Sabaha kadar uyuyamamıştım çünkü hiç alışmadığım bir evde rahat uyuyamazdım. Sinirle ayağa kalktım ve banyoya gittim. Yüzümü yıkadım günlük işlerimi hallettim ve çıktım.
Dolaba gittim üstüme mor bir crop giydim altına da geniş siyah bir pantolon. Yüksek bel olduğu için belin filan gözükmüyordu. Bende odadan dışarı çıktım aşağıya inmeye başladım jimin den telefonu mi almak için izin isteyecektim umarım beni İstanbul'a kadar götürür dü.
Salona indiğim de koltukta oturmuş önün deki belgelere bakıyordu yanına gittiğimde kafasını kaldırıp bana baktı.
Jimin: eğer biraz daha geç kalsaydın ben seni uyandırmaya gelecektim.
Y/N: erken kalkmak için bir sebep yok.
Jimin: hayır var. Bu evin düzeni artık senin.
Y/N: ne!?
Jimin: doğru duydun beni.
Y/N: senin hizmetçin olmayacağım.
Jimin: şuan gidip kahvaltıyı hazirlamassan seni hizmetçim yapmaktan daha beter ederim.
Y/N: yapmayacağım diyorum git kendi kahvaltını kendin yap.
Sinirle ayağa kalkıp bana doğru geldi ben geri giderken arkamda ki Koltuğa ayağım deydi ve denge mi kuramayarak koltuğa düştüm.
Jimin ise elini iki yanıma koymuş bana doğru eğiliyordu.
Jimin: kimin evinde ve kimin yanın da olduğuna dikkat et seni burada işkence ederek öldürsem kimsenin ruhu duymaz ve aynı zaman da kimse yardıma gelmez çünkü sen kimsesizsin.
Dudağını bükerek alaycı bir şekil de söylemiş di. Bu nedensizce kalbimi kırmıştı. Doğru söylüyordu derdimi anlatacağım bir arkadaşım bile yoktu. Ve bu psikopatın yanında hareketlerime dikkat etmezsem bana dediklerini yapacağına da emindim.
Y/N: tamam çekil üstümden hazırlayacağım kahvaltıyı.
Jimin üstümden yavaşça kalktı ve belgelerin olduğu yere gitti.
Jimin: sana güzellik yaramiyor.
Dedi ve koltuğa oturdu bende mutfağa doğru gittim. Onu kahvaltı boyunca kizdirmamayı düşünüyordum ki telefonu mu isteyince bana versin.
~~~~~
Yarım saatin sonun da kahvaltı masası hazırdı jimin'i çağırdım ve onu beklemeden masaya oturdum oda gelip tam karşıma oturdu.Kahvaltı boyunca konuşmadık. Jimin masadan kalkıp yine belgelerin oraya gitti acaba işi neydi ki bu kadar çok çalışıyordu. Mafya olduğunu biliyordum çünkü belin de hep silah vardı ve bu ondan daha fazla korkmamı sağlıyor du. Ama tahminimce başka bir işe de vardı çünkü tahminimce mafyacilik da fazla belge olmazdı.
Masayı toplayıp onun yanına gittim. Tam koltuğa oturacağım zaman
Jimin: bana sade bir kahve yapıp getir.
Dedi ellerimi yumruk yaptım ona şimdi gösterirdim kahveyi ama onu sinirlendirmeyi hiç istemezdim nede olsa canım söz konusuydu.
Arkamı döndüğümde de hafif kikirdadigini duydum yada ben öyle sandım.
Mutfağa gittim kahvesini yapip geri yanına gittim. Fincanı önüne koydum ve karşısında Ku koltuğa oturdum.
Kahveyi alıp yavaşça içmeye başladı. Yuttugunda boynuna baktım bunu neden yaptığımı bilmiyordum ve sorgulamayacagim.
Aradan 10 dk geçti ama ne o konuştu nede ben hep belgelere bakıp bir şeyler yapıyordu en sonun da dayanamadım ve aklım daki soruyu ona sordum.
Y/N: bir işin var mı?