8. BÖLÜM : ŞÜPHE

36 14 0
                                    

Merhaba arkadaşlar bazı arkadaşlarımız okuyor ama oylayıp yorum yapmıyor ve profilimi takip etmiyor. Lütfen yorum yapıp, oylayıp, profilimi takip ederseniz çok mutlu olurum. İyi okumalar:)

             

     8. BÖLÜM : ŞÜPHE

 

~Sergio~

  Karakola geldiğimizde Millie ve beni farklı odalara aldılar. Açıkçası ben korkmuyordum ama Millie'nin korktuğundan adım kadar eminim...

  Felix'in vurulma sebebi bendim. Eğer Millie'yi sıkıştırmasaydım bunlar olmayacaktı. Ama eğer Millie'ye birşey olsaydı. Off aklım almıyor, bu gerizekalı ne yapmaya çalışıyor. Bunun bir karın ağrısı var ama çıkar kokusu yakında...

  Yaklaşık bir saat sorgu odasında tutuldum ama ne gelen vardı ne de giden. Bir süre daha beklendikten sonra dayanamayıp ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerleyerek kapıyı açtım. Karşımda bir polis vardı, şaşırdım mı hayır...

  "Ne zaman beni salıcaksın? Burda boş boş bir saattir bekliyorum da!" dedim sesimi yükselterek. Sanki ben neysem, karşımdakine bakmadan koskoca devlet polisine atar gider yapıyorum. Seni hapse koysa yeridir...

"Biraz daha bekledikten sonra sizi salıcaz merak etmeyin" dedi memur.

"Tamam bekliyim ama içeride havasız kaldım. Şurada oturuyum zaten gelen yok" dedim belki kabul eder diye, zaten içeride patlamıştım sıkıntıdan.

"Tamam karşıdaki sandalyeye oturabilirsiniz" dedi. Bir kaç dakika geçtiğinde memuru biri aradı ve cebinden Millie'nin telefonunu çıkarttı. 'Evet, telefon bende, gerekeni yaptım' dedi memur. Millie'nin telefonuyla neyi halletti bu acaba. El kol hareketi de yapamıyorum zaten polis diye la havleee...

  Telefonu bir odaya bıraktı ve çıktı. Dayanamayıp sorucaktım "Pardon, arkadaşımın telefonunu ne yaptınız acaba?" dedim. "Sizi ilgilendirmeyen konukara karışmayıp sessizce oturun!" dedi bay çok bilmiş, iyice gıcık olmuştum. Bu nasıl bir polis ben böylesini hayatımda görmedim, hani normalde belli bir yerde telefonlar olur. Elin adamının cebinde Millie'nin telefonu ne geziyor?

  Bir kaç dakika bekledikten sonra Millie odadan çıkmıştı...

~Millie~

  Odadan çıktığımda Sergio sandalyede oturmuş bana bakıyordu ve hemen ayaklanıp yanıma geldi.

"İyi misin Millie, seni beklerken yaşlandım bakkk" dedi hâla dalga geçiyor akıllı. Çok sıkılmış olmalı ama şakaya vuruyor. "İyiyim, sen iyi misin? Bayadır içeride sorgu veriyoruz sonuçta" dedim ama Sergio sorgular gibi kaşını çattı. O sıra radarıma memur girdi. Bizi dinlemeye çalışıyordu, burda bı iş dönüyor ve biz hâla bunların önünde çene yapıyoruz.

  Başımı memura doğru çevirerek "Artık GÖZLEM! Bittiyse gidebiliriz değil mi?" dedim birşeyleri ima ederek. Sanki dinleyen kendisi değil gibi yüzsüzce "Tabi gidebilirsiniz hanımefendi" dedi memur sırıtarak.

  Dışarı çıktığımızda nasıl gidicez der gibi gözle etrafa bakarken, bir baktım Sergio'nun arabası geldi kapıya. Arabasının kapısı açıldı ve aşağı Sergio'nun okuldan arkadaşı indi "Naber broo" dedi ve elini sıkıp omuz tokuşturdular. "İyidir işte aynı, saol getirdiğin için benim arabayı" dedi Sergio ve vedalaşıp arabaya bindik.

  Arabaya bindiğimizde asıl konumuza döndüm. "Sergio benim telefonumdan mesajlar silinmiş" dedim Sergio'ya bakarak, tabi o bana bakamıyor çünkü araba sürüyor.

  "Size telefonu getiren memurun cebindeydi telefonun, ne geziyor o telefon onda diye soruyorum bana yerinde sessizce otur diyor gevşek" dedi sinirli bir şekilde. "Büyük ihtimalle ben içerde sorgudayken telefondaki herşeyi silmişler. Bana diyor ki bi de telefonda mesaj olduğuna emin misin diyor beyefendi" dedim o kadar sinirlenmiştim ki. "Seni sorguladılar mı? Beni 2 saat boş boş tuttular" dedi Sergio. Açıkçası sinirlenmiştim benimle ne alıp veremediği vardı o bilinmeyen kişinin...

  "Ya bir de boş boş konuşuyor sanki ben kendi kuzenimi yaralıcam" dedim ya havle çekerek. "Boş boş konuşuyorlar ya bunların polis olduğundan şüphe duyuyorum şahsen" dedi Sergio haklıydı. "Kuzenim demişken Felix'in yanına gidiyoruz değil mi? Onu çok merak ediyorumm" dedim.

  "Evet hastaneye gidiyoruz. Ben arkadaşıma haber vermiştim o yanındaydı. Bize arabayı getiren." dedi. "Sağolsun valla bizim yerimize orda durmuş. Ben annem ve teyzeme haber vermedim" dedim dudağımı dişleyerek. "Dur bı bakalım nasıl iyi mi diye hemen telaşladırmayalım" dedi Sergio. Haklıydı teyzeme haber verirsem Allah korusun endişeden bayılırdı. Hele annem hem benim başımın etini yer hem de feryat figan ortalığı yıkardı.

  Sergio dönerek "Şuanda tek duam Felix'in gözlerini açması. Benimle uğraşsın, her zamanki gibi çok konuşsun sus demicem söz veriyorum" dedim. "Bak bu sözünü unutma, sonra pişman olursun felan. Bu arada Felix'e söyleyeceğim" dedi gülerek.

En sonunda hastaneye gelmiştik...


Yazar Notu: Selammm arkadaşlarrr🥰  Bu bölüm biraz kısa ama sizi bekletmek istemedim. Ama en kısa zamanda yeni bölümü yayınlıcam.✨
Artık tek Millie'nin ağzından değil bir çok kişinin ağzından hikayeyi yazıcam. Umarım bu bölümü severek okumuşsunuzdur.✨🥰✨

Bu arada kitap kapağını değiştirdim sizce nasılll??

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu arada kitap kapağını değiştirdim sizce nasılll??

Oylamaya(yani okuduğunuz sayfanın herhangi bir yerine basınca alt solda çıkan yıldız) basarsanız çok sevinirim. Ve profilimi takip edin pleaseeeee 🙏😊❤️
Kendinize iyi bakınn 🫶🏻💗

OKUL GÜNLÜKLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin