02- baby who cares?

94 11 11
                                    

keske size 50+ miximi atabilseydim ama bu da guzel

-

"son raunttalar! ikiside oldukça istekli gözüküyor. Jihoon bu sefer oldukça zorlanmış olmalı. "

"haklısın! rakipleri şimdiye kadar yalnızca 3. tura kadar kalabildiler. "

nefes nefese kalmış bir şekilde rakibine bakıyordum. saçlarımdan akan terler yüzümden aşağı iniyor, bedenim kaynıyor gibi hissediyordum. dudağım patladığından kanın tadını ağzımda alabiliyordum. ikimizde soluklanmaya çekildiğimizde kendimi küçük tabureye attım. haftalardır yalnızca koşu yapıp kendimi terlemeye alıştırmak için elimden geleni yapmama rağmen, dayanamayacağımı tüm kemiklerimde hissediyordum.

"Hyunsuk, son round. yapabilirsin. " diyip havluyla yüzümü silen antrenörüme baktım. "paranı da alıp gideceksin sonra."

bir şişeyi kafama dikip ayağa kalktım. tekrardan ortada buluştuğumuzda eldivenlerimi birbirine vurup genişlettim. tekrardan pozisyon aldığımda ilk baştan beri odaklandığım gözlere baktım. nefesimi dengede tutmaya çalışarak Yeonjun'a baktım. yüzündeki yerleştirdiği korkuyla ayağa kalkmış dudaklarını ısırıyordu. fazla kalabalıkta duramazdı burda olması ona hem stres hem korku vermişti. buna emindim.

"demek paraya ihtiyacın var. "

dediğiyle yüzüne baktım. maçı başlatıp geri çekilen hakemle gözlerine daha yakından bakabilmiştim. "bunun için mi boksa başladın? "

"bir çeşit dikkat dağıtma aktivitesi mi? " diye sordum. yumruğumu yüzüne salladığımda hızla geri çekildi. "böyle şeylere ihtiyacım yok? bunu biliyorsun. "

karnına tuttuğum yumruğumu hızlıca geçirdiğimde eğilerek geriye savruldu. fırsattan istifade yüzüne yumruğu geçirip "küçümseme çaban bittiyse oyuna dön. " dedim. gülerek karşılık verdiğinde kendini hızlı bir şekilde toparlayıp hamle yaptığında geri çekildim. "orda ki kardeşin mi? çok korkmuş olmalı. "

Yeonjun'dan bahsedince sinirlenip birkez daha hamle yaptım ancak o arkama geçip diz arkama vurduğunda tutunamayarak diz üstü çökmüştüm. "eğer pes edersen sana para verebilirim. "

söylediğiyle gülerek ayağa kalkmaya yeltendim. bileğime baskı yapan ayağıyla geri düşmüştüm. "yoksa her oyunu böyle mi kazanıyorsun? bende ilk başta korkmuştum. gözlerinde intikam değil, eziklik var park Jihoon. "

"sen beni pek ciddiye almıyor olmalısın. " seyircilerin tezarühatlarından kimsenin bizi duymuyordu. anlaşılan bu onu daha da rahatlatıyordu. hala yerde durduğumdan suskunluğunda yararlanıp karnına dizimi geçirdim. karnını tutup geriye savrulduğunda bundan tekrar yararlandım. yumruk atmayı sevmezdim ancak yine de bunu yaptım. "seni istersem şuanda öldürebilirim bile. ben bu sektörde yeni değilim, unutuyor olmalısın. "

"ünlü olduğunu mu sanıyorsun-" diyecekken yediğim yumrukla yana düştüm. gerçekten sert yumruk atıyordu. burnumdan akan kanı hızlıca silip tekrar ayağa kalktım. "sanmıyorum, öyleyim. "

koşarak aklıma gelen ilk hamleyi yaptım.

"Park Jihoon yerde! "

belinin sol tarafını tutup yerde kıvranırken gülümsedim. "1," diyerek saymaya başlayan hakemle içimden 'bitti' demiştim. "2, 3,4,5,6"

son iki sayı kala ayağa kalkan rakibimle tekrardan pozisyon aldım. kahkaha attığında acıyla inleyerek tekrardan pozisyon aldı. bu sefer sağ kroşesine yön aldığımda göğsüme vurup "bir sefer olur. " dedi. darbeyle birlikte yere düştüğümde hızla atan kalbimin sesini duyabiliyordum. "Choi Hyunsuk! yoksa maç bitiyor mu? "

under the influence, hoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin