10. BÖLÜM : GERÇEK

25 6 0
                                    

                   

10. BÖLÜM : GERÇEK

  "Ne bu kadar önemli olan şey acaba?" dedim ve yatağın yanındaki koltuğa oturarak. Ve dikkatlice onu dinliyordum.

   "Beni vuran kişi hakkında, aslında kişiler hakkında..."

   "Evet seni dinliyorum seni kim vurdu?"

  
  "Hani hatırlıyor musun babanın bir yardımcısı Albert vardı bizi bir yerlere götürürdü." dedi Felix.
 

   "Ne yani bizim Albert şimdi seni mi vurdu?" dedim sinirlenerek.

  "Hayır, onun kollarından bazı adamlar tutuyordu. Ben sana sürpriz yapmak için gelmiştim ama tam otobüslerin ordayken arkamdan seslendi. Ve beni eliyle gösterdi. Yüzünde bir çok morluk vardı, bana bakarak sessizce üzgünüm dedi ama ben ne olduğunu anlamadan beni vurdular." dedi Felix.

  "Sence o kadar yıl sonra babam diye bildiğim kişiyle bizim ne alakamız olabilir? Onca yıl sonra..."

  "Bence Harold yani babanın düşmanları bizimle onu vurmaya çalışıyor" dedi Felix.

   "Ne yani hem beni terk etti hem de ben ve sevdiğim kişiler onun günahlarını mı çekmek zorundayız. Ve o benim babam değil anlıyor musun. Beni terk ettiği gün bitti sadece benim için sözde baba..." dedim o kadar sinirlenmiştim ki, hem bana ne artık ondan.

  "Millie sakin ol. Ben çıkınca beraber bunun üzerine gideriz. Bu arada sende mi benim telefonum?" dedi Felix.

  "Evet bende" dedim ve çantamdan telefonunu çıkartıp Felix'e uzattım. Telefonu eline aldıktan sonra kafasını kaldırmıyordu. Biriyle mesajlaşıyordu beyefendi, kimse artık...

   "Ooo kimle konuşuyorsun Felix hiç durmadan" dedim kaşlarımı kaldırdım ve güldüm.

   "Yok be sizin okula gelen arkadaşım vardı Jackson onunla konuşuyordum. Bana yazmış o gün geldiğimde onunla da görüşecektim ama ben vurulunca konuşamadık. O da beni merak etmiş" dedi Felix.

  "Jackson mı? Siyah ve kahverengi karışık saçlı, uzun boylu, sürekli siyah giyen mi?" dedim.

  "Evet o ama bu kadar ayrıntısına kadar nasıl biliyorsun merak ediyorum" dedi imalı bir şekilde bakarak. Bu konudan kaçmam gerek hemen bir bahane uydurmam lazım. "Şey görüş dakikası bitti ben çıkıyım" dedim ve hemen ayağa kalkıp dışarı çıktım. Benden sonra teyzem girdi içeriye, annem etrafta gözükmüyordu.

  Sergio uyuyordu yanına gittim ve bende onun omzuna başımı koydum ama gözüme uyku girmiyordu nasıl uykum hala yoktu anlamış değilim, yani uyku hastası olan ben asla uyuyamıyorum.
 

  Biraz daha bekledikten sonra Jackson'ın buraya geldiğini gördüm elinde kask vardı. Jackson'da Felix gibi motor kullanıyordu . Ayy ne kadar çok severim motoru bir bilseniz... Beni görünce karşımda duran sandalyeye oturdu.

"Selam, nasılsın?" dedi Jackson

"İyiyim sen nasılsın?" dedim. Anca zaten bizim Max konuşma nasılsın felan.

"İyiyim bende. Felix senin kuzenin herhalde benim de yakın arkadaşım"

"Söyledi Felix." dedim ve Sergio'ya baktım hâla uyuyordu. Jackson'a baktıkça aklıma Jessie geliyordu gıcık ya...

  İçeride teyzem olduğu için Jackson Felix'in yanına giremiyordu. Bir kaç dakika sessiz kaldıktan sonra Sergio uyandı.

   "Günaydın Millie" dedi ve sonra Jackson'ı görünce "Selam Jackson" dedi. Yüzünden belliydi hiç memnun olmadığı. "Selam Sergio, günaydın" dedi Jackson. Sergio sadece kafasını sallamakla yetindi.

   On beş dakika sonra teyzem Felix'in yanından çıktı ve içeriye Jackson girdi...

~Jackson~

 

  Okul çıkışında Felix ile buluşacaktık bu yüzden okulun biraz uzağında olan parka gittim. Felix buraya gelirim demişti ama gelmedi. Yarım saat bekledim gelmedi biraz daha bekledim yine gelmedi.

   Bir kaç dakika daha bekledim belki gelir diye ama bir anda uzaktan bir kaç el silah sesi duydum. Bizim okulun ordan geliyordu. Tabi merak ettiğim için oraya gittim ama yürüyerek ancak gitmiştim. Ambulansa biri girdi ve yola çıktığını gördüm.

   Millie vardı ve ağlıyordu anlayamadım bir an. Polisler Sergio ve Millie'yi kollarından tutmuş bir şekilde araca bindirip götürdüler ama ben birşey yapamadım...

   Herkes gittikten sonra olay yerine yaklaştım. Ne bir polis burda kalmıştı ne de olay yeri işaretlenmişti. Millie'yi aramayı düşünüyordum ama bende numarası olmadığı için arayamıyordum. Felix ortada yoktu zaten, normalde işi olduğu zaman haber verirdi. Bir süre daha etrafa baktıktan sonra ordan ayrıldım. Motorumu koyduğum yer parka yakın olduğu için oraya doğru yürüdüm o sırada Felix'e bir sürü mesaj göndermiştim.

   Parka doğru giderken tanıdık bir yüz gördüm. Babamın büyük düşmanının yardımcısı Albert. Ağzı yüzü kanlar içinde yerde yatıyordu. Hiç acımadan o pislik bizi büyük bir zarara uğrattı. Bu ona az bile...

-Diğer gün-
 

  Sabah telefonuma gelen mesaj sesiyle uyandım.

"Ne olduğunu bir bilsenn" (05.32) yazmış Felix

  "Ne oldu yine beni mi ekmeye karar verdin haa"(05.33) yazdım.

  "Sana anlattığım adamla ilgili birşey oldu."(05.33) diye yazmış Felix.

  "Ne oldu? Çatlatma adamı söylesene ya "(05.34)

"Beni vurdular. O adamın düşmanı beni vurdu."(05.35)

  "Hangi hastanedesin?"(05.35)

  Yerini öğrendikten sonra evden hızlıca çıktım ve hastaneye gittim. Hastaneye gittiğimde Millie'yi gördüm Sergio'nun koluna kafasını koymuştu. Sergio'ya ne kadar sinir olsam da Millie'nin arkadaşı. Yanına gittim ve selamlaştık ama hâla Millie bana karşı çok soğuktu. İlk tanıştığımızda çok cana yakın davranıyordu ama kolunun yaralandığı günden beri benimle doğru dürüst sohbet etmemişti.

  Bir kaç dakika bekledikten sonra Felix'in annesi odadan çıktı. Hemen ayaklandım ve Felix'in odasına girdim.

  "İki gün seni yanlız bıraktım hemen kendini yerlere sermişsin" dedim güldürmek için

  "Senin yokluğuna dayanamadım bebeğim" dedi dalga geçerek Felix.

"Bu kadar çene yapıyorsan demek ki iyisin sen. Birşeyin yok senin kalk lan!" dedim bacağını ittirerek.

"Lan salak mısın zaten karnım ağrıyor. Güldürme insanı." dedi Felix ve tekrar kahkaha attım.

  "Ee.. hani sen bana önemli birşey söyliyecektin. Anlat" dedim

"Bana bunu yapanların aslında Millie ile bir sıkıntıları var. Okul çıkışı yanlız gel demiş okulun arkasına, tabi Millie Sergio'dan birşey saklayamaz. Herşeyi anlatmış ona sonra işte olanlar bu..." dedi Felix. Ve devam etti.

"Ben önemli değilim bir şekilde iyileşirim ama Millie'ye birşey olursa..." dedi ama ben devam ettirmesine izin vermedim.

"Hayır ona birşey olmayacak! İzin vermem!" dedim. Ve odadan çıktım.

  Millie'nin yanına geldim ve kolundan tutarak dışarıya doğru çektim...

Yazar Notu;  Hiiiiii guyyyssssss ✨✨✨

  Mükemmel bir bölüm oldu. 🥰
  Bölümü yorumlarla doldurmayı unutmayınnn 😊
  Sizce Felix'in vurulmasının arkasında ne var?
Sizce neden Jackson bir anda Millie'yi bu kadar önemsedi?😁🤭
  Bu bölümde Jackson'ın dilinden de yazdım sizce güzel olmuş mu?🙃
Umarım bölümü severek ve beğenerek okumuşsunuzdur. 🥰😊
Kendinize iyi bakın görüşürüz diğer bölümde ✨❤️❤️✨✨✨

 

 

OKUL GÜNLÜKLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin