar zor ilerliyordu.
Banyodaki aynada suratında değişiklikler farketti. Gözleri intikam ateşi içinde parlıyordu, nefret dolu bakışları biriken öfke, ihanet şerbetinde boğulan günahkâr gibi bakıyordu.
"- Neden sen de onu aldatmıyorsun?" Diye geldi itici ses yankısı odadan. Sıla kızgındı, ufacık ellerini yumruk yapıp, ona özgü olmayan kalın bir sesle: " - Çünkü ondan farkım kalmazdı! Ayrıca üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokma!"
"- Tamam canım sormadım!" Aynı alaycı tavırla gelen cevap Sıla'nı daha da çıldırttıyordu. Hızlıca avuçlarına aldığı suyu yüzüne sıçrayıp, üstü başını aceleyle giydi.
Kendi kendine mırıldanarak, bu iğrenç adamın tişörtünü ne işi var üstümde?! Diye.
Sıla kendini az da olsa toparlamıştı, odaya geri döndüğünde adamın cam misali keskin mavi gözleri Sıla'nı sert bakışlarla esir ediyordu. Kanepe üzerindeki çantasını hızlıca kaparak kapıya doğru ilerledi.
Tam da kapıya elini uzattığı anda sırtından güçlü ve sert şekilde erkek kolları yarı açılan kapıyı geri kapattı.
"- Dün gece için teşekkür etmedim daha"
"Ne teşekkürü? Zaten bir şey yaşanmadı, ne istiyorsun benden?!"
Sıla'nın kalbi hızla atıyordu, içinden çığlık atmak geldi. 
"- Hemen panik olma! Sadece seninle biraz daha zaman geçirmek istiyorum.
Beni hiç mi merak etmiyorsun?"
"- Neden? Seni neden merak edeyim?!"
"-Biliyor musun ilk defa bir kadın tarafından reddedildim"
İğrenç sırıtması tüm suratını kaplıyordu.
Şu güne kadar tüm karşılaştığım kadınlar benimle olmayı arzu ediyorlardı. Bunun için hatta belli bir miktarda bedel ödüyorlardı"
Sıla sanki rüyadan uyanmış gibi adamın kollarını iterek
"- Nasıl? Sen kadınlardan para mı alıyorsun?! "
"-Alıyorum! Evet neden olmasın?! Yaşı büyük matmazeller benim gibi genç ve yakışıklı birini görünce, cüzdanlarını boşaltmaya dünden razı olurlar"
Sıla adamdan daha da tiskinmeye başlamıştı.  Kapıyı artık zorlayarak daireden çıkmaya çalışıyordu.

Evcilik oyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin