𖤐
-ve belkide yeonjun'un canını bile vereceği adam, benim kabusumdu. kardeşim için ışıltılı ve gerçekleşmesi istenilen, hayal edilen bir rüyaydı. benim ise ışığı yetmeyip karanlıkta kalan bir yıldız.
yeonjun bana bakmayı kesmiş, gözleri yerde geziyordu. "tüm hayatım boyunca, " diyip yutkundu.
"bunu bekledim hyunsuk. "
yanan gözlerimle dudağım titredi. her şey için ağlayabilecek bir doluluğum vardı. ellerimi saçlarıma geçirdim sertçe. etrafta dolanırken anlamaya çalışıyordum. kabus, sadece kabus olmasını istedim. dolu sinirimle ellerimi saçlarımdan çekip ona yürüdüm hızla. ellerim yakasını tutarken "lanet olsun! neden geldin ki!? "
beni geri çekmeye çalışan ellere direndim. yüzüne bakarken bir açıklama beklemeye devam ettim. "sizin için! "
yakasını daha çok sıkarken "orospu çocuğu! bizim içinmiş..." diyip sinir bozukluğuyla güldüm.
"hyunsuk, lütfen. " kulağıma fısıldayan jihoon'a kulak asmayıp tekrardan dürttüm. "gerçeği söyle. "
nefesini verip "sadece sizin için hyunsuk, anlıyor musun? "
"adımı ağzına alma. "
"sizi alıp götüreceğim ve daha iyi bir yaşantı sürmeniz için elimden geleni yapacağım. geçmişi unutup bazı şeyleri düzeltmek istiyorum anlıyor musun? pişmanlığım belli olmuyor mu? "
yakasında ki ellerim hafif gevşerken devam etti. "annen benim için yalnızca hevesti hyunsuk, bunu sende biliyorsun. ama sizi hep çok sevdim. "
gözümden, belki ağırlıktan belki anlattıklarından, bir damla yaş süzülmüştü.
"bu yüzden benimle gel hyunsuk. tekrardan aile olalım. hem baba hem anne olacağım. "
"bunun için çok geç kaldın. " diyip yeonjun'a döndüm. elinden tuttuktan sonra "hiçbir yere gitmiyoruz. " diyip kapıya yürüdüm. peşimden yetişmeye çalışan kardeşimi umursamadan yürümeye devam ettim. jihoon ve soobin bizimle gelirken merdivenleri tamamlamış sokağa çıkmıştım.
onu bir yerde oturtup konuşacaktım, başka şekilde olamayacaktı.
"hyunsuk, lütfen dur! " yorulduğunun farkına varıp durdum. gözünden düşen yaşlara tanık olduktan sonra ağırlık çökmüştü. o ağlarken kalbim parçalanıyordu adeta. "artık yetişkinim hyunsuk... lütfen bırak babamla gideyim! "
"yeonjun beni terk edemezsin! " ağlamaya başlarken kurdum bu cümleyi. bugüne kadar olmamış biri bundan sonra da olması gerekmezdi. elini tuttum sıkıca. "ben hep buradayım. ona ihtiyacın yok, yeonjun ben burdayım. "
bana dağılmış ifadesiyle baktığında "ama çok istiyorum, " demişti. "hyunsuk, bir babaya sahip olmak nasıl hissettiyor bilmek istiyorum. gece yarısı sokaklarda onunla yürümek, yemek yemek, gezmek, mutlu olmak istiyorum... "
bana yaklaşırken "sende istiyorsun. biliyorum, sende istiyorsun. " diyip elimi sıktı. "korkma hyunsuk, korkma yalvarırım. geçmişe hakim olmasam da bırakalım ne olursa olsun. "
hala kabullenemezken başımı iki yana salladım. "ne olsun istiyorsun? " diyip yağmur damlasını hissettim yüzümde. "seninle başka bir hayat kurmak, babamızla. "
"ona neden güveniyorsun? "
"güvenmiyorum, güvenmek istiyorum. "
onu yargılamıyordum. bu kararı neden verdiğini, gitmek istediğini biliyordum. içten içe bende istiyordum. nefesimi verip iyice sakinleştim. gözyaşlarımı ve duygusal bir şekilde davranmayı bıraktım. elimi uzattım. yavaş yavaş elimi kavrarken onu çağırmak ile çağırmamak arasında kaldım. "sence onu da çağıralım mı? " diye sordum yeonjun'a bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under the influence, hoonsuk
Fiksi Penggemarhyunsuk, küçüklüğünden beri hayali olan ilk boks maçına çıkar. ancak rakibi ona şaşırtıcı bir teklif sunar...