Oğlan, çağrıldığı adrese hızla ve merakla ilerlerken buldu kendini. Adımları hızlıydı, hava rüzgarlı ve soğuktu. İçinde minik bir tedirginlik gezinirken 'gecenin bu saatinde neden sokak arasındayım, buluştuğumuz yer neden burası' gibi sorular da zihnini yalnız bırakmıyordu.
Sonunda adrese tam olarak vardığında karşısında böyle bir manzara görmeyi hayal etmemişti. Sarışın oğlan, Jake, yerde bitmiş 2 tane ve yenisine başladığı bira şişeleriyle oğlanın etrafını kuşatmıştı ve sokak arasında olan bu sarı saçlı adam bulunduğu bu rutubetli yerden daha kötü görünüyordu.
"Jake...?"
Jake, yorgun ve kızarmış gözlerini bira içtiği şişeden çekti ve karşısındaki endişeli yüze baktı.
Endişeli gözlerin sahibi çokta yavaş sayılmayacak adımlarla Jake'in yanında durdu. "Ne oldu sana böyle? Bu saatte burada neden içiyorsun? Haline bak""Hyunjin, bırak kafa bulayım, anca öyle unutuyorum zaten."
"Neyi unutuyorsun?"
"Onu işte, Jisung'u."
"Jisung mu?"
"Ben, onun aşkından gözleri önünde paramparça olmuşken o kendini siktiğimin katilininin kollarına attı..."
Anlamayan bakışlar Jake'in üzerindeydi.
"Anlamıyorum... Katil derken? Sen.. Jisung'a-"Kafasında bağdaştıramadığı sorular Hyunjin'in dudaklarından çıkıp giderken elindeki şişeyi bitkince yere bıraktı ve derin bir nefes verdi oğlan. "Anlama, sadece dinle. Bunları onum yüzüne söylemeye kalbim dayanmaz diye sana söyleyeceğim. Beni kötü hatırlamanızı istemiyorum."
Hyunjin'in kaşları daha da çatılırken yutkundu. "Ne?"
"Onu ilk gördüğümde, saçları her zamanki gibi kıvırcıktı. Okuduğu ders kitabından başını kaldırmadan sakince parmaklarıyla saçları ile oynardı. O kadar tatlıydı ki, Ona ilk görüşte aşık olmuştum. İnsanları kırmamaya çok dikkat ederdi, kırdığını düşündüyse ertesi gün elinde çikolata ile gelirdi. Onunla tanışmamızdan bir kaç gün geçmişti ve bana çikolata almıştı çünkü ona kırıldığımı sanmıştı.
O gün ona söyleyecektim aşık olduğumu. Ama çok çekindim. Beni reddederse diye çok korktum. Her seferinde söylemekten çekindim. O zamanlar da New York'a gitmek istiyordu, orada çalışmak istiyordu. Onu hep destekledim, hep yakınlaşmaya çalıştım ama anlamadı amacımı. Beni hep arkadaşı olarak gördü. Ben bundan çok sıkılmıştım."Hyunjin dilini yutmuşçasına öylece dinlerken oğlan sözlerini bitirdi. "Ne desem bilmiyorum Jake, çok üzgünüm adına."
"Üzgün olursun tabiki. Acınacak durumdayım çünkü."
"Hayır, değilsin."
"Neyse ne, kendine iyi bak. O da iyi baksın. Hep mutlu olsun, yine de."
Hyunjin, çatık kaşlarla oğlanın neden veda edercesine konuştuğunu anlamaya çalışıyordu. "Sen... neden veda edercesine konuşuyorsun?"
"Gidiyorum çünkü."
"Nereye?"
"Uzaklaşmam lazım, unutmam için."
Yavaşça ayağa kalktı sarhoş olan. Sarhoşluğun getirisiyle sendeledi ardından, Hyunjin anında yardım etmese düşüyordu. " Gitmeden önce görmek istediğim bir kişi daha var. Sonra gideceğim.""Kim o?" Merakla sordu Hyunjin.
"Yakında öğrenirsin."...
Katlanılmaz bir baş ağrısıyla gözlerini açtı kıvırcık saçlı oğlan. Öyle bir baş ağrısı vardı ki, bu migren falan olamaz diye düşündü. Yavaşça gözlerini odada gezdirmeye başladı. Burası hiç tanıdık bir yer değildi. Simsiyah duvarlar, siyah koltuklar ve diğer siyah olan her şey...
Yavaşça kafasını kaldırmaya çalıştı ancak yapamadı. Bu sırada, burnuna dolan tanıdık güzel koku ile kaşlarını çattı. Çok yakından gelen koku ile başını o yöne çevirdi. Ardından karşılaştığı çekici yüz ile göz bebekleri büyüdü. Bu katildi.
Ve şu an bu katilin omzunda yatıyordu. Şaşkınlıkla doğrulurken siyah saçlı katil mırıldandı, şaşırtıcı bir şekilde içtenlikle gülümsüyordu. "Sonunda uyandın, 2 buçuk saattir uyanmanı bekliyorum."Bu sırada çok zorladığında aklına dolan dünkü anılar ağzını açmasına sebep olmuştu. "Bir dakika... biz..."
Kafa salladı katil. "Hayatımın en güzel gecesiydi."
Yutkundu doktor. Gerçekten bunu yaptığına inanamıyordu. Bir de sarmaş dolaş uyumuşlardı.
Bir katil ile yatmıştı...
ancak birden iyi hissetmeye başlamıştı, bu da cabasıydı.
Minho, yavaşça yatakta doğrulmuş oğlanı omuzlarından tuttu ve göğsüne yatırdı. Doktorun itiraz etmemesinden ve yavaşça göğsüne elini koymasından cesaret aldı. Uzun parmakları yavaşça kıvırcığın saçlarında durduğunda oraları kaşımaya başladı. Doktorun bu hareketi sevdiğini biliyordu. "Böyleydi değil mi?" Dedi yaptığı hareketi işaret ederek. Direkt tesirini göstermişti tabiki, çünkü doktor gözlerini kapatarak mırıldanmaya başlamıştı. "Sen bunu nereden biliyorsun?""Benim senin hakkında bilmediğim bir şey mi var?"
Jisung aniden kendine gelip kafasını kaldırdı katilin göğsünden.
Sonra hızla kalktı yataktan, üstünde siyah bol ve uzun bir tişört ve siyah bir eşofman vardı. Minho gece giydirmişti büyük ihtimal. Bu adam gerçekten siyah ile kafayı bozmuştu."Bir katille nasıl yattım, kendime inanamıyorum." Diye de mırıldandı kapıya yaklaşırken. Arkasından gelen katilin ayak sesleriyle anlamıştı, oda çok büyük olduğu için katil kapıya gelene kadar çıkabilirdi. "Herif insan öldürüyor, ben de-"
"Sen de ona aşık oluyorsun."
Tam kapıyı açıp çıkacakken işittiği sözler onu durdurdu. Evet, bu katile aşık olmuştu belki de
"Ama şuraya dikkat çekmek isterim ki artık insan öldürmüyorum.
Bir 'hah' çekti doktor. Azılı ve dünyaca aranan katil artık insan öldürmüyordu... Buna doktor ancak gülerdi.
"Sen öldürmüyorsun ha? Sen ki en tehlikeli suikastçi Lee Minho, artık öldürmekten vazgeçtin."
"Bunu dün gece de söylemiştim ve yaptığın tek şey sarılmaktı. Ah, sarhoş halin daha da güzeldi."
Gözleri katilin kara irislerine daldı doktorun. Gerçekten bu heriften etkilenmemek için kör olmak gerekiyordu. Boğazını temizledi, "Sarhoşken idrak edememem normal değil mi sence?"
"Bebeğim, gerçekten bıraktım neden inanmıyorsun ben masumum." Sırıtıp Jisung'un açmadığı kapıyı açtı ve salona ilerledi. Bu sırada doktor da onu takip etmeye başladı çünkü kocaman evde kaybolmak istemiyordu. "Ah tabi, masum oluşunu unutmuşum, çok üzgünüm."
_________________________
nasilsinizzz
kısa bir bölümle geldim
iki bolum ust uste attigim icin bu kisa oldu artik uzgunum💗
birazcik ara vermistim
geri dondum artik umarim
optum o zaman kendinize iyi bakın
💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black blood
Fanfictionöldürülmesi için suikast düzenlenen doktor han jisung ve onu öldürmek için gelen dünyaca aranan seri katil lee minho, suikast gününden sonra hayatlarında yeni bir duyguyu tadacaklardı. |minsung