ATEŞ VE IŞIK

164 71 37
                                    

Şarkıyı açıp okumanızı tavsiye ederim.İyi okumalar.

Uzay ayağa kalktı. Artık nefesini kontröl edemiyordu Vücudundaki ateş başına vurmuştü.Her yerinin alev aldığını hissediyordu.Kendini buzların içine atsa da sönmeyecek bir alev.Güneş abisinin bu durumunu farketti.Ellerini abisinin alnına koydu.

"Abi ateşin mi var senin yanıyorsun."

Sesi titredi Uzay'ın .Keşke dışa vurmasaydı bu durum .İlk defa böyle oluyordu.İçindeki bu duygu ilk defa böyle coşmuştu.Güneş'in ellerini alnından çekti.

"Kül olacağım yakında haberin yok."

***************************************

Gecenin karanlığıyla beraber kaybolmuştu Uzay.Gece gibi sessiz,gece gibi ürkütücü gece gibi karanlık...
Tüm gece boyunca bir köşeye kıvrıldığı yatağa hiç kıpırdamadan uzanmıştı.Haraket ederse Kraliçe'sinin uyanmasına sebep olabileceğini düşündü.Gözüne bir an dahi uyku girmemişti.Çünkü gözlerini hiçbir şekilde Kraliçe'sinden ayırmamıştı.Çok güzel masum bir yüzü temiz bir kalbi vardı.Eğer ona bir şey olsaydı en çok üzülen kişi ben olabilirim diyerekten geçirdi içinden.Bir hafta içinde ne kadar ona sinirlensede ne kadar O'nun sabrını zorlamış olsa da Kraliçe'sine çok alışmıştı.Onu bir an önce Elektra'ya götürüp oranın kurtuluşunu sağlamaktı. Bunun hiç de kolay olmadığının farkındaydı. Kolay olanı bitirmişti aslında Uzay. En büyük korkusu Şansar'dı.

Şansar, Galaksisinden acaba kimi görevlendirmişti  Küçük Kraliçesini öldürmek için.Buna asla izin vermeyecekti.Yıllarca gözü Elektra'daydı Şansar'ın. Şimdi ise Kraliçe Sahra'nın hastalığını duyunca eline fırsat geçmişti. Elektra'nın koruyucu askerleri Elhanlar bile bu durum karşısında Elektra'yı koruyamıyacaklarının farkındaydı. Söz vermişlerdi ama Kraliçe Sahra'ya hepsi. Dünyadaki yeni temsilci, saatin yeni sahibi gelene kadar son güçleriyle savaşacaklardı. O saat asla durmamalıydı. Elektra asla yok olmamalıydı. Güneş, Elektra'nın tek kurtuluşuydu.

Bir anda Kraliçe Sahra aklına geldi Uzay'ın . Şimdi kim bilir ne haldeydi?Annesi gibi bilmişti onu.Her zaman onu kollayıp sevmişti Kraliçe Sahra.Uzay çok özlemişti onu.Son hali gözlerinin önünden çıkmıyordu.Bir söz vermişti ona.Her ne kadar dünyevi duygular onu pes ettirmeye çalışsada asla vazgeçmeyecekti.Gözlerinin dolduğunu farketti.Bu ikinci ağlayışıydı.Gözlerindeki yaşı sildi artık güçlü olma vaktiydi.Çünkü Uzay'da biliyordu ki artık zor görevler şimdi başlıyordu.Şansar'ın gönderdiği kişi kim bilir hangi kılıkta çıkacaktı karşısına?Kız mı ?Erkek mi?Yaşlı bir kadın veya adam mı?Hatta bir çocuk olarak bile karşısına çıkabilirdi.Onların en tehlikeli yetenekleri kılık değiştirmekti. Bu yüzden bir an önce Mars'ın dediği saatçiye gidip Kraliçe'sine de köstekli saat almalıydı.Bu Kraliçe'yi her an koruyacak ve ona kimsenin zarar vermesine fırsat vermeyecekti.Aynı zamanda da Kraliçe'sinin nerede olduğunu hep gösterecekti. Düşüncelerini bir kenara bıraktı yine.

Sabahın ilk Güneş'i kızıllığıyla etrafı aydınlatırken Uzay da artık buradan kalkması gerektiğini düşündü .Yavaşça Güneş'in boynunun altında olan kollarını çekmeye başladı.Kolunun uyuştuğunu daha yeni farkediyordu.Galiba o an ki rahatlıktan farkına bile varmamıştı.Bütün gece gözüne uyku girmese bile ilk defa kendini böylesine rahat hissetmişti. Bedenine bir huzur yüklenmiş ve o huzurun verdiği enerji ile Küçük Kraliçe'ye kahvaltı hazırlamaya inmişti.Geçenlerde Dünya'lıların icat ettiği televizyon denen cihazdan duyduğu bir şarkıyı çok beğenmişti ve onu telefonundan açtı.Elektra'da da çokça şarkı dinlerdi. Sesi güzel olan Elektra'lılar açık hava da toplanır ve herkese bir şölen yaşatırlardı. Uzay'ın ise en büyük eğlencesiydi bu. Şarkılara eşlik edip huzuru doldururdu içinde. Tıpkı şimdi bir yandan kahvaltı hazırlarken diğer yandan da yüksek bir sesle şarkıyı söylemeye başlaması gibi.

"Dur, biraz konuş bişey de,
Birini bu kadar sevmek yasaklanmalı.

Sen bi dur, bi sus bi duy bi dinle!
Birini bu kadar seven biri kaldı mı?
Ben varım, kaçmam hiç, aşkın harbinden.

Dünya kötü bi yer olabilir dayanırım.
Aşktan konuşalım üzerime alınırım.
Sen son nefesim ol yine sana sığınırım.

Bir kez bana bi bak o bakışa inanırım.
Sensiz ben bi hiçim ve siyaha sarılırım.
Yalnız senin için yaşıyormuş sayılırım.

Bu ev senin, biz elden sayılmayalım.

Güneş gözünü aşağıdan duyduğu ses ile yavaşca açtı. Sesi dinlemeye başladı.Bu abisinin sesiydi.Hemen yataktan kalktı.Pembe peluş terliklerini giydi ve o uzun merdivenlerden sessiz bir şekilde inmeye başladı.Mutfaktan gelen o sese doğru gitmeye başladı.Abisi yemek hazırladığı yerde şarkı söylüyordu.Bu şarkı Güneş 'e çok tanıdık geliyordu .Daha önce dinlemiş olmalıydı.Hatta abisi söyledikçe şarkının ezberinde olduğunu farketti.Mutfağın kapısının kenarından abisini gizlice izlemeye başladı .

Çok güzel bir şekilde kahvaltı hazırlıyordu.Eline aldığı salatakları ve domatesleri ince ince simetrik bir şekilde dilimliyordu Bunu nereden de öğrenmişti.Siyah dalgalı saçları arada gözünün önüne geliyor ve nefesiyle üfleyerek çekmeye çalışıyordu.Sesi ise o kadar huzur vericiydi ki içini ısıtıyordu. Onu hayranlıkla izlemekten alıkoyamıyordu kendini.O çok mükemmel bir abiydi.Üstelik çok da yakışıklıydı.İlk defa abisine karşı kalbinin yerinden uçtuğunu görüyordu.Her kardeş abisine karşı acaba böyle bir şey hissediyor olabilir miydi?Uzay eline aldığı kaşıkla hazırladığı salatayı karıştırmaya başlayacakken Güneş hemen kaşığı elinden aldı ve bir mikrafon niyetine ağzına tuttu ve Uzay'ın kapkara gözlerine bakarak şarkıya eşlik etmeye başladı.

"Bir kez bana bi bak o bakışa inanırım.
Sensiz ben bi hiçim ve siyaha sarılırım.
Yalnız senin için yaşıyormuş sayılırım."

Uzay ,Güneş'in elindeki kaşığı alıp şarkı söylemesiyle şaşkınlıktan donakalmıştı.Daha ne olduğunu anlayamadan onun yeşil gözlerini kendi gözlerinde kitleğini farkedince kalbinin neredeyse duracağını hissetti.Gözü o güzel yüzü görünce alev almıştı bile .Kendisini gülümsemeden alıkoyamadı.Bir cesaret edip Güneş'in ellerini tuttu ve şarkının son kısmını beraber söylediler.

"Bu ev senin, biz elden sayılmayalım."

diyerekten dizlerini çöktü ve Güneş'in ellerini bırakmadı.Kalbinin götürdüğu yere kadar cesaretini bozmadı ve onun pamuk gibi bulduğu ellerini dudağına götürerek öptü.

"Kraliçem bu şarkıda bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim."

Güneş buna gülerek karşılık verdi .

"Berhudar ol abicim."

Uzay ayağa kalktı. Artık nefesini kontröl edemiyordu. Vücudundaki ateş başına vurmuştu.Her yerinin alev aldığını hissediyordu.Kendini buzların içine atsa da sönmeyecek bir alev.Güneş abisinin bu durumunu farketti.Ellerini abisinin alnına koydu.

"Abi ateşin mi var senin yanıyorsun."

Sesi titredi Uzay'ın .Keşke dışa vurmasaydı bu durum .İlk defa böyle oluyordu.İçindeki bu duygu ilk defa böyle coşmuştu.Güneş'in ellerini alnından çekti.

"Kül olacağım yakında haberin yok."

Güneş,Uzay'ın ne demek istediğini anlamamıştı.Vücudu gerçekten çok sıcaktı hatta başından boncuk boncuk terlerin aktığını gördü.Eline bir kağıt havlu aldı ve abisine yaklaşarak terini silmeye başladı.

"Abi söylesene nasıl geçer bu ateşin.İlaç var mı evde vereyim sana iç. "

Uzay artık bir anlığına kendinin öleceğini düşündü.Güneş'in dibine girip terlerini silmesiyle iyice vücudu kendisinden bağımsız olmuştu.Bedeni titriyor ,kendini kontrol edemiyordu.Bu ateş hiç dinmeyecekti.Güneş her Uzay'a yaklaştığında onu yakıyordu.Tıpkı ismi gibiydi Güneş.Işık saçıyor,parlıyor,sıcaklık veriyor hatta yakıp kavuruyordu.Uzay ise artık bu sıcaklığa dayanmaz noktaya gelmişti.Güneş'in elindeki peçeteyi aldı ve çöpe attı.Onun yeşil gözlerine odaklandı .

"Senin ışığın sönmediği sürece benim de ateşim geçmeyecek."

Güneş'in ellerini tekrardan tuttu.

"Senin ışığın hiçbir zaman sönmesin ben bu ateşe dayanırım."

ELEKTRA:GALAKSİNİN KURTULUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin