Ter döktüğü ameliyatlardan biri olan Doktor Serhat, az önce ameliyat ettiği genç kızın odasına giderek Hemşire Hanıma durumu hakkında bilgi vermeye başlamıştı bile.
"Amaliyat başarıyla geçti. Bu genç kızımız çok güçlü davrandı. Fakat beyninin sol tarafı ağır darbe almış maalesef ki bu da hafıza kaybına yol açacak. Hatta üzülerek söylüyorum ki bir çocuğun sahip olacağı beyine bile sahip olabilir. Ailesinden haber var mı?"
Acıyan gözlerle yatakta olan Güneş'e bakan genç hemşire daha önce hiç böyle bir vaka ile karşılaşmamıştı. Ailesinden bir haber almaya çalışmış fakat ne gelen ne giden olmuştu.
"Maalesef hocam kaza anında yanında sadece bu genç varmış. Güneş Güneş diye sayıklıyordu. Sanırım bir tanıdığı olması gerek."
Gözlerini hastanın yanında yatan delikanlıya çevirdi doktor. Kızarmış göz altlarını ve baygın haldeyken bile korkuyla kaşlarının almış ifadeyi inceledi. Belli ki çok sevdiği biriydi. Yavaşca odanın kapısına doğru ilerlerken hemşire ile de konuşmasını bırakmadı.
"Anlaşıldı delikanlı kendine gelince öğreniriz. Ufak çaplı bir travma geçirmiş. Sakinleştiriciler yakında ayağa kaldırır onu.Durumlarından haber etmeni istiyorum "
"Anlaşıldı hocam." dedi hemşire.
Uzay yavaş yavaş gözlerini açmaya çalışırken kulaklarına ilişen bazı sesler ile kafasını oynatmaya çalıştı. Başına giren ağrıyla bunu yapmaktan vazgeçti. Kafasını yerinden kaldıracak hali yoktu. Sanki üzerine taş koymuşlardı. Yavaşça oynatmayı tekrar denedi. Göz kapaklarının üstündeki ağırlık kalktığında ise gözlerinin tamamen açıldığını fark etti. Etrafı incelemeye başladığında ise yan taraftaki yatakta kafası sargılı şekilde yatan Güneş'i gördü. Bilinci aniden yerine gelmiş ve hemen bir güçle yataktan kalkmaya çalışmıştı.
"Güneş ses ver iyi misin?" diye bağırdığında ise hemşire hemen Uzay'ın yanına koştu.
"Sakin olun lütfen kolunuzda serum var.Böyle kalkamazsınız. Merak etmeyin ağır bir ameliyat geçirdi ama kendisi iyi. Narkozun etkisinde en kısa zamanda gözlerini açacaktır."
Uzay derin bir nefes aldı. Eğer o ölseydi ne yapardı hiç bilmiyordu.Ne Elektra kalırdı ortada ne de Kraliçe. Onun yara bere içinde bu halde yatması içini sızlatmıştı. İçinden Güneş'i koruyamamanın pişmanlığını yaşamaya başladı. Oysaki Kraliçe onu hep koruması gerektiğini söylemişti ve Uzay bunu başaramamıştı.
Hemşire Uzay' a seslendi.
"Siz yakınısınız galiba."
Uzay ne diyeceğini bilemedi.Bunun kötü bir şey olduğunu bilse de mecburen bir yalan uydurmak zorundaydı. Eğer bunu yapmazsa ortalık daha da karışacaktı. Mars ona zorda kaldığı zaman yalan söylebileceği hakkında konuşmuştu. Bu tam da o anlardan biriydi.
"Evet hemşire hanım o benim kardeşim."
"Anne babanız nerede haber verelim."
Yalan dahi söylemeyi bilmezken ikinci yalanıda söylemişti hemşireye Uzay.
"Maalesef onlara ulaşsanız bile gelemezler. Yurtdışınlar merak etmesinler. Ben daha sonra uygun bir dille anlatırım."
"Tamam o halde siz biraz istiharette bulunun. Polis kardeşinize çarpan hakkında sizinle konuşmaya gelecek. Umarım en kısa zamanda bu genç kızı bu hale getiren kişi bulunur. Daha bu genç yaşta hafızasını kaybetmesi onu çok yoracak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEKTRA:GALAKSİNİN KURTULUŞU
Mystery / ThrillerKraliçe Sahra pişmanlıklarından dolayı yataklara esir olduğu zaman artık Elektra için saatin durmasını ve Elektra'nın yok olmasını engelleyecek bir temsilci gerekti.Bu ise sadece Kraliçe'nin varlığından dahi habersiz dünyadaki kızı Güneşti. Güneş'i...