8 Bölüm: "Mi esposa, mi amor, mi rosa"

59 26 14
                                    

"Mi esposa, mi amor, mi rosa"

Kamelya'dan

Baver beni belimden tutarak bahçeye doğu götürürken, avukatın arabasını gördüm. Serdar, arabanın yanında durmuş telefonda birileriyle konuşuyordu. Onu gördüğümde saklanmak istedim. Bana bakıp, bir anlık öfkeyle yaptığım şeyi görmesinden korktum. Benim bir katil olduğumu anlamasından korktum. Baran'ı öldürdüğüm için pişman değildim. Hatta onu öldürerek herkese büyük bir iyilik yaptığımı düşünüyordum.

  Onu öldürmek bende bir şeylerin kopmasına sebep olmuştu. Rahatladığımı hissetmiştim. Bu yaptığım doğru olmayabilirdi. Ama pişman değildim. Yaralı ruhuma merhem gibi gelmişti.

   Avukata bakıp şimdi ne yapacağımı düşündüm. Nereye gidecektim? Buradan bir an önce çıkmam lazımdı. Yakalanmadan kaçmam lazımdı.
   Aniden hissettiğim boşlukla kala kaldım. Beni tutan kollar yok olmuştu. Arkamı dönüp gözlerimle Baver'i aradım. Onu bulduğumda hızlı adımlarla karakol bahçesinde çıkışa doğru ilerliyordu. Siyah bir arabaya binip gitmişti. Haber bile vermeden.

"Kamelya"
Avukatın sesini duydum. Beni fark etmiş bana yaklaşıyordu.
"Seni bekliyordum. Hadi gidelim. Bu günlük işimiz bitti. Mahkeme yarına kaldı."

Söylediklerini duyuyordum ancak aklım Baver'de kalmıştı.

"Gazeteciler yüzünden Baran denilen pislikle de görüşemedim. Oysa onu seninle tanıştırmak istiyordum."
Baran'ın adını duyduğumda ufak çaplı bir kalp krizi geçirdim sanırım. Az önce öldürmüştüm onu. Ben öldürmüştüm. Ve hala yakalanmamıştım. O nasıl oluyordu? Bir karakolda, polisin, savcının, onca insanın burnunun dibinde öldürmüştüm onu.

"Eve geri dönüyoruz. Bir kaç gün  bizde kalırsın. Sonra bir problem olursa sana başka bir ev ararız."

Düşüncelerimden çıktığımda, avukat beni kolumdan tutmuş arabaya götürüyordu.
Son bir kez Baver'in peşinden baktım. Beni bırakıp gitmişti. Aptal Baver.

***

İşlediğim cinayetin üstünden 2 gün geçti. Ama hayatımda hiç bir değişiklik olmamıştı. Ne avukat ölen Baran hakkında konuşmuştu ne de ben. Polisler beni sorgulamaya gelmemişti. Açıkça karakolun kameralarına yakalanmam gerekiyordu. Niye yakalanmamıştım? Niye hiç kimse ölen Baran'dan bahsetmiyordu?

  Avukat bu iki günde olduğundan daha tedirgindi. Sadece bunu fark etmiştim ama başka bir şey yoktu. Benden hesap sormamıştı. Belkide katilin ben olduğumu bilmiyordu. Ama bu da mümkün değildi. Polis amiri beni hemen ispiyonlamış olmalıydı. Ben niye hala özgürdüm?

"Hazır mısın?"

Duyduğum sesle arkamdaki Tyotuşka Seda'ya döndüm. Uzun, siyah ve vücut hatlarını bildiren bir elbise giymişti. Onda çok güzel görünen elbise çok basitti ama Tyotuşka kesinlikle basit değildi. Bir gülüşü bile onun ne kadar özel ve güzel bir insan olduğunu gösteriyordu.

"Evet. Avukat nerde?"
"Aşağıda bizi bekliyor. Hadi gidelim."

Onu onaylayarak son bir defa aynaya döndüm. Vücut hatalarımı belli eden beyaz uzun elbisenin üstünden siyah renkte, giydiğim elbiseyi gösteren, bol bir üst  giymiştim. Üst kalçama kadar geliyordu.
Bu elbiseyle çok farklı görünüyordum. Büyük ihtimalle gideceğimiz ortama çok uzak bir elbise seçimi yapmıştım ama memnundum. Hem avukat ve  Tyotuşka iltifatlarıyla beni şımartmıştı. Bu elbise ile kendimi gerçek bir kadın gibi, zarif  hissediyordum.

Saçlarımı tepeden sıkı at kuyruğu toplamış, iki ince tutamı şakaklarımda serbest  bırakmıştım. Makyaj kullanmasını bilmediğim ve  Tyotuşka'yıda rahatsız etmek istemediğim için parlatıcı ve rimelden başka  bir şey kullanmamıştım. Hafif mor olan göz altlarıma hiç dokunmamış, öylece bırakmıştım. O kadarda kötü değildi. Sonuç olarak güzeldim. Yani, bence.

Kırmızı Kamelya [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin