1.bölüm: yalnızlığın doruk noktası

1 0 0
                                    

Furkan artık o kadar yalnızlığa alıştı. Farklı kendi kendine insanlar oluşturdu. Yalnızlık ve mutsuzluk adamı delirtiyormuş. Artık o Furkan bedenin sahibi tek bir kişi değil gibiydi. Eski sahibini köşeye atmışlar. Birisinin sözü ağır gelirse onu yapıyordu. Ama furkan farklı bir değişiklik vardı. Eskisi gibi mutsuz değildi. Aksine çok mutlu olduğu binlerce zaman vardı. Ama klasik mutsuzluklar da vardı. Ve zaten bunlar olmak zorundaydı. Ve o eski sahibi tekrar dümeni eline alması çünkü bir bedeni tek kişi yönetebilir. Dünyayı yöneten tek yaratıcı olduğu gibi birden çok güç olursa kavga çıkar. Ve hiç iyi olmaz. Ondan furkan'ın kendine gelmesi lazımdı. O yeni kararlar veren kişilerin hepsinin tek beyinde birleştirip gerçek furkanı oluşturması lazım. Ve bu ne kadar moral bozukluğuyla geçirilen bir gün ile herşeye tekrar o sahip olmuştu. Şimdi o gün neler olduğundan bahsedeyim. Gece 1 2 gibi uyuyan furkan sabah 6-7 saatlerinde uyandı. Çok uykusuz hemde çok uykulu gibiydi. Sonra kalkıp yüzünü yıkadı. Ondan sonra günün kahvaltı saati geldi. Furkan çok aç gibiydi. Ama sofraya oturdu. İki lokma bir şey yedi. Sonra doymuş gibi sofradan kalktı. Aslında hala açtı. Çünkü karnı gurulduyordu. Sonra kendine bir kahve yaptı. Ve bilgisayar başında kahvesini yudumlarken birşeyler yaptı. O işler bittikten yatağına yatıp biraz birşeyler izlemek istedi. Ama hayat o kadar sıkıcı geliyordu. Ki o videoları bile izleyemiyordu. Aslında o videoları izlerken çok ama çok gülerdi. O gün ise farklı bir yapısı vardı. Öğlen iki olunca bir arkadaşıyla bir alışveriş için ve bide ailesinin dışarda planı vardı. Ama o ailenin bir parçası olduğunu düşünmüyordu. Ne kadar onu sevdiklerini veya ona benzer şeyler yapsalar da o ailenin bir parçası olmayan bir çocuktu. Furkan bundan çokça hayatı boyunca etkilendi. Ona öyle değişik ve kötü davrandılar. Ama büyüyünce ise bir iyi davranma hissi geldi. Yada sadece o birkaç günün özelliği de olabilir. O gün bir çocukla nasıl ilgilenmesi gerikiyorsa öyle ilgilendiler. Ama bir kaç günün sadece bir kaç dakikası sürdü. Sonrasında yine aynı şeyler devam etti. Sanki bu ailenin dışlanmış bir varlığı gibiydi. Başkasının çocuğu da değildi. Ama hayatı boyunca öyle yaşadı. Sevilmeyen birisinden bakmak zorunda kalınmış. Bir çocuk gibiydi. Ama bu şeyler furkanı çok farklı bir insan olarak yarattı. Çok değişik birisiydi. Herşeyi hatırlayan birisiydi. Bazı şeyler hariç tabikide çoğu herşeyi hatırlardı. Öbür insanlara benzemeyen birkaç yanı vardı. Ama kimse tarafından fark edilmesi zor olan birşeydi. Bu onu öyle normal ortamlarda arkadaşların yanında çok değişik birşey oluyordu. Ve donup kalıyordu. Düşünemiyordu. Konuşmak istese onu da yapmıyordu. Hiçbir şey yapmadan durma diye bir spor var. Çin'de sanki o yarışmada gibi bir anda hiçbir şeyde düşünmüyor. O durumdayken sadece duruyor. Yada yürüyüş falan yapıyorsa devam ediyor. Çok değişik o ortamlara ait değil gibi. Böyle değişik birşey bide bir insanlara sarılınca da çok değişik oluyor. Birisiyle sarıldığında ise sanki sarılmamış, gibi sadece elleri arkasına gitmiş. Ama soransan sarılıyorlar. Furkan'ın gözünden bakılırsa sadece ikisinin sırtına değen iki el var. Ve bu eller onu o anda insanı en mutlu etmişti. İlk birisiyle sarıldığında ama sonraki birileriyle sarıldığında ise hiçbir şey enerjisi tekrar buluyor,gibiydi. Ondan alışveriş dönmemek çok istedi. Ama hava çok sıcaktı. Ondan eve döndü. Sonra o aile planın saati geldi. Çok zor olsa da sonra furkan ben gelmiyecem, Dedi. Biraz ısrar ettiler. Ama furkan'ın yararına olan birşey yoktu. Kendi yararları için gel diyorlardı. Zaten furkan'ın hiç iyi bir modu yoktu. Hemen kendine bir kahve bilgisayarın başına geçip biraz oyun oynadı. Sonra kapı çaldı. Kapıyı açtı. Karşısında uzun süredir. Hem komşusu hemde arkadaşı olan birisi vardı. Furkanı basketbol oynamaya dışarıya çağırıyordu. Furkan ne kadar biraz sonra gelsem. Dese de onu ikna edemedi. Sonra basketbola gitti aslında bu çok iyiydi. Orda oynadığı 2-3 saatlik bir maçtan çok iyi bir modu olmuştu. Kendine gelmişti o başta anlattığım tüm furkanlar birleşmiş. O tek gerçek furkanı bulmuş, gibiydi. O günün sonunda çok değişik iyisiyle kötüsüyle bir gündü. Bir basketbol maçında tam bloğa doğru zıplarken bir anda hiçbirşey yapmama şeyi tam orda gerçekleşti tam zıplamıştı. Bir de baktı. Kendini yerde buldu. Bu olayı anlayamadı. Nasıl olduğunu hiç anlayamadı. Şöyle söyle yerde baktı. Etrafa birşey anlaşılmasın diye hemen  kalktı ve maça devam ettiler. Sadece dirseginde küçük bir yara vardı. Ama anlamadığı şey aslında ileriye bir adım atmıştı. Ve düşmemesi lazımdı. Demek ki orda ne oluyorsa kafasında yaptığı şeyler gerçek hayatta gerçekleşmiyor. Bunu ilk defa bir spor yaparken yaşamıyor. Eskiden futbol oynarkende kaleci olduğu zamanlar ölü gibi kalecilik yapıyordu. Ve herkes bunun farkındaydı. Ona artık ölü gibi durma kalde diyorlardı. Ama yinede furkana o kadar kolay gol atmıyorlardı. O zamanlar bunun sorunu moral bozukluğu falan sanardı. Furkan ama o basketbol gününden sonra anladı. Ki sebep o değildi. Ama gerçek sebebi de bilmiyordu. Ama böyle iyi gibiydi. Fazla da sorgulamaya gerek yoktu. Herşeyi devamlı sorgulamakta iyi değildi. O günün sonunda ise fazla birşey olmadı. Yine bir ara kitap okudu. Ve birşeyler de yazdı. Ama fazla da değil. Gecenin sonunda çok mutluydu. Ama sebepsiz mutluluktu. O da bu mutluluğunu sorgulamadı. Ve mutlu olup eğlenmeye çalıştı. Sonra bu konuyu birkaç kişiyle paylaşmak istedi. Yalnız olmak böyledir. Hayatında bir insan varsa kendinden başka mutlu olduğumu bilmeli diye düşünürler.

Yalnız Yaşam 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin