9. Bölüm

48 16 2
                                    


Hera'dan

O salonda koltukta uyurken ben sessizce ağlıyordum. Yalan söylemiştim, hatırlıyordum. Arın'ı da, Bay R'yi de. Belki yalan söylediğimi öğrenince benden nefret ederdi.

Ölünce arkamdan ağlamasın diye yapıyorum.

Ağlamam biraz olsun dinince, yatağına, kokusunda uyumaya çalıştım. Karanfil ve tarçın karışımı kokuyordu Arın'ın yastığı.

Düşündüm. Pes ettim. Nefret ettim. Pişman oldum. Korktum. Öldüm. Yaşarken öldüm, gülerken ağladım. 19 yıllık hayatımda bunları çok kez tattım. Ama asla sevmedim, sevilmedim. Arın'a kadar. Seversem bağlanırdım, bağlanırsam öldüğümde arkamdan çok gözyaşı bırakırdım. Hak etmiyordum, kimsenin benim için akan gözyaşını hak etmiyordum.

Öleceğimi biliyorum. Ne kadar yüreğime umut aşılamaya çalışsalarda biliyorum. Ölecektim. 7 ay boyunca bir çok şeyi, kişiyi unuttum.

Acıdılar bana.

Düşüncelerimden kurtulup uyumaya çalıştım. Yeter artık bu kadar düşündüğüm zaten 5 yıldır düşünüyordum. Ne olacaksa olsun artık. Madem beni çok seviyordu, hasta halimle de severdi değil mi? Her şeyi anlatacaktım artık son günlerim onunla, beni seven tek kişiyle geçsin istiyorum.

Yarın sabah bu düşüncelerimi ona da anlatacaktım. Karar ona bağlıydı.

Sabah kapının sesiyle uyandım. Arın kahvaltıya çağırıyordu.

"Geliyorum."diye seslendim yataktan çıkarken. Üstüme bir şey yoktu, dün giydiklerim hastane elbisesiydi. Arın'dan istesem iyi olacaktı. Hastane elbisesini giyip odadan çıktım, yanına gittim.

" Üstüme giyecek bir şeyler verir misin Arın? "diye sordum. O bana hayranlıkla bakarken.

" Getiriyim hemen. "dedi.

Geri döndüğünde elinde bana büyük bir eşofman bir de atlet vermişti bana.

" Teşekkür ederim. Hemen giyinip geleyim."dedim.

Odaya girip önce elimi yüzümü yıkadım, sonra üstüme Arın'ın verdiklerini giydim. Biraz boldu ama olsun.

Üstümü giyinip sofraya oturdum.

" Portakal suyu mu, çay mı?"diye sordu.

" Çay tabi ki de. "dedim kararlılıkla, bunu sorması bile hataydı.

O çayımı doldururken,ben hemen konuya girmek istiyordum.

" Arın sana bişey söylemem gerek."dedim tedirginlike çünkü ne tepki vereceğini bilmiyordum.

" Söyle tabi, sonra bende sana kendimi hatırlatayım. "dedi.

" Ben zaten seni hatırlatıyorum."dedim pat diye.

İnme inmiş gibi öylece bana bakıyordu.

" Nasıl yani, sen bana yalan mı söyledin? diye sordu.

"Bak Arın sadece beni dinle tamam mı, hiç sözümü kesme." dedim.

"Bu yaptığını nasıl açıklayacaksın çok merak ediyorum. Seni dinliyorum." dedi.

"Bak ben çok düşündüm, eğer sana yalan söylersem sen benden nefret edecek ve öldüğümde çok ağlamayacaltın ama dün çok üzüldün ben o an anladım." dedim, nefes alma ihtiyacı duyarak.

"Neyi?" diye sordu merakla.

"Beni gerçekten sevdiğini." dedim gülümserken.

"Zamanımı seninle geçirmek istiyorum, seni tanımak, beni sevdiğin kadar sevmek istiyorum seni."dedim.

" Yani?" dedi.

" Yani, artık kaçmak yok. Ne yaşanacaksa yaşansın."dedim kararlılıkla.

" Emin misin Hera? Ben artık seni kovalamaktan çok yoruldum." dedi umutla.

" Hayatım boyunca hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım. Yeni bi başlangıç yapalım. "dedim gülümseyerek.

Elimi tuttu ve" seninle her şeye varım. "dedi aynı şekilde gülümseyerek.

Bizi yepyeni bir başlangıç bekliyordu.

Hera (TEXTİNG) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin