Suga:Evet,gençler topluluğu eve gelmiş bulunmaktayız ve saat 23.30 suları.
Hoseok:Suga gerçekten yorulmuş olmalı,sanırım dinlenmemiz gerek.Namjoon: Yorucuydu,özellikle Jk için.Değil mi Jk?
Jimin:Beyler, uyuyakalmış.Gerçekten "ayakta uyuyor".
Jin:Bu espriye normalde gülerdim ama şimdi uykum var o yüzden sabah hatırlat da güleyim.
Namjoon:Jimin, Jungkook'u misafir odasına götür sonra sen de uyu.
*Jimin başıyla onaylar.Arkadaşını misafir odasına taşırken her ne kadar berbat bir gün de olsa Jk'in doğum gününe dakikalar kaldığını geçirdi aklından ve onun için dilek diledi odaya sızan ışıkların sahibi olan yıldızlardan.*
Jk:"Neredeyim ben,bir rüyada mi iyi de rüyadaysam bu konuşmayı nasıl yapıyorum ve nasıl biliyorum bunun gerçek olmadığını?Nasıl bir yer burası,neden sadece beyaz?Anne,anne!Niye kimse yok etrafımda?Namjoon,hoseok,Jimin,Jin nerdesiniz? Pekala bunun gerçek olmadığından emin olmanın tek bir yolu var.Velet olduğumu kabul ediyorum.Ne,nasıl olur Suga neden gülmedin?Bir şeyler dönüyor ve garip olan ise hiç bir şey yok.Niye renksiz bu rüya gerçi hakkını yemeyeyim etraf beyaz ama neden önümdeki akan su beyaz, toprak neden kahverengi değil ,bildiğim kadarıyla ve eğer renk körü değilsem ağaçlar da yeşil olmalı ama neden beyaz?Kelimenin tam anlamıyla delirmek üzereyim,bu bir kabus mu?Bu rüya ya da adı herneyse iyice çığrından çıkmaya başladı,olması gerektiğinden daha fazla gerçekçi duruyor ve içimden bir şeyler uçuyor gibi hissettiriyor.Bir saniye yükseliyorum galiba hem de yukarıya bir yerlere sanki gökkuşağının altına sürükleniyorum.'Belki de kabus değildir sonuçta gökkuşağı masumdur.' Bu düşünce uzun sürmedi, normalde de düşüncelerim hızlı değişir çünkü kararsız biriyim ama bu kadarını ben bile tahmin edemezdim.Sanırım yavaşlıyorum çünkü gökkuşağına yaklaştım,renkleri daha yakından görebiliyorum.Kırmızıyı,sarıyı, turuncuyu, yeşili,maviyi,laciverti ve moru...Ama nereye gidiyorlar önce yeşil uzaklaştı onu turuncu, sarı,mavi,lacivert,kırmızı ve mor takip etti.Her bir renk uzaklaşırken sanki ruhumdan bir parça eksiliyordu.Bu ne saçma bir olaydı,çok garip hissettiriyor- hissedemiyorum!"
***
Herkes Jk den daha heyecanlı hissediyordu çünkü sabah olmuş Jk 17 yaşına basmış ve bütün arkadaşlarının yanında olmasının ona iyi geleceğini düşündüler artık bir "geleceği" olmayacağını ,olamayacağı bilmeden sevinirken buldular kendilerini.Jimin sabah aldığı bir mesajla hepsinden erken kalmıştı.En son iki sene önce gördüğü arkadaşı Taehyung onu ziyarete gelecekti.Ve işin garip yanı hem Jk'in hem de arkadaşı Taehyung'un doğum günü bugündü.Her ne kadar arkadaşını sevse de grubunun diğer üyeleri onu tanımıyordu ve aralarında istemeyeceklerinden korktu ama açıklaması da gerekiyordu.Hızlıca düşünüp Namjoon'un odasına doğru yöneldi, kapıyı tıklattı ama bayılacak gibi hissediyordu.Neyse ki Namjoon kapıyı tam zamanında açtı.Jimin'in endişeli tavrı yüzüne yansımıştı, duygularını saklayabilen biri değildi çünkü.
Namjoon:Jimin ne oluyor!?
Jimin: Anlatacağım ama beni içeri almayı düşünüyor musun?
Namjoon: Üzgünüm, yüzünü böyle görünce aklım uçtu.Gel hadi.
Jimin:Bir arkadaşım..
Namjoon:Bak, baştan konuşalım böyle parça parça anlatacaksan hiç anlatma.
Jimin:Ya bir arkadaşım beni ziyarete gelecek,en son iki yıl önce gördüm.Amerika'da yaşıyor.7-8 yaşlarında annesini kaybettiği için babasıyla beraber Kore'ye gelmişti ve birkaç yıl da kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE COLOR|TAEKOOK
Teen FictionRenkler bakmasını bilene güzel görünür, renkler görmesini bilene gündüz Güneş'i görebilmek için gece bütün asaletiyle göğe yükselen Ay'ın her gün umutsuzca batması ama kıyamet kopana değin vazgeçmemesi gibi anlamlı görünür.