"Neden bunu yapıyorsun?
Bu yaptığın hiç hoş değil.
Uyansana artık İzuku...
Kaç gün daha sürecek?
Kaç güne daha sensiz başlayacağım?
Neden bıraktın ki bu kadar kolay...
Konuşsana!
Kachhan desene bana!
Kimse bana Kachhan demiyor İzuku...
Çok yalnız hissediyorum kendimi,
Özür bile dileyemeden gittin...
Ben gerçekten çok özür dilerim İzuku...."
Yine bıkmadan elini tutuyordum, yine yanından ayrılmamıştım ve Kaminari gibi onunla konuşmaya başlamıştım, o gün bir şey söylemişti....
"Komadaki insanlar konuşulanları duyar."
Beni duyuyor musun İzuku?
Lütfen beni duy ve çabucak uyan İzuku... Katlanamıyorum.
İnko-san'da birkaç gündür benimleydi başta pek konuşmazdık ama sonrasında sürekli beni yemek yemem için zorlamaya ve yurda gitmem için darlamaya başlamıştı ama o da kendisine bakmıyordu. Durum böyleyken bunu benden isteyemezdi.
Genelde büyüklerimin çok dediklerini umursamasam bile İnko-san'ın ağzından çıkan her kelime canımı çok yakıyordu. İyi de konuşsa kötü de konuşsa bana sanki işkence geliyordu.
Zaten hep biliyordum... İzuku annesinin kopyasıydı ama bunu sanki yeni fark ediyormuş gibi gözlemlemek bana ayrı batıyordu.
Gözlerim doldu. Yine ve yine, son zamanlarda nefret etmeme rağmen ağlamak bana resmen hobi olmuştu.
Güçsüz hissettiğimde ağlıyordum,
Kabus görünce ağlıyordum,
Deku'nun solgun yüzünü gördükçe ağlıyordum,
İnko-san'a baktıkça ağlıyordum.
Ben bu sıralar haddinden fazla ağlıyordum.
Yine de kendimi ne durdurabiliyor ne de buna bir çözüm bulamıyordum. Deku'nun gözlerini açmadığı her saniye bana büyük bir ıstırap gibi geliyor, suçluluk duygusu yüzünden daha da fazla dibe batıyordum.
Bazen uyanmasını bile geçtim...
Ben en çok ölmemesi için tanrıya dua ediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış'ın arka yüzü.... (Dekubaku)
Novela Juvenilİlk Dekubaku kitabım olan Kırılmış'ın yarım kalan bazı yerlerini tamamlamak istedim. Özellikle yaptığım şaşırtmalı sonda sanırım okuyucularım kendini yarım hissetti bu yüzden bende onlar için bu kitabı yazacağım.. Bu kitap komaya giren Deku'yu bekle...