1.1

1.7K 137 20
                                    

İyi okumalar dilerim aşklar



Birkaç saniye sadece alfanın teninde beliren iris çiçeklerine hayranlıkla baktım. Az önce değmemek için uğraştığım tenin, bu alfanın teni olduğunu bile unutarak parmakları hafifçe çiçeklerin üstüne değdirdim.

Karşımdaki alfanın tüm kaslarının gerildiğini hissedebiliyordum. Kalçamın üst tarafında hissettiğim hafif yanma ile irkildim.

Alfanın işaretini kendi işaretimmiş gibi rahatlıkla algılayabiliyordum. Onun işaretinin çiçekler haline geldiği gibi benimkilerin de geldiğini içten içe ilk defa kabul ettim. Hiç görmeden...

Ben onu bu kadar hissederken işaretlerimiz farklı olamazdı. Ayrıca omegamın ne kadar huzurlu oluşundan yola çıkarak da aynı kanıya varıyordum.

Parmaklarımın ucuyla çiçeklerin kenarlarından hafifçe geçerken; aklıma annem hastanedeyken daima iris çiçekleriyle dolu olan, başucundaki vazo geldi.

Annemin hastalığının ileri dönemlerinde en sevdiği çiçek iris çiçeğiydi. O yüzden annem hastanede yatarken babam ona sürekli olarak farklı farklı renklerde iris çiçekleri alırdı.

Annemin iris çiçeklerini neden sevdiğini hiçbir zaman öğrenememiş ve hiçbir zaman da öğrenemeyecek olsam da kendimce annemin bize bu şekilde sessizce veda ettiğini düşünmüştüm.

Tabi, öldüğü ilk dönemlerde değil. Annemi kaybettiğim ilk dönemlerde iris çiçeklerinin ölümü simgelemesinden dolayı onun hastalığının belli bir yerinden sonra ölmeyi kendi de istediğini düşünmüştüm. Herkese ve etrafımdaki her şeye kızmamın yanında anneme de çok kızmıştım. Beni bıraktığı için. O zamanki aklımla bırakmayı istediği için de kızmıştım.

Yıllar geçtikçe, içim biraz olsun soğuduğunda iris çiçeğinin her renginin anlamını tek tek araştırmıştım.

İris, Latincede 'cennetin gözü' anlamına gelir. İsmini aynı isme sahip, eski Yunan tanrıçası İris'ten alır. Eski Yunanlar her insanın göz bebeği olduğu için, her insanda cennetten bir parça olduğuna inanırlarmış.

Annemin içindeki parçanın, bütüne kavuştuğuna inanmak istiyordum.

Annem öldükten sonra uzun süre nefret ettiğim çiçekler, sonradan en sevdiğim çiçekler olmuştu.

Elimi yavaşça alfanın teninden çekerken usulca gülümsedim. Gömleğini serbest bıraktım. Alfanın bakışlarını üstümde hissederken arkamı döndüm.

Derince nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım. Sandalyeme oturdum. Önümdeki dosyaları öylesine düzeltirken alfanın yüzüne bakmadan konuştum. "Çıkabilirsin."

"Alaz Bey, şey sizin için anlamlı bir çiçek mi bu?" Bir an duraksadım. Masamdaki dosyaları düzeltirken sakince cevap verdim.

"Çıkabilirsin dediğimi sanıyorum?" Alfa kafasını eğerek gömleğinin düğmelerini ilikledi.

Çıkmasını beklerken bana doğru gelmesiyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Başka ne var, alfa?!"

"Size zorluk çıkarmak niyetinde değildim. Hala beni kovmak istiyorsanız,.. aksi için ısrar etmeyeceğim." Elimdekileri bırakıp arkama yaslandım. İçimde sıkışan bir şeyler vardı.

Ellerimi kucağımda birleştirdim. Kulaklarım uğulduyordu. "Sonunda vaz mı geçiyorsun?"

"Evet." Nefesim sıkışırken önüme bakarak gülümsedim.

"Babamın müdürlük saçmalığından da ruh eşi saçmalığından da vazgeçtiğine sevindim. Düşündüğüm kadar aptal değilsin." Alfa sessizce yüzüme baktı.

Hilaf&Berceste(Gay)+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin