"Tek taraflı Bağlar"

111 16 21
                                    

Kızlarla hepimiz dışarı çıkmıştık.Ve yavaş-yavaş yurda gitmeye başlamıştık.Yurtda olacaklar için çok heyecanlıydık.Bir yandan da,aşık arkadaşımız Hazala hayat dersi veriyorduk.
Hera:Bak Hazal.

"Aşk bir çiçek gibidir.Ne kadar değer verirsen,ne kadar çok sularsan,toprağını tazelersense o kadar çabuk açar ve solur.Solduktan sonra onun açmasının mümkünatı olmaz.Tek çare uzun süre beklemek olur.Tıpkı aşkda,değer verdikten sonra terkedildiğimiz gibi."

Anladın mı,beni?

Hazal:Anladım,amma,çok yakışıklı.
Asmin:Konumuz her ne olursa olsun,birisine bağlanmamayıda iyice öğren.Pişman olmamak için şimdiden kendini hazırla.

"Çünki hep sıkıdan bağlandımız tek taraflı bağlar,en çabuk kopanlardır."

Narin:Asmin doğru söylüyo.Bağlanmayın arkadaş.Bağlanmayın.
Asel:Hem daha hiç doğru düzgün tanımıyorsunuz bile bir-birinizi.Çocuğa yazıp da kafasını şişirtme tamammı?
Hazal:Yok ya,yazmam.

Vira:Düğünde döner falan olucak mı,acaba?
Hera:Ne düğün?
Vira:İşte Hazalla,Hazarın düğünü.
Hera:Ya şaka mısın sen?Gerizekalı.

Yurda bu gün geç gireceğimizin haberi verilmişti,hastane tarafından.Bu yüzden hiçbir kaygımız yoktu.Geç gidip,çabuk gitmek hakkında.Yavaş yavaş,konuşaraktan,yurda ulaşmıştık.

-Şimdi Cehennem Ateşini Yakmaya Gidiyoruz.
-Dönerde pişirmek oluyo mu?
-Oluyo.

İçeri girmiştik hepimiz.Akşam 11,12lere geliyordu.

Müdür hanım karşılamıştı,sağolsun.Durum belgelerimi istemiş,nasıl olduğumu sormaya başlamıştı.Her sorusuna cevap verdikten sonra,odalarımıza dağılmak için izin almıştık.

Kabine gidip uyumuştuk,hepimiz.Çok yorucu günlerdi bizim için.Gece çok rahat uyumuştum amma Bora aklımdan çıkmıyordu.Ondan nefret ediyordum,ona cezasını çekdirmeliydim.Sabah erkenden kalkmıştım.Ne yapıcağımı bilmiyordum,gerçekten.İlk işim hazırlanmak olmuştu.Hazırlanıp dışarı çıktıkta,kızları görmüştüm.Hepsi benden erken kalkmıştı.Birşeyler konuşuyordular.Ne olduğunu uzaktan anlayamıyordum.Yanlarına gitmek istemiyordum nedense.Kabine geri dönmüştüm.Telefonumu aldım,ve yan okulun çocuklarının kaldığı kabine gitdim.Bora ordaydı.Gözleri kıpkırmızıydı.Ağlamıştı sanırım.İlk defa bu sert çocuğu ağlarken görmüştüm.

-Bora.
Kafasını yavaşça kaldırmıştı.Tamda kabinin ağzındaydı.Yalnızdı.Kekeliyordu.Ayağa kalkmıştı beni görünce sebebsizce.Ben asla anlayamıyordum,o an ne olduğunu amma birden yanıma yaklaşmış ve bana sıkı sıkı sarılmıştı.
-Güzelim.

Onu incitmek istemiyordum,sarılmasına bir şey söyleyemiyordum bile.Ben farklı hissediyordum.Sarılması içimi ısıtmıştı.Nolursun,Bora.Yapma.Aklıma babamı getirme,lütfen.
Çekilmişti.Gözlerini hemen silip toparlanmıştı.
-Neden bu haldesin,sen?
-Hiç birşey.Hem halimde ne varmış.
-Tamam.Gideyim mi?Seni rahatsız etmek istememişdim.
-Teşekkür ederim.
-Neden?
-İzin verdin.Yani sarılmaya.Sana sarılınca aklıma annem geldi.Onun saçlarının kokusu.Senin saçlarının kokusuna benziyorda.
-Sen saçlarımımı kokladın?Hem annen yaşıyomu?
-Hayır.Tamam.Neise ne.Ben gidiyorum.

Yüzüne dönderip uzaklaşmaya başlamıştı.Kolundan tutdum refleks olarak.

-Dur.Dur bekle.Anlat,yani anlatsan dinlerim.
Duraksamışdı.Sakin bir sesle sorusunu sordu.
-Annen yaşıyor mu?
-Şey.
Gözlerim dolmuştu.Nefes alamıyordum hatta.
-Ben gitsem Bora.Sonra konuşsak.
-Tamam,güzelim.

Karanlığımla YüzleşmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin