Sadece ilk bölüm 1. Tekil anlatımdı, giriş olduğu için. Bundan sonraki her bölüm 3. kişi anlatımı olacak.
—————————
Günler geçmiş, tekrardan Minho'nun geleceği gün gelmişti.
Jisung kıvırcık kahverengi saçlarını ellerinin arasından geçirdi ve elindeki doktoru olduğu hastaneneye ait dosyayı masaya bıraktı.
Şu an tatildeydi, izin almıştı hastaneden. Çok yorgun hissediyordu, ara sıra hastanede bayıldığı bile olmuştu. Diğer doktor arkadaşları izin almasını önerip duruyordu ve sonunda almıştı. Çok dinlendiği söylenemezdi gerçi, hastanedeki ruh halinden çok bir farkı yoktu.Tekrardan katili gelecekti evine, bunun verdiği garip bir his vardı içinde.
Bilerek akşam geliyordu, Jisung akşamları sevmediği için. Buna emindi.
Ama kim Minho'dan Jisung'u öldürmeye istiyordu ki? Minho kafasına göre insan öldürmezdi, gelen istekler üzerine öldürürdü, para karşılığı. Daha çok eğlence için yapsada.
Peki kim onu öldürmek için Minho'yu kiralamıştı? Kimdi Jisung'u öldürmek isteyen?Tanıdığı hastaneden birileri vardı, ama onlar olmazdı, kesinlikle olmazdı. Bundan emindi. Kimdi o zaman? Kim olabilirdi?
Saat akşam oluyordu, Minho her an gelebilirdi. Değiştirdiği kapısını açık bırakmıştı kıvırcık saçlı oğlan, bir daha kapısının kırılmasını istemiyordu.
Açık kapıyla beraber koltukta oturarak beklemeye başladı Jisung, biraz korku vardı içinde, ama önemli değildi, ölümden korkmuyordu sonuçta. Ama yine ölmeyecekti. Çünkü hala yaşamaya merak sarmış değildi ve katilin bunu anlayabileceğini kestirebiliyordu.
Bekledi ve beklediKatil etrafta yoktu, gözü kapıdaydı Jisung'un, ama yoktu işte, yoksa unutmuş muydu, ya da gelmekten vaz mı geçmişti?
Bunları düşünürken gözü kapıda olan oğlanın burnuna yine o koku keldi, amber ve odun kokusunun benzersiz ahengi doldurmuştu burnunu.
Ama sorun, kapıdan girmemişti daha katil, o zaman neredeydi, kokusu nereden geliyordu?Gözleri onu kapının yakınlarında ararken
"Burdayım, arama boşuna." diyen sesi duydu.
Buradaydı, gelmişti. Fakat sesi arkadan geliyordu, ve arkasına bakamazdı.
Gerçi baksada bişey olmaz, en fazla ölürdü."Sen nereden çıktın?"
"Ah hadi ama, bu kadar klasik olma, açık olan kapıdan girecek kadar normal değilim."
Derin bir nefes verip konuştu kıvırcık saçlı oğlan.
"Manyak herifin tekisin, kapıdan girsen ne olacak sanki"
"Sakin ol kıvırcık, sadece camdan girdim. Beni normalleştirme."Bunun ardından Jisung ani bir kararla kafasını arkaya çevirdi. Katil bunu tahmin etmiş sayılırdı, hızlıca arkasından kaybolmuştu.
Jisung boşluğa bakınca afallamıştı bir an, nasıl kaybolmuştu bir saniyede?
Sonra bir ses duydu."Bana bakmaman gerektiğini sana söylemiştim."
"Neden bakmayayım, bakarsam öldürürsün işte.""Böyle bir şart koyma, bunu herkese yapacağım diye bir şey yok."
"O zaman neden bakmama izin vermiyorsun? Herkes merak ediyor yüzünü."
Kıkırdadı kıvırcık saçlı."Yoksa yüzünü görenler yüzünden yakalanmaktan mı korkuyorsun?"
Katil arkasına geçip oğlanın iki omuzunu da sertçe sıktı.
"Bir daha yanımdayken sakın 'korkma' kelimesini ağzına alma."
"Neden?"
Ellerini Jisung'un kafasına daldırdı katil, kıvırcık saçlarıyla oynamaya başladı.
Bir yandanda sorusunu cevapladı Jisung'un."Çünkü ben hiçbir şeyden korkmam, hemde hiçbir şeyden, öyle bir duyguya sahip değilim."
Kafasındaki hareketiliğe karşı göz yumdu Jisung, kafası gıdıklanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black blood
Fanfictionöldürülmesi için suikast düzenlenen doktor han jisung ve onu öldürmek için gelen dünyaca aranan seri katil lee minho, suikast gününden sonra hayatlarında yeni bir duyguyu tadacaklardı. |minsung