Bölüm 2

31 2 13
                                    

Hikayeme destek olursanız çok sevinirim.

Keyifli okumalar...

.

.

.

.

  Jade her zamanki yaptığını yapmış güneşli bir günde çantasına birkaç yiyecek ve meyve doldurup eline de bir kalem ve defter alıp kendini dışarıya vurmuştu. Pelvion' un sahile kıyısı olan güzel yerleri vardı. Jade çoğu kişinin bilmediği veya da gelmediği kırlara gider ve gününün büyük çoğunluğunu orada geçirirdi. Yengesinden, dayısından, kuzenlerinden, bütün o kendini beğenmiş burnu havada burjuvalardan uzaklaşırdı -Bir süre de olsa-. Saatlerce çimenlerde uzanıp çizim yaptı. Arada bir yanına aldığı meyvelerden yedi. Sonra da ayaklarını suya sokmak için kumsala doğru ilerledi. Yazın Jade' in evden kaçması daha kolaydı. Yazları yengesinin yapacak çok işi oluyordu. Çay davetleri, gezi planları falan derken Jade arada kaynıyordu. Jade'in de canına minnetti zaten. Ayakkabılarını çıkartıp kumların üzerine koydu ve elbisesinin eteklerini yukarı çekerek soğuk suya ilk adımını attı. Jade hayatı boyunca buraya hep yalnız gelmişti. Larissa geçen hafta, sabah sabah onun evden böyle kaçtığını görünce eşlik etmek istemişti ama Jade onu buraya değil bir parka götürmüştü. Yakın arkadaşı Sofia ile de hiçbir zaman buraya gelmemişti. Jade burayı kendine saklıyordu. Belki o yokken buraya gelen başkaları vardı ama o hiç kimseyi görmemişti. Burası ona aitmiş gibi hissediyordu. Sanki dünya üzerinde kimse burayı bilmiyor ve Jade' e ait olan bu dünya onun insanlardan kaçtığı bir sığınaktı.

  Suyun soğukluğu bu sıcak günde içinin ürpermesine sebep olsa da buna aldırmayıp ilerledi. Deniz ilkbaharın sıcaklığıyla sakinleşmişti ama hala hareketsiz sayılamazdı. Jade yürümeyi sürdürdü sanki kendine meydan okuyordu. Ne ayağına batan taşlara aldırdı ne de suyun keskin soğukluğuna. Güneş tepede olsa bile henüz bu koca denizi ısıtmaya yetmemişti. Arada bir durup derin bir nefes alıp ağır ağır ilerliyordu. Durduğu sırada denizin küçük dalgalarını hissediyor eteklerini ıslatmasına izin veriyordu. Artık su dizlerini geçmişti bu yüzden daha ilerlemedi. Sadece karşıdaki uçsuz bucaksız manzaraya baktı. Denizle gökyüzünün birleştiği manzaraya. Bir anlığına dünyanın sonundaymış gibi hissetti. Hayat burada bitiyormuş gibi. Bunca zaman bir oyunun içindeymiş de şimdi sonuna ulaşabilmiş gibi. Arkasında yaşadığı hayat, önündeyse bir son. Sanki bir adım atsa bitecek her şey. Teslim etse kendini denizin serin sularına, sıkıldığı bu dünyadan kurtulacakmış gibi hissediyordu. Ama yapmadı. Geriye doğru bir adım attı. Bir, iki, üç... Deniz seviyesi alçaldıkça hayata dönüyormuş gibi hissetti. 'Ne hayat ama!' Sudan çıkıp kumlara attı kendini. O birkaç dakika da neler geçmişti aklından öyle. Ruhu bilinmezliğe teslim olmak istermiş gibiydi. Birden içini korku kapladı. Beyni bedeninin, ruhunun kontrolünü ele almasaydı belki de o adımı atacaktı. ''Ama yapmadım.'' dedi sessizce. Evet yorulmuştu, bunu şu an daha da fazla hissediyordu ama dinlenmek istemiyordu. 'Bana yakışmaz.' diye geçirdi içinden.

  Doğrulup az önce çıktığı denize baktı son kez ve kalkıp ayakkabılarını ayağına geçirdikten sonra çantasını da alıp yürümeye başladı. Elbisesinin etek kısmı ıslanmıştı bu yüzden serin esen rüzgar bacaklarının üşümesine neden olmuştu. Yolda yürürken ayağıyla bir çakıl taşını yuvarladı. Sıkılmıştı. Her günü aynı seyirde geçirmekten sıkılmıştı. Buraya gelmeyi seviyordu ama hayatına anlam katacak bir şeyler arıyordu. Ruhu beslenmek istiyordu. Belki de bu yüzden bu açlığa dayanamayıp orada bitirmek istemişti...

  Kendine gelmek için kafasını salladı ve bu düşünceleri kafasından kovdu. Böyle düşünmek bile onu ürkütüyordu çünkü bu o değildi. O, pes edebilecek bir kız değildi. Bu hayatta ne yapmak istediğini düşündü yol boyunca. Bu yüzdendir ki yolu oldukça uzatmıştı. Çünkü bu sorunun cevabını bulmak zordu. Evlenmek mi istiyordu? Hayır. İşte kendine gelecekle ilgili sorabilecek başka bir soru bile soramıyordu ki. Bu ülkede bir kadın olarak fazla bir seçeneği yoktu ve o bunları düşündükçe sinirleniyor adeta karşısına çıkan bütün erkekleri yumruklamak istiyordu. Dünyanın kontrolünün onların elinde olmasını, bu sıkı kuralların(!) sadece kadınlar için geçerli olmasını ve kadınlara dayatılmasını hiç adil bulmuyordu. Ama kime şikayet edecekti? Bütün hakimler erkekti. Jade' in arzuladığı tek bir şey vardı. Kimsenin himayesi altında olmadan özgürce yaşamak. Annesi hayatta olsaydı onu takdir ederdi.

KARANLIKTA GEZER ŞEYTANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin