İyide buradaki ağaçlar, çiçekler,çimenler nerede? Bu insanlar nasıl oksijen alıyordu burada?İyice kafası karışmıştı.Galiba dünyada oksijen yoktu."İyi de ben nasıl nefes alıyorum?Yoksa almıyor muyum?"
diye sesli bir şekilde konuşurken önünden geçen yaşlı bir teyzenin "Yazık ,genç yaşta aklını yitirmiş."demesiyle duraksadı.
***************************************
Uzay Kraliçe'nin son dediği üzerine içi ürpermişti.Bir yıl mı?Bu kadar uzun süre dünyada ne yapardı?Sadece adını duyduğu bu gezegende bir yıl kalmanın onu çok zorlayacağını düşündü.Kraliçe'yi ,buradaki arkadaşlarını en çok da Elektra'yı özlerdi.Buna nasıl dayanacaktı.Karmaşık düşünceler beynini kurcalarken Mars'ın sesiyle kendine geldi.
-Uzay dünyaya gittiğinde burada sahip olduğun duygular dışında başka duygularada sahip olmaya başlayacaksın. Bu bilmen gereken bir konu çünkü ne olduğunu bilmediğin için seni rahatsız edecek .
-Ne gibi duygulara sahip olacağım Mars.
Mars gülümsedi. Burada söylese bile Uzay yaşamadan hiçbir duyguyu anlamayacaktı.
-Öfke, kızgınlık, kin ne olduğunu bilmediğin daha bir çok şey.
Mars'ın saydığı duygulardan hiçbirinin adını dahi duymamıştı Uzay.Nasıl duygulardı gerçekten merak etmişti.Dünya belli ki ilginç bir gezegendi.Bir yanı merak etse de diğer yanı da burayı hiç bırakmak istemiyordu.Mars sözlerine devam etmeye başladı.
-Evet Uzay, ben bu aynadan seni izliyor olacağım. Boynumuzdaki saat tek iletişimimiz olacak. Bana ihtiyacın olduğunda saat ile ulaşabilirsin. Şimdi sana yapman gereken ilk görevden bahsedeceğim.
En basit suçlardan biri olan hırsızlık yapacaksın.Zenginlerden çalacaksın fakire vereceksin. Böylelikle kötü bir şey yapmış olmayacaksın. Amacımız Kraliçe'nin eşini peşine takman.Seni Emir Polisin görev yaptığı bölgeye göndereceğim böylelikle onun soruşturması gereken suçlu olacaksın.
-Anladım Mars. Hadi artık beni dünyaya gönder. Bir an önce bu kutsal göreve başlamak istiyorum.
Mars ,Uzay'ı böylesine istekli görmesine sevinmişti.Elektra'nın kaderi Uzay'ın elindeydi.Gurur duyar gibi Uzay'ın gözlerine baktı.
-Gel ve izle beni.
Uzay, Mars nereye gidiyorsa onu takip etmeye başladı. İçinde bulunduğu sarayın en üst katına çıkmaya başladılar. Uzunca merdivenler çıkarak en üst kata ulaştılar. Bu kat sadece Kral ve Kraliçelere aitti. Hiçbir kimse onların izni olmadan buraya giremezdi. Burası Elektra'nın diğer gezegenlerle bağlantı noktasıydı.Mars bir kapının önünde durdu.
-Bu kapıyı açtığın an gitmek istediğin gezegene gidebiliyorsun. Ben şimdi buradan dünyayı ve Kraliçe'nin eşinin bulunduğu bölgeyi seçeceğim. Gitmeden önce bilmen gereken bir şey var. Sakın o boynundaki saati çıkarma çünkü o saat burada sahip olduğun özel güçleri dünyaya da taşıyacak.En önemlisi boynundaki saati asla birine kaptırma yoksa dünyada kaybolur bir çıkmazın içine düşersin.
Bu durum Uzay'ı korkutmuştu.Koskaca dünya da tek sahip olduğu şey o saat olacaktı.Gözü gibi koruyacağına söz verdi kendi kendine.İyice hırs yapmıştı.Bütün cesaretini topladı.Artık vakit güçlü,cesur olma vaktiydi.
-Anladım Mars hadi artık aç şu kapıyı da gideyim.
Mars,Uzay'ın hırsı sayesinde boynunda ki saati kapıya tuttu ve o anda o büyülü kapı bir anda açıldı.
-Sana görevinde başarılar diliyorum. Elektra'nın geleceği sana bağlı. Bunu asla unutma.
-Asla unutmam ,unutmayacağım.
Uzay kapıya yaklaştı. Gerçekten çok heyecanlıdı. Yüksek ,güçlü beyaz ışıkların bulunduğu yere adımını atarken arkadan Mars'ın sesini duydu.
-Sakın aşık olma birine. Kafan karışır. Görevlere odaklanamazsın...
-Aşk mı?Asla benlik değil.
diye düşünürken Mars'ın sesleri arkada kaldı. Uzay kendini beyaz ışıkların ardından geçerek bambaşka yerde buldu kendini. Gözleri öylesine güçlü bir ışığa maruz kalmıştı ki bir an kör olduğunu sandı.Gözlerini ovalamaya başladı .Başı döner gibi oldu. Henüz kendine gelmeye çalışırken kulağına yankılanan iki çocuğun sesini duyarak ayıldı.
"Abi ayakkabılarını boyayım mı?"
Uzay ne olduğunu dahi anlayamadı.Bu çocuklar kimdi? Neden ayakkabılarını boyamak istiyordu?Şaşkın şaşkın baktı.
"Çok mu pislenmiş ayakkabılarım?"
Çocuklar öylece bakakaldı.İlk defa biri kendilerine böyle bir soru soruyordu.
"Yok abi bir cila atalım parlasın"
Uzay ayakkabılarına baktı. Çocuklar da daha önce hiç böyle bir ayakkabı görmemişlerdi. Tabanı mavi ,üst kısmı beyaz , ön ve arka tarafından ise mavi ışık yanıyordu. Uzay cilanın ne olduğunu bilmeden seslendi.
"Tamam atın cila nasıl atılıyor"
"Dalga mı geçiyorsun abi bizle?Giymişsin lüks ayakkabıyı her yeri ışık saçıyor, cila istiyorsun. Yürü Ahmet bize burada iş yok"
Uzay neyin ne olduğunu daha anlayamadan ufacık çocuklardan azar yemişti. Küçücük çocuklardan bile azar yerken nasıl olur da Kraliçe'yi bulup Elektra'ya getirecekti.Şöyle bir döndü iyice etrafını süzdü.
"Elektra aşkına burası nasıl bir yer böyle?"
Boy boy binalar, sıkı sıkıya geçen arabalar onların yaydıkları kirli duman,ard arda dükkanlar neler vardı burada. İçinden kendine sordu.
İyide buradaki ağaçlar, çiçekler,çimenler nerede? Bu insanlar nasıl oksijen alıyordu burada?İyice kafası karışmıştı.Galiba dünyada oksijen yoktu.
"İyi de ben nasıl nefes alıyorum?Yoksa almıyor muyum?"
diye sesli bir şekilde konuşurken önünden geçen yaşlı bir teyzenin "Yazık ,genç yaşta aklını yitirmiş."demesiyle duraksadı.
Aklını yitirmediğini düşündü."Galiba biraz saçmaladım."diyerekten dünyaya giriş yapma heyecanına verdi olayı. Gerçekten dünya çok karmaşık bir yerdi. Düşüncelere dalarken boynundaki saatin titrediğini farketti.
Mars ona nereye gidip ne yapacağının bildirisini atmıştı. Görevi çok zordu. Nasıl yapacağına dair fikri yoktu. Kendi kendini motive etmeye çalıştı.
"Bekle dünya ben geliyorum. Elektra'nın kurtuluşu için Kraliçemizin iyi olması için geliyorum."
Uzay görevi gözden geçirdi ve saatte olan konuma gitmeye başladı.
"O zaman oyun başlasın. Ben hazırım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEKTRA:GALAKSİNİN KURTULUŞU
Mystery / ThrillerKraliçe Sahra pişmanlıklarından dolayı yataklara esir olduğu zaman artık Elektra için saatin durmasını ve Elektra'nın yok olmasını engelleyecek bir temsilci gerekti.Bu ise sadece Kraliçe'nin varlığından dahi habersiz dünyadaki kızı Güneşti. Güneş'i...