0.5

4.5K 301 61
                                    

İyi okumalar

Bugün toplantı odasında aptal bir alfayla ruh eşi olduğumu fark etmemin ardından çantamı alarak şirketten çıkmıştım. Çıkmadan önce de sekreterime bugün yanlış kontratın gönderildiği şirket Lavinia'nın aranmasını ve özür dilenmesini söylemiştim. Bir yanlışlık olduğunu ve kontratı hemen değiştirebileceğimizi söylemesini istedim.

Muhtemelen böyle bir hatayı affetmeyeceklerdi. Yine de şansımızı denemeliydik.

Kendimi arabaya attığım gibi şirketimizin anlaşmalı olduğu çiçekçiyi aradım. Lavinia merkez binasının adresini internetten bakıp çiçekçiye vererek, özür çiçekleri göndermiştim.

Trafikte tıkılıp kaldığımda ise eve varınca yapmayı planladığım şeyi yapmaya karar verdim. Hızlıca telefon rehberimden babamı buldum. Ve aradım.

Telefon uzun uzun çalıp kapandığında bir kez daha aradım. Üç defa çalmasının ardından açıldığında babamın gür sesi duyuldu, arabanın içinde. "Yine ne var, Alaz?"

"Yine ne mi var? O alfayı nereden buldun, baba?" Telefonun diğer ucundan bir iç çekme sesi geldi.

"Konu yine Seza ise kapatıyorum." Sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Yoksa ben agresif bir biçimde konuşurken daha cümlem bile bitmeden telefon yüzüme kapanacaktı.

"Baba... Bekle, bir saniye." Zaten doğru düzgün akmayan trafiğin orta yerinden yola çıkmaya çalışan arabanın önüne kırdım. Arabamı stop ettirdim.

"Alaz?" Önüne kırdığım siyah arabadaki adam, muhtemelen alfaydı, deli gibi kornaya basıyordu. Hiçbir şey yokmuş gibi arkama yaslandım.

"Baba, ciddiyim. Aptal alfayı nereden buldun da işe aldın?" Sesimi olabildiğince sakin tutmayı deniyordum. Babam onunla zıtlaşmak için olay yarattığımı düşünsün istemiyordum.

"Önce tüm alfalara 'alfa' diye seslenmeyi bırak. Şirkette kiminle konuşsam Alaz Bey kime sesleniyor anlamıyoruz diyor. İşe aldığım alfanın adı da Seza. Henüz sormadıysan ben söyleyeyim. Gelelim soruna. Seza benim eski bir arkadaşımın oğlu. Sokaktan geçen rastgele birini omega oğlumun yanına gönderdiğimi düşünmemişsindir, herhalde." Babamın sesini zorlukla duysam da ne dediğini anlamıştım. Ama alfalara 'alfa' diye seslenmemem gerektiğini söyleyen ilk kişi babam değildi ve bunu değiştirmeye hiç niyetim yoktu. Ayrıca o alfalar isimlerini bildiğimi öğrenirlerse kendilerini bir bok zannederlerdi.

"Alaz, sen neredesin?" Babamın sesiyle sanki beni görüyormuş gibi telefon ekranına baktım. Ekran kilidi devreye girdiğinden sadece boş siyah bir ekran görüyordum.

"Trafikteyim, baba. Neden?" Aralıklı aralıklı çalınan korna sesiyle başıma ağrılar girmişti. Siyah arabanın olduğu taraftaki camı açtım.

"O kornayı götüne sokturtma, alfa! Daha araba kullanmayı beceremiyorsun, bile. Kim verdi o ehliyetini sana?!" Arabadaki adam, arabanın kapısını açıp dışarı çıktığında adamım alfa olduğundan da emin olmuştum.

Çok sinirlenmiş olmalıydı ki, kurdu onu kontrol ediyordu. Kırmızı kırmızı parlayan gözleri onu ele veriyordu.*

Bir alfayla fiziksel olarak yarışamayacağımın bilincindeydim elbette ama korkak gibi camı kapatıp arabayı kitlemek bana uymazdı.

Karşımdaki alfaya alayla gülümseyip elimle bana doğru gelmesini işaret ettim. Telefondan babamın bağırdığını duyduğumda dışarıdan gelen sesleri ancak fark etmiştim.

Sürücülerin birçoğu arabalarından inmişti ve bizi izliyordu. Tabi, neredeyse hepsi de alfaydı. Hiçbirinin beni korumayacağı işte o an dank etmişti, bana.

Hilaf&Berceste(Gay)+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin