1.7

584 65 7
                                    

İyi okumalar canlarım


"Güzel omega, ben ve kurdum seni çok merak ettik. Kendini birkaç saniye de olsa gösterebilir misin?" Karşımda kurduma seslenen alfanın yüzüne bakıyordum, sessizce. Güzel omega...

Ruh eşi istemiyordum, bir alfa istemiyordum. Ama kurdumun eşiydi, karşımda duran alfa. İtiyordum, geri geliyordu. Kaçıyordum, aslında kaçamadığımı fark ediyordum. Uzağımda tutmayı deniyordum, öncesinden daha da yaklaşmak zorunda kalıyordum.

Ben onu istemesem de kurdum istiyordu. Hem de benim aklımın ermeyeceği kadar çok. O yanımda değil diye, beni ağrıdan büklüm büklüm etmişti. O bana dokununca uysallaşmıştı.

İçimden dışarı çıkmak için savaş veren kurdumla, yutkunarak ona izin verdim ve saniyeler içinde göz bebeklerimin maviye döndüğünü hissettim. Kontrol ondaydı. Alfası çağırınca tabiki gelmişti.

"Seza!" Bir anda üstüne doğru eğildiğimde alfa hafifçe geriye kaçtı.

"Ne yapıyorsunuz?" Dudaklarımın hafifçe yukarı doğru kıvrıldığını hissettim. Ellerimden bir tanesi saçlarına uzandığında gözlerinin şokla açıldığını görerek kurduma küfrettim. En azından temas etmeyebilirdik, değil mi? Lanet olsun.

Elim saçlarına değdiğinde gözlerinden kırmızı bir parlaklık gelip geçti, anlık olarak. Kontrolü kısa bir anlığına kurdu ele geçirmişti anlaşılan. Hızla kontrolü geri sağladı, gözleri kahverengiye döndü.

Hiçbir şey bilincimde olmuyor, bedenimin içinden bir pencereden izliyor gibiydim sadece. Ve o pencere de gözlerimdi sanki.

Alfanın saçındaki elimi biraz kapatarak saçlarını avuç içime hapsettim. Kafasını saçlarını tuttuğum tarafa doğru eğdim, saçlarından yavaşça asılarak. Ne olduğunu biliyor muydu, ne yapmaya çalıştığımı biliyor muydu bilmiyorum. Ama kafasını itaatkar bir biçimde saçlarını çektiğim yönde eğdi. İtaatkar bir alfa... Tuhaftı, bu gördüklerim. Ben patronuyum diye, benim üstümde etkisini kullanmıyor olsa da şimdi kurdum bedenimi baskılamış durumdayken itaatkar olmayı sürdürmesi için sebep yoktu. Ne dile getirmeyi ne de kabullenmeyi sevmesem de şu an karşımdaki alfa bana istediğini yapabilirdi. Ona engel olamazdım.

Ama öyleymiş gibi davranmıyordu. Hala kontrollü davranıyor, kendini tutuyordu. Belki de beni elde ederek koparabildiğini koparma derdinde olduğundan şimdilik gerçek yüzünü maskeliyordu. İşe yaramıyordu ama mantıklı olduğunu inkar da edemiyordum.

Yüzüm alfanın boynuna doğru yaklaşmaya başladığında alfa sakince yüzüme bakmaya devam ettiğinde hırsla kurduma saldırdım. Kontrolü almasına izin vermem böyle şeyler yapabileceği, kendi kafasına göre takılabileceği anlamına gelmiyordu!

Alfanın yüzünde endişeli bir ifade belirmese de endişeli olduğunu hissettim. Kontrolü bana vermesi için kurdumla içeride savaş içindeydim. Çok kısa süreliğine kontrolü elde edip saniyeler içinde de kaybediyordum. Alfa bunu hem hissediyor hem de göz rengimin sürekli değişmesinden de anlıyor olmalıydı.

Hafifçe kafasını dikleştirirken yüzüme baktı dikkatlice. "Alaz Bey, lütfen yapmayın..."

İstemsizce sinirlendiğimi dışarı yansıttım. Alfaya karşı sakinliğimi koruyamıyordum. Sesim ağzımdan hırlar gibi çıktı. "Sen istediğini yapabilesin diye mi alfa!"

Kafasını iki yana salladı, panikle. "Hayır, gerçekten! Size bir şey yapmak niyetinde değilim, sadece kurdunuzu sakinleştirmek istiyorum..."

Kurdumun resmen bana hırladığını duyar gibi olduğumda tereddütle karşımdaki alfaya baktım. Kurdumu sakinleştirmesini bile istemiyordum aslında ama onu ben sakinleştiremiyordum. Kafamı sertçe aşağı yukarı sallarken konuştum. "Bana sakın dokunayım deme, ben senin değilim!"

Hilaf&Berceste(Gay)+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin