𖤐
-elimdeki poşetlerle birlikte merdivenleri tek tek çıktım. kapının önünde durduğum sırada poşetleri yere bırakıp cebimden anahtarımı çıkardım.
poşetleri tekrardan alıp içeri geçtiğimde anahtarlarımı askıya yerleştirip ayağımla kapıyı kapattım.
kapıya yasladığım sırtımla yavaş yavaş yere çöktüğümde ellerimdekini tamamiylen bıraktım.
dudağıma giden parmaklarımla gözlerim dolmuş derin bir nefes vermiştim.
bu geceki en büyük yenilgim onu öpmek değildi, öptükten sonra mutlu hissetmeyişimdi.
heves ve aşk benzerdi.
bu iki anlam kafamı karıştırırken onu öpmüştüm.
düşüncelerimden ayağa kalkıp silkenerek kurtuldum. geç olan saate bakıp mutfağa geçtim. yeonjun'un gelmesine az kalırken bu saatte neden hala ayakta olduğumu sorguladım.
dolaptan çıkardığım bardağa soğuk su doldurup içtiğim sırada gözüm dışarıyı izledi.
anahtar sesini duyduğum gibi bardağımı tezgaha koyup ayaklarımı sürte sürte ilerledim. henüz kitlemediğim kapıyı hemencecik açan kardeşime baktım
yere bakıp öylece kapıda duran yeonjun'la kaşlarımı çattım. yüzünü görme umuduyla başımı eğip "yeonjun? " diye sordum
hala yere bakıyorken ayakkabılarına yavaşça çıkarıp içeri geçti. montunu isteksiz bir şekilde soyup astığında "nasıl geçti ilk günün? " diye sordum.
cevap vermeden mutfağa ilerlediğinde garipsemeyle arkasından ilerledim.
tezgaha bıraktığım bardağı tutup su içmeye başladığında "iyi misin? " diye sordum.
yine sessiz kaldığında iç çekip önümdeki sandalyeye oturdum. elindeki bardakla hala gözlerini yere dikmiş bir şekilde durduğunda daha fazla dayanamadığımı farkettim.
"seni bilmem yeonjun ama sanırım ben bugün, "
"aşık oldum. "
ikimizde aynı anda söylediğimizde şaşkınca birbirimize bakıyorduk. dudaklarını şaşkınca araladığında "k-kime, nasıl" diye sorduğumda kaşlarını çatıp "asıl sen söyle, jihoon'a mı?? "
oflayarak saçlarımı karıştırdığımda ellerimi masaya uzatıp başımı kollarımın arasına bıraktım.
"soobin'e"
"jihoon'a"
duyduğumla sandalyeyi düşürecek kadar sert kalktım. "ne dedin!?"
"soobin'e, şu geçen bana yardımcı olan-"
"ona aşık falan olmadın" diyip karşısına geçtiğimde "ne? " diye sormuştu. "yanlış düşünmüşsündür" diyip saçlarımı geri attım.
"hyunsuk, ne saçmalıyorsun? " dediğinde gözlerimi kaçırdım. sessizliğime sinirlenmiş "tanımadığın birisine nasıl yorum yapıyorsun? " diye sordu.
"tanıyorum."
dediğimle "nasıl? nerden tanıyorsun?" diye art arda sorduğunda sessiz kalmayı tercih ettim.
"hyunsuk! " diye bağırdığında boğazımı temizleyip yüzüne bakmaya çalıştım "nerden tanıyorsun? "
dolu gözleriyle bakmaya başladığında konuştum. "jihoon'un kardeşi"
dediğimle bir süre düşündüğünde saçlarını karıştırdı. "o yüzden mi yanımızda öyle cevaplaştılar"
başımı sallayıp onayladığımda "bunun ne gibi bir zararı olabilir ki? " diye sordu. bende tam olarak bilmesemde dudaklarımı araladım. "ikiside birbirine düşman çünkü"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under the influence, hoonsuk
Fanfictionhyunsuk, küçüklüğünden beri hayali olan ilk boks maçına çıkar. ancak rakibi ona şaşırtıcı bir teklif sunar...