Güneş ışıkları açık camdan içeri vuruyordu. Saatler geçmiş, saat öğle suları olmuştu. Veysel gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Gözlerini tam olarak açabildiğinde önce anlamazca etrafına bakmıştı. Daha sonra aklına bir bir düşmeye başlamıştı yaşadığı her şey. Hızla yataktan kalktı. Kapı açıldığında bakışları o tarafa dönmüştü.
Abisiydi bu. Endişeli bakışlarla ona bakan, usulca sarılan bu adam abisiydi. Kendini abisinin şevkatli kollarına bırakırken fark etmişti. Hastane odasında değildi.
"Abi!" dedi Veysel abisine daha sıkı sarılıp boynundan öperken. "Abi seni çok seviyorum" dedi sesi titreyerek. Seni de kaybedemem" dedi sözlerini devam ettirirken. Ama abisi hiçbir tepki vermiyordu.Konuşmuyor, sadece öylece duruyordu.
"Abi bir şey söyle.." dedi Veysel çaresizce.
"Kardeşim, kabus gördün" de , "Geçti gitti, ben buradayım" de ." dedi Veysel yeniden .
"Abi neden susuyorsun, susmasana.." dedi Veysel. Gözlerinden yaşlar akarken abisine yalvarıyordu konuşması için...
...................................
Kulaklarına dolan sesle irkildi Veysel. Bir kez daha gerçeğin soğuk elini ensesinde hissettiğinde irkilerek uyandı. Ve bu defa aslında rüya olmasını istediği andaydı. Bu sefer hastane odasındaydı.
Aklına gelen soru ile her yanı buz kesmişti sanki . Kocaman bir el yüreğine oturmuş, buz gibi elleriyle kalbini parçalarcasına sıkıyordu, Nefesi kesilmiş, boğazında takılı kalmıştı.
Kapı açıldığında Veysel saniyesinde o tarafa dönmüştü. Alper yanına sakin adımlarla gelirken Veysel ona aklındaki soruyu sormak istese de ağzında takılı kalmıştı o cümle. Ağzı açılıp kapanmış ama "Abim öldü mü ?" diye soramamıştı. Alacağı cevaptan çok o ihtimalden korkuyordu . Abisi olmadan nasıl yaşayacaktı?
"Abinin durumu şu an için iyi." dedi Alper. Ama Veysel buna zerre kadar inanmamıştı . "Yalan söyleme" dedi Veysel keskin bir ses tonuyla
"Abime gözlerimin önünde elektroşok yaptın, benim abim nasıl iyi olabilir? Abim nerde ? doğru söyle." dedi. Sesindeki korku o kadar netti ki Alper bile fark etmişti bunu."Bak Veysel, sana karşı dürüst olmak istiyorum açıkcası ama durumun ortada. Abin için çok daha güçlü olmak zorundasın. Abinin sana bu süreçte çok ihtiyacı olacak."
"Hangi süreçte?" dedi Veysel telaşla. "Ne süreci bu ? " "Abimin nesi var ?"
"Alınan testler temiz, şu an abinin hastalığının ne olduğunu bulamıyoruz.O yüzden abini uyandıramıyoruz Veysel." dedi Alper birden. ne olacağını düşünmeden yapmıştı bunu, yoksa işin içinden çıkamayacağının bilincindeydi.
"Abimi görmek istiyorum" dedi Veysel iki gözü iki çeşme ağlarken.
"Sadece 2 dakika" dedi Alper uyaran bir sesle.
Veysel yeniden hazırlanmış, abisinin yanına girmisti. Öyle masum görünüyordu ki abisi uyurken, Veysel yavaşca abisinin yüzüne değdirdi elini, eline çarpan soğukluk fazla olmasa da Veysel'i endişelendirmişti. Üzerine örtülmüş ince örtüyü düzelttikten sonra yavaşca abisinin elini kendi elinin içine aldı.
"Abi, abim benim. Söz veriyorum abi, sana söz veriyorum. Hiç çıkmayacağım sözünden, yeter ki sen iyileş,hep senin istediğin gibi bir kardeş olacağım."
Abisinin elini uzun uzun öptü Veysel. Abisinin onu duymasını ne çok isterdi şu an. Ama abisi bitkin bir şekildeydi.
Alper yanına gelip sürenin bittiğini söylediğinde Veysel bir kez daha uzun uzun öptü abisinin elini. Daha sonra odadan yavaşca çıktı. Ama yine de abisini o odada öylece yalnız bırakmak sinmiyordu içine.