Bölüm 5

10 2 9
                                    

  Umarım yeni bölümü seversiniz. Lütfen yorum yapmayı unutmayın.

  Keyifli okumalaarr.

.

.

.

  Sabahın erken saatlerinde kimseye görünmeden evden çıkan Jade koşarak ahıra gitti. Atlardan birinin üstüne eyeri yerleştirdikten sonra ahırdan çıktı. Jade, at binmeyi severdi ama yengesi bunun bir kız için tehlikeli olduğunu ve kendi kızlarına da kötü örnek oluşturduğunu ileri sürerek Jade' in at binmesini yasaklamıştı. Jade uzun bir aradan sonra at binmeyi özlediğini o zaman fark etmişti. Aleka'ya varmak neredeyse iki saatini almıştı. At arabasıyla gidecek olsaydı muhtemelen üç- dört saati bulurdu. Şehrin içine girmeden önce atını ormanda güvenli olduğunu düşündüğü bir bölgede ağaca bağladı. ''Geri döneceğim tamam mı?'' dedi atın yanağını okşarken. Giydiği pelerinin şapkasını başına çekti ve yola yayan devam etti. Şehrin içine girdikçe kalabalıklaşıyordu. Jade nereye gideceğini bilmiyordu. Kaybolmuş gibi hissetti ama bu şehir onun anılarıydı. Eski bir dostla yeniden görüşmek gibiydi onun için. Anıları yad etmek... Çocukluğu geldikçe aklına bir sevinç kapladı kalbini. Hatırlıyordu bu çarşıda babasının peşinden koşuşturduğunu. Ne de olsa kırmızı bir pabuç için az ağlamamıştı çarşının ortasında.

  ''Baba bak! Kırmızı pabuç alalım.''

  Babası ne kadar çok istese de kızının elinden yavaşça çekti ve ''Sonra kızım.'' dedi. Ama küçük kızı o kadar çok istiyordu ki o pabuçları ''Baba, ne olur.'' diye yalvarmaya başlamıştı. ''Olmaz kızım. Şimdi o kadar paramız yok, ben sana sonra alacağım.'' Babası ne kadar mahcuptu. Kızına bir çift yeni pabuç alamamak ne kadar da zoruna gidiyordu. Kız ağlamaya başladı. Bütün çarşı onlara bakıyordu. Adam eğildi ve ''Jade şımarıklık yapmanın sırası değil. İşimizi halledip eve gideceğiz. Ayağında bir pabuç var zaten, o varken yenilerini ne yapacaksın? Böyle ağlamaya devam edersen eve gidince annenin sana yaptığı sürprizi göremezsin.'' Sürpriz kelimesini duyduğuna ağlamayı bıraktı. ''Sürpriz mi?''

  ''Evet, sürpriz. Şimdi uslu bir kız olursan sürprizi görebilirsin.''

  O gün annesi ona ve kardeşine bez bebek yapmıştı. Jade de sözünü tutup uslu bir kız olduğu için o bez bebeği elde edebilmişti. Lakin uzun sürmemişti onu kaybetmesi. Tıpkı ailesini kaybettiği gibi.

  Sokaklarda gezinmeye başladı. Elvis denen adamın nerede olduğunu ve hatta kim olduğunu bile bilmiyorken bulması ihtimal dahilinde miydi? Etraftaki insanlara sormaktan başka çaresi yoktu. Yoksa eli boş dönecekti. Sabahın erken saatleri olması nedeniyle çarşı çok kalabalık değildi. Sorabileceği belli miktarda insan vardı. Esnafa sormak daha makul diye düşündü ve dükkanının önünde duran yaşlı adamın yanına doğru gitti.

  ''Affedersiniz, burada Elvis adında biri yaşarmış, nerede bulabilirim kendisini?''

  Adam yanına gelen siyah pelerinli kızı süzdü baştan aşağı. Yüzü tanıdık değildi onun için. Ama Jade bilerek gösterişli ve tertemiz kıyafetler giymemişti. Buradaki insanlara karışabilmek için eski kahverengi tonlarında bir elbise giymişti.

  ''Ben tanımam öyle birini.'' adam diğer tarafa doğru çevirdi kafasını. Jade umudunu kesmeyip başka bir esnafa daha sordu. Sonra başka birine daha, başka birine daha...

  ''Elvis diye biri yaşarmış burada nerede bulabilirim kendisini?'' Bu seferki sorduğu genç delikanlı kaşlarını çattı duyduğu soruyla. Diğerlerinin dediğinden farklı bir cevap döküldü dudaklarından ''Neden ararsın sen Elvis'i?'' Jade' in yiten umutları geri gelmişti. ''Sen onu tanıyor musun?''

KARANLIKTA GEZER ŞEYTANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin