buildi savunup geldm
ficin yorumlarına herhangi bişey yazacak olursanız üşenmeden tek tek silip ayrı hesaplardan rapor edeceğim şimdiden güle gülealin size bolum
-
"ne? "
elimi kavrayıp sıktığında gözlerime baktı. "hazır olmaktan başka şansın yok. "
"s-saçmalıyorsu-" diyecekken tuttuğu elimle beni sürüklemeye başladığında dışardaki kalabalığın kameralarını açıp patlatmaya başlamışlardı. beyaz ışıkla gözlerimi sıkı sıkı kapatıp elini daha da sıkı tuttum. iki yandan gelen korumalarla kapı açıldığında kendimi büyük bir gürültünün içinde bulmuştum. gözlerim kısık ve korkuyla etrafa bakınıyordum. korumalarla geçtiğimiz dar alandan kurtulup onun olduğunu tahmin ettiğim arabaya binip derin bir nefes verdim.
o da bindiğinde "bu neydi şimdi?" diye kısıkça sordum. "Jihoon, bu neydi şimdi!! "
güldüğünde kaşlarımı çatıp ona baktım. "hazır olmaktan başka şansın yok demiştim. "
"ne sevgililik oyunu? neyden bahsediyorsun!? "
"sakin ol korkak, önce şunlardan kurtulmamız gerek. " arabayı çalıştırıp gaza bastığında koltuğa yapışmış, ağzım açık öylece yolu izlemiştim. hala sırıtarak bana bakanı umursamadan ağzımı kapattım. bırakın kalbimin ritmini, tüm bedenimin ritmi bozulmuştu. aha da şurda bayılacaktım.
"sen gel merhametlik yapıp yağmurda ıslanmasın diye şemsiye tuttuğun adam yüzünden kardeşinle kavga et, o adamda gelsin seni boktan hayatına dahil etsin. "
"boktan mı? " diyip yüzünü buruşturduğunda "hadi ama, zengin olmak eğlenceli. "
"PİS ŞIMARIK HERİF! "
"arabamda bağırmak yasak. "
"öyle her geleni arabana bindirir misin genelde? " diyip sorgulayıcı bakışlar attığımda kıkırdamıştı. pislik.
"yok ilk sen bindin. "
"ne? " diye sesimi yükselttiğimde utanıp koltukta aşağı kaydım. "boşuna gitti sanırım hm? "
"kes şunu. "
kollarımı birbirine bağlayıp kaydığım koltukta daha da yayıldığımda camdan yağmuru izlemeye başladım. "bana açıklama yapmayacak mısın? "
"ne kadar sabırsızsın öyle. "
sinirlenip ona baktım. "ne diyon sen yine? ha!?"
dudaklarını büzüp "hiç psikolojik destek almayı düşündün mü? "
"hayır, niye ki? "
"ihtiyacın var da ondan. bence acilen kontrol yapman gerek. panik atak, sinir hastası, titiz olduğunda belli okb-"
"KES! " diye bağırdığımda kahkaha atmaya başlamıştı. kolunu yumruklayıp "ya yeter ya yeter" diye sayıkladığımda müzik açıp son ses vermişti. sesimi ona duyurmaya çalışsam da şarkı söylüyor, umrunda bile olmuyordum. ellerimi yüzüme vurup gözlerimi sarkıtırken bulmuştum kendimi. cebimde titreyen telefonumla dikleşip telefonu elime aldım. Yeonjun arıyordu.
yanımdaki şahısı dürtüp bana bakmasını salladım. ellerimle müziği kısmasını söylediğimde bir yandan telefonumu gösteriyordum. uzanıp müziği kapattığında daha da bekletmeden telefonu açtım. "yeonjun? "
"HYUNSUK! " diye bağırdığında nefes nefeseydi. telaşla "yeonjun? yeonjun iyi misin??"
koştuğu belli olduğundan nefes seslerini duyabiliyordum. "hyunsuk! yardim et! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under the influence, hoonsuk
Fanfichyunsuk, küçüklüğünden beri hayali olan ilk boks maçına çıkar. ancak rakibi ona şaşırtıcı bir teklif sunar...