Öncelikle Bölüme Başlamadan Söylemek istediğim şeyler var. Müziği dinleyerek okursanız , ve Satır aralarında yorum yaparsanız çok mutlu olurum.. O Zaman buyrun geçelim bölümümüze ...
19.Bölüm :
Güneş henüz doğarken tüm şehir, yavaş yavaş güneşi kucaklarken Veysel bir kez daha yanındaki kadına döndü. Huzurla uykuya dalmış, o güzel yüze, o masum yüze baktı uzun süre. Derin bir nefes verdi.
"Neden girdin ki hayatıma?" dedi iç çekerek.
"Neden hatırlattın bana yeniden .." "bir kalbim olduğunu.." dedi. Tekrar önüne döndü. Kendinden utanıyordu aslında , "Abin canıyla cebelleşirken düşündüğün şeye bak aptal" dedi kendi kendine. Yüreğini sıkıştıran şeyler daha da çoğalıyordu artık. Herkesten her şeyden kaçmak istiyordu. Belki o zaman bu kadar acı çekmezdi."İSTANBUL" yazılı kocaman tabelayı gördüğünde az bir süre sonra hastanede olacaklarını bildiği için derin bir nefes aldı. Abisini çok özlemişti. Sımsıkı sarılmak istiyordu abisine. Başını abisinin omzuna gömüp saatlerce durmadan ağlamak isiyordu. Ama yapamazdı, abisini üzemezdi. Üzüldüğünü belli edemezdi. Kalbindeki o ağrıyı, kalbindeki o ağırlığı kimsenin görmesine izin veremezdi.
"Günaydın" dedi Cemile henüz uyanmıştı.
"Günaydın." dedi Veysel , soğuk bir sesle söylemek istese de yapamamıştı.
"İstanbul'a geldik mi ?!" dedi Cemile neşeyle. Hayran hayran şehri izlerken Veysel de arkasından gülümsüyordu.
"Hep televizyonda görürdüm, çok merak ederdim." dedi Cemile.
"Ama sonra anladım ki çok da önemli değilmiş." dedi sesi solarken.
"Neden öyle dedin ki şimdi?" dedi Veysel.
"Yani.." insan yaşadıklarıyla büyür" derdi babaannem. O zaman anlamazdım. Ama sonra büyüdüm. Ama içimde bir şeyleri öldürmem gerekti. Ben de mutluluğu öldürmeyi seçtim."
"En öldürmemen gereken şeyi mi yani?" dedi Veysel.
"Elimde olan bir şey değildi." dedi Cemile sesi titrerken . Elif uyansa da sırf kardeşiyle ne konuştuklarını dinleyebilmek için hâla uyuyormuş gibi yapıyordu.
"Bazen, insan aynadaki yansımasından bile nefret edebiliyormuş mesela, onu öğrendim." dedi Cemile.
"Sen? ne güzel kızsın işte, nesinden nefret ediyormuşsun ki?"
"Bakış açısı." dedi Cemile.
"İnsan sevilmediğinde nasıl güzel hissedebilir ki?" diyememişti.
İkisinin de sessizleştiğini duyan Elif yavaşca gözlerini kıpraştırdı.
"Günaydın gençler, erkencisiniz.." dedi neşeli görünmeye çalışarak.
Veysel arabayı durdurduğunda ikisi de etrafa bakındılar.
"Hastaneye gitmeyecek miydik?" dedi Elif soru sorarcasına.
"Saat daha çok erken . Hem ben Alperle konuştum . İyiymiş abim. Önce bir kahvaltı edelim isterseniz. "
"Gerçekten, hiç gerek yok."
"Var, lütfen ısrar ediyorum." dedi Veysel. Hiçbir şekilde onları mahçup etmek istemiyordu. Onlar ona yaşamayı bahşetmişti. Abisini iyi etmeyi bahşetmişti. Onları burada en iyi şekilde ağırlamak zorundaydı.