7. BÖLÜM : KARAKOL
"Sergio polisi aramalıyız..." dedim. Ve hemen telefonla zar zor ambulansı aradım. Ellerim çok titriyordu.
"Buyrun, acil durumunuz nedir?"
"Silah... Silahla yaralanma, biri yaralanmış" dedim titreyerek.
"Hasta nefes alıyor mu?" dedi temkinli sesiyle.
"Bilmiyorum. Bakmadım, hemen
bakıyorum" dedim ve yanına yaklaşmaya cesaret edememiştim ama şimdi bakmak zorundaydım. Yanına yaklaştım yüzüne doğru yaklaştım. Saçları yüzünü örtüyordu ama nabzını bakmak için yüzünü bana doğru çevirdim ve onu gördüm..."Sergio hemen gel buraya!" dedim onun duymasını sağlamak için bağırarak. Yanıma koşarak geldiğinde daha çok şaşırmıştı.
"Bu... Bu, Fe... Felix" dedi evet bu Felix'ti. Hemen nabzına baktım. Çok mutluydum, Felix yaşıyordu.
"Evet yaşıyor, nefes alıyor. Ama hızlı olmanız lazım, kan kaybediyor lütfen hızlı olun!" dedim ve sürekli Felix'in nabzına bakıyordum.
"Tamam ekipler yolda çok yakında yanınızda olacak konumunuza yakın hastaneden ekipler geliyor" demişti ve telefon kapandı. Bir kaç dakika geçtikten sonra siren sesleri gelmeye başladı.
Gözlerimden yaşlar süzülüyordu, Sergio ne yapacağını şaşırmış bir halde yola bakıyordu ve ara sıra yanıma gelip Felix'i kontrol ediyordu... Felix'in gözleri kapalıydı ve bilinci açık değildi. Sarı ve kahverengi karışık saçları dağılmış ve kan olmuştu. Her tarafta kanlar vardı. Ona birşey olursa kendimi asla affetmem...
Sonunda ambulans gelmişti ve hemen Felix'in yanına gelip kontrollerini yapıp sedyeye aldılar ve ambulansa yerleştirdiler. Tam kapısını kapatıcakken "Bende geliyim, lütfen" dedim. Ama demem bir işe yaramadı. Polislerde olay yerine gelmişlerdi ve benim yanıma geldiler.
"Merhabalar. Sorgu için sizi karakola götürmemiz gerekiyor." dedi polis memuru. Ne kadar gitmek istemesem de her türlü oraya götürülecektim...
Ben kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım ama Sergio bu durumdan pek memnun olmadığı çok belliydi. "Memur bey, yakınımız yaralı ve ciddi durumu bunu daha sonra yapamaz mıyız acaba?!" dedi Sergio. "Tamam Sergio hemen gidelim ve karakol işimiz bitsin. Hem bu arada teyzeme ve anneme haber veririz." dedim biraz daha sakinleşmiştim ama hâla içimde beni rahatsız eden birşey vardı...
Polis ekipleriyle karakola vardığımızda Sergio ve beni farklı odalara aldılar. Odaya girdiğimde kendimi çok kötü hissettim. Odada sadece küçük masa ve iki tane sandalye vardı. Karşıda kocaman bir ayna vardı, eminim ki flimlerdeki gibi arkadan izleyen birileri vardır.
Öyle bir dalmıştım ki içeriye bir anda dalan uzun boylu ve iri cüsseli bir adam girdiğinde yerimden sıçrayarak kendime gelmiştim. Çok ciddi bir bakışı vardı sanki beni suçlayan bir ifade... Karşıma oturdu ve ellerini masanın üstünde birleştirdi.
"Bayan Millie. Sizi yaralanan kuzeniniz Felix için burda sorguluyorum. Lütfen gördüğünüz şeyleri bize aktarır mısınız?" dedi. Açıkçası bir an sanki filmlerdeki gibi bağırıp çağıracağını sanmıştım. Ama düşündüğümden daha da sakindi...
Her şeye anlatmaya karar verdim, bütün mesajları ve konuşmaları. Herşeyi anlatacağım en fazla ne olabilir ki...
Bütün olan biteni anlattım. Okulda bana gelen mesajları ve beni okulun arkasını çağırdığını anlattım. Ama bu yeterli miydi emin değilim..."Sizi anlıyorum. Ama bunu kanıtlayacak kanıtlarınız olması gerekiyor. Mesela bahsettiğiniz mesajlar..." dedi memur.
Telefonum bende değildi. İçeri girerken benim ve Sergio'nun bütün özel eşyalarını, telefonlarımızı almışlardı. Bunu memura söylediğimde hemen telefonunu aldı ve numara tuşlayarak birini aradı. Telefonumu getirmelerini söyler söylemez kapı çaldı ve içeriye elinde benim telefonum olan bir polis girdi. Telefonu içeriye bıraktıktan sonra baş selamı vererek çıktı. Bana çok tanıdık geliyordu ama çıkartamamıştım...
Telefonumu bana uzattı ve telefonumun şifresini girdim. Mesajlar kısmını açtığımda bir şok geçirdim. O bilinmeyen numara yoktu. Silinmişti bütün mesajlar. Nasıl ya, nasıl silinmiş olabilir?
"Mesajlar yok, biri silmiş!" dedim şaşırmış bir yüz ifadesiyle...
"Bahsettiğiniz mesajların olduğuna emin misiniz?" dedi sert bir şekilde.
"Evet, eminim olduğuna. Buraya gelene kadar da bu mesajlar vardı. Ben sizin görevlendirdiğiniz polislere telefonumu verdikten sonra nedense silinmiş!" dedim sesimi yükselterek, beni yalancı çıkartmaya çalışıyor beyefendi.
"Sesinizi biraz alçaltın! Burda ki hiç bir polis böyle birşey yapmaz. Yapamaz!!!" dedi kendinden emin bir şekilde.
"Anlıyorum ama benim burdan çıkıp. Hastaneye gitmem gerekiyor." dedim yalvarırcasına.
"Gerekli belgeleri imzalayıp çıkabilirsiniz. Arkadaşınız da dışarda sizi bekliyor." dedi ve hızlı adımlarla dışarı çıktı.
Neden bu kadar değişik davranmıştı aklım almıyor ve bu kadar hızlı beni ordan çıkarmıştı. Bu işte bir iş var, benim telefonuma nasıl girip mesajlarım silindi bilmiyorum ama o kişiyi bulucam ama önce Felix'in yanına gitmem lazım...
Sizce Felix'i vuran kişi kim?
Felix'in Millie ile nasıl bir bağlantısı var?
Telefondaki mesajları kim sildi?
Selammmm arkadaşlar. Bu bölümde yeni bir karakterimiz var. Ve gizemli kişilerimiz var umarım bu bölümü severek okumuşsunuzdur. 🙏
Bölümü oylayıp, profilimi takip ederseniz sevinirim 😊🙏Buraya Felix'in fotoğrafını koyuyorum, fikirlerinizi paylaşınnnn...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKUL GÜNLÜKLERİ
Teen FictionYıllarca tek güvendiğim biri oldu ve hiç bir zaman beni yanlız bırakmadı... ~Millie Okulda yaşanan olaylar ve sırlarla dolu bir hayat... Millie ve Sergio'nun dostluğu....