Ambulansın sirenleri kulakları tırmalarcasına yankılanıyordu. Kenan kardeşinden ayıramıyordu bakışlarını, iki eliyle sıkıca tuttu kardeşinin elini.
"Az kaldı paşam , geldik hastaneye bak. Abin iyi edecek seni." dedi Kenan. Kardeşinin onu duyduğunu biliyordu. Hissediyordu.
Paramediklerden biri de ilk izlenimlerine dayanarak bir tahmin yürütmüştü aslında.
"Beyin kanaması olabilir hocam" demişti. Ama Kenan ihtimal vermemişti buna. Neden böyle bir şey olacaktı ki kardeşine, ağır bir ilaç da kullanmamıştı.
"Tansiyonu çok yüksek" demişti paramedik görevlisi. Kenan ise tüm bildiklerini unutmuştu sanki, korkusu unutturuyordu herşeyi ona.
Kardeşi sedyeyle ambulanstan indirilirken Elif, Cemile ve Alper'i kapının önünde beklerken gördüğünde gülümsedi. Aslında hastaneye geldiklerini sadece Alper'e haber vermişti.
"Müşaade odasına hemen" dedi Alper kontrolu eline alıp.
Kardeşi hasta bakıcılar tarafından yatağa alınırken kalbinin sıkıştığını hissetti Kenan. Bir yanı kopup gitmek istiyordu kardeşinin yanına. Ama yine de o öylece çakılı kalıyordu yerinde.
"Tansiyonu çok yüksek" dedi Elif. "Her ihtimale karşı MR ı hazırlatalım. Beyin kanaması riskini göz ardı etmeyelim" dedi sakince. Alper bir şey demeden sadece bakışlarıyla onaylamıştı onu. Cemile ise kenarda gözleri yaşlı bir şekilde olanları izliyordu. Aslında kimse onu içeri almazdı, ama o biraz da ablasının torpiliyle içeri girebilmişti.
"200'lük labetalol takıyorum" dedi Alper hızla serumu takarken. "Tansiyonu bu kadar yüksekken MR a sokmak onu öldürmek demek". Elif de onaylarcasına bakmıştı Alper'e. Alper serumu takmayı bitirdiğinde ikisi de ancak fark edebilmişti Kenan'ı. Ne olduğuna anlam veremiyordu. Alper kardeşi söz konusuyken Kenan'ın kendini nasıl kaybettiğini bildiğinden garipsemiyordu bu durmu. Annesinin ve Babasının kaybından önce bile Veysel'in yeri hep çok ayrıydı Kenan için.
" Hadi kardeşim" dedi Alper sonunda. "Dışarıda bekleyelim biz, Veysel de dinlensin biraz " dedi Kenan'ı ikna edebilecekmiş gibi.
"İyiydi, Sabah konustum iyiydi." dedi Kenan durağan bir sesle.
"Tamam bak, biraz tansiyonu yükselmiş sadece, başka bir şey yok. Hadi gel dışarıda bekleyelim." dedi Alper onu dışarıya çıkarmaya çalışırken.
"Tansiyonu yükselen kişilerin, başka bir şeye sebebiyet olmadıysa kalbi durmuyor " dedi Kenan nihayet mantığını devreye sokabilmeyi başarırken.
"MR'a sokacağız. Ama önce, tansiyonunu normal değerlere çekmemiz gerekiyor sen de biliyorsun." dedi Alper.
"Zaten bu ilaç çok güçlü bir ilaç, 5 dakika bile sürmez." dedi yeniden. Elif sürekli olarak monitörden değerlerini takip ediyordu.
"MR hazırlandı mı sor bakalım" dedi sesi rahatlarken. "Tansiyonu düşmeye başladı."
Belki de beklediği buydu Kenan'ın. Ufacık da olsa inanabilmek istemişti kardeşinin iyi olacağına. Kardeşinin yanında almıştı soluğu hemen.
Yana savrulmuş olan elini tuttu sıkıca. öylece izledi kardeşini bir süre.. Sonra yavaşca eğilip öptü kardeşini alnından. "Hadi aslanım, hadi dayan paşam. Hadi bırakma beni" dedi kardeşinin kulağına eğilerek. Kardeşinin kendisini hissettiğine inanmak istiyordu.
——————————————————
"Şansımıza çok ufak bir kanama var." dedi Elif pür dikkat ekrana bakarken. "Ameliyathaneyi hazırlasınlar" dedi sakince. Alper dışarı çıkarken Hemen kapının yanında olan Kenan hemen hareketlenmişti.