2. BÖLÜM- "SELAM BEN AZRAİL"

11 2 3
                                    

Nasıl mümkün olabilirdi bu? Azrail ezelden beri ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordu ve bu ister istemez onu ürkütmüştü. Kim bilir belki de azrailin sıkıcı hayatı biraz olsun yerini heyecana bırakacaktı.

"Beni mi gördün? nerede görmüştün? Karıştırmış olmayasın?"

"Hayır eminim gördüm seni. Kanser hastası bir teyzenin odasından çıkıyordun. Üstünde de doktor kıyafeti vardı. Burada çalışıyorsun herhalde."

"Evet burada çalışıyorum. Fakat ben kimseyi kurtar-"

Ha-Na elinde kahvelerle gelirken durumu fark etti ve hemen azrailin sözünü kesti "kahve aldım bize." Dedi.

Sessiz bir şekilde "lordum ne yapıyorsun? İnsanlara böyle şeyler söyleyemezsin." Dedi.

"Neden söylemeyeyim?"

"Düzen bozulur. şuan böyle davranmanın sırası mı sence aptal"

"Bu kadınla arkadaş mısın?"

" Hayır. İlk defa görüyorum. Neden sordun?"

"Bu kadın da bana her fırsatta hakaret ediyor. Siz ikinizi öldürsem mi? Övünmek gibi olmasın ama uzmanlık alanımdır."

"Çok komiksinn azrailcim . Sana da bu dünyada kullanabileceğin bir isim bulmamız lazım azrail diye seslenemem sonuçta. Hadi gidelim"

Doktor, Ha-Na ve azrailin ne konuştuğunu içten içe merak ediyordu. "Sevgililer herhalde" diye düşünerek oradan gitti. Azrail arkasını döndüğünde doktor çoktan gitmişti.

"Bu kadın beni nasıl hatırlıyor?"

"Bilmiyorum fakat bu pek de hayra alamet değil"

"Arafa gidelim orada konuşuruz elini ver"

Ha-Na ve azrail Arafa gittiler. Azrail uzun uzun düşündü. Bu kadın onu nasıl hatırlayabilirdi? Tanrıya mı sorsaydı? Gerçi tanrı yine "ne olacağını öğrenmek yerine yaşayıp gör evlat" diyip gönderecekti. Şu yaşlı adam yok mu! En iyisi kadını göz önünde tutmak. Böylece ne olduğunu zamanla çözebilecekti. Tanrı hep "sana en iyi ve kesin cevabı zaman verecek" derdi. Yaşlı adamın bir bildiği olsa gerek.

Ha-Na azraili derin düşüncelerden uyandırdı ve:

"Lordum müsait misin? İçeri giriyorum" dedi.

"Gel Ha-Na, gel bende tam ne yapacağımı düşünüyordum ki sen geldin. Bu kadın hakkında ne diyorsun erkenden öldüreyim mi onu?"

Ha-Na gülerek "işin gücün öldürmek zaten" dedi ve gülmeye devam etti.

Azrail ciddiyetini koruyarak somurtgan bir suratla Ha-Na' ya bakıyordu.

"Anlamadın mı esprimi?"

"Espri olsaydı gülerdim"

"Sen ne zaman güldün ki zaten anca somurtuyorsun. Suratın beton gibi"

"Canına mı susadın"

"Öyleyse ne olacak? Hem ben ölemem kii"

"O zaman ben de cehennemde bir hafta görev veririm."

Ha-Na hemen ciddi bir ifade takınarak "af edin lordumuz" dedi. Ve içinden ona küfür ediyordu.

"Ettiğin küfürleri duyabiliyorum. Özür dile"

"Özür dilerim lordumuz"

Azrail alaycı ve kötücül bir şekilde gülerek "aferin yola gel" dedi

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin