KARGAŞA

108 6 77
                                    

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı eksik etmeyin canlarım benimm. İyi okumalarrr.

muck🤍



Aradan bir saat geçmiş, mazlum bir şekil de kanepenin köşesine çökmüştüm. Koyan koyana misali yapıyorduk.

Ben abla mı sorun ederken bir de ağabeyim çıkmıştı ortaya. Kardeş kardeş büyüdüğümüz ev, yol geçen hanına dönmüştü. En önemlisi de iki ev birbirine geçiriyordu sadece.

Ben Çağan'a ağabey diyordum ve ona aşıktım. ağabeyim, Çağan'ın kardeşi olan Aysu'yu seviyordu, ama ona kardeşim diyordu. Salih ağabey ile ablam zaten çoktan birbirlerini yiyorlardı.

Yav kurban olduğum, başka kişi mi yok sevecek? Bizim aile niye sarsılmaz ailesinden birilerine gönül veriyor? Şimdi kafa mı vuracağım duvara.

Hayır, sen ne ara hoşlanmaya başladın, ne ara bunu kabul ettin, ne ara, ne ara?!

Niye bizim aile yasak olan birilerinden hoşlanıyor. Babam, annemden 5 yaş büyük olduğu için annem bir kere saygıdan ağabey demiş, ağabey deme lazım olur demiş babam da. Genetik galiba bu ailede.

Nasıl hoşlana bilir ki ya? Hani olmazdı, hani diken üstün de bekleyemezdin, hani ağabey?!

Yanım da oturan Aysu'ya baktım, Kafa mı omuzuna yasladım. Gül gibi arkadaşım, ağabeyime mi gidecekti?

"La Suriyeli Berat!" Mert ağabeyin bağırması ile sıçradım. Kafam sertçe yana doğru uçarken, "kanka bir git ya! Sen de gördüğün herkese şey ediyorsun." Yan bakış atarak Aysu'yu kınadım. Arkadaşım bile benden korkuyordu.

Kapıya baktığım da 16'lık Berat'ın geldiğini gördüm. Ne de güzel çöp kovası geçirmiştim ama kafasına! Hâlâ aklım ondaydı. Resmen o günden sonra daha az stres oluyordum.

"Ne var ağabey ya! Bir buse teyze mi göreyim dedim, hemen bulaşıyorsun bana!" Mert ağabey kaşlarını çatarak, "daha bir şey demedim lan velet!" Onlar kavga etmeye devam ederken ben Aysu'ya döndüm.

"Kanka birini sevmeyi düşünüyor musun?" Aysu da bana yan bakış attı ve, "o nasıl soru Mavi? İnsan sevmek istiyorum diyince, sevemiyor hemen. Saçmalama!" Bunda da bu aralar bir gerginlik var ama hayırlısı.

En iyisi kalabalık ortam da bu konuyu daha fazla kurcalamamaktı. Kalbim hâlâ boğazım da atarken,  "yav Buse teyze, o kıza ne oldu sahi?" Sema ablaya bir şey anlatan buse teyze yavaşça bana döndü. "İyi, maşallahı var çok şükür," dedi. Ne olduğunu merak ediyorumdum çünkü ben de bir kadındım. Bunu öylece kestirip atamazdım.

"Bize de anlatamadı bir şey, en sonun da annesi ile babasını aramak zorun da kaldık. Bildiğimiz gibi, adam gönül koymuş, kaçırmış. Şimdi didik didik arıyorlar onu, bulunursa haber edin dedim, sana da haber ederim kızım," dedi. Ne demek hâlâ bulunamadı? Bu kız nasıl kaçmayı becermişti ki?

Hâlâ konuyu çok ama çok merak etsem de daha fazla uzatmak istemedim. Sema abla, "ay hadi biz de bir kahve yapalım," dedi. Gözleri ile beni yiyordu resmen. Hemen anlayarak ayağa kalktım. "Evet, kendimize gelelim valla bir." Diye, Kerem'i dürtmeye başladım.

"Hee ben de yardım edeyim," diye, malca yerinden kalktı. "Erkek," dedi Ayşe.

Salise ile dediğini anladım, gülmemek için kendimi sıktım. Şimdi kanım kaynamıştı işte.

Kerem hâlâ gerizekalılığını devam ettirerek aşık edası ile Ayşe'ye bakıyordu. Ayşe ile göz göze geldim ve o da gülmemek için dudaklarını sıktı. Elimi kerem'in göğüse koydum ve, "sen otur, biz dedikodu yapacağız. Gel Ayşe." Onu ittirdim. Ayşe'nin koluna girdim. Aysu, Su, Sema abla ile hepimiz ordu gibi yürümeye başladık. İşte geliyor...

KÜL SOKAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin