12

2.8K 119 2
                                    

Ooo gün bitmeden ikinci bölüm mü?
Medya Ecevit'in yeni yoldaşı. Valla yaşlandı bu adam bir holter bir serum derken...
İyi okumalar💖

İsmet, Aysel'i ve Baran'ı alıp hastaneye geldiğinde Ecevit çoktan uyanmıştı. Saat daha sabahın yedisiydi ama hastane hareketlenmişti bile.

Aysel yolda hem kendini hem Baran'ı sakinleştirmiş genç çocuğun gözünün ucunda kalan yaşlara ayrı üzülmüştü.

Odaya geldiklerinde İsmet kapıyı sessizce açsa da içerden mırıl mırıl konuşma sesleri geldiğinden öksürerek içeri girmişti.

Kapıdan gelenleri gören Ecevit önce Yıldız'a bakmış sitemli bir bakış atmıştı. Milleti ayaklandırmanın anlamı neydi ki?
Aysel odaya adım atar atmaz lafa girdi.

"Ecevit çok geçmiş olsun nasılsın?"
"Hoş geldiniz Aysel. İyiyim şükür sizi sormalı."
"Bizim neyimizi soracaksın Allah aşkına. Elleri kırılsın yapanın... nasıl olur bu?"
"Olacağı varmış Aysel akacak kan damarda durmaz." Uzun uzun detay verecek hali yoktu. Ağzından çıkan tek yanlış kelime Yıldız'ı incitebilirdi Ecevit bunu göze alamayacağından kısa kesmeye çalışıyordu.
"Öyle öyle de..." daha sözü bitmeden kapı yeniden açıldı. İçeriye iki polis memuru ve bir hastane çalışanı girdi.
"Ecevit Koca?" dedi memur sorar gibi. Şimdiye kadar çoktan gelmelerini beklemişti aslında Ecevit.
"Buyurun memur bey."
"Geçmiş olsun ifadenize başvuracağız. Görgü tanığı kim?"
"Benim." diyen Yıldız'a "bir kadın bir erkek getirmiş hastaneye?" sorusuyla yanıt verdi memur.
Hastane personelinden bilgi alınmıştı demek ki.

"Ben getirdim memur bey."
"Kapıda bekleyin daha sonra sizinle de görüşülecek."
Ayaküstü herkesi odadan gönderen memur Ecevit'ten olan biteni dinlemiş sorular sormuş not almıştı. Mazisine kazınan eski olay yüzünden kurcaladıkça kurcalamış şehir dışına çıkmamasını ve tekrar ifadeye çağırılabileceğini söyleyerek dışarı çıkmıştı.
Yıldız ve İsmet'ten üstünkörü bilgi alıp detaylı ifade için gün içinde merkeze çağırmışlardı.
Polisler gidince herkes yeniden odaya girmiş Yıldız Aysel'den aldığı çantayla banyoya geçip üzerini değiştirmişti.
O sırada içerde sessizce tek kelime etmeden bekleyen, hiçbir lafa salça olmayan Baran Ecevit'in dikkatini çekmiş genç çocuğu konuşturmak isteyerek ona takılmıştı.
"Baran?"
Baran adını duymasıyla doğru düzgün yüzüne bakamadığı Ecevit'e dönmüş gözü dolu dolu bakmıştı öylece.
"Saat kaç aslanım?"
Telefonundan saate bakıp "Sekize geliyor ustam." diye cevap vermişti ciddi ciddi.
"Eh dükkanı kalkıp ben açarım birazdan o zaman saat yaklaşıyor." diyen Ecevit şaka yapmaya çalışsa da suratındaki ciddiyet yüzünden kimse gülemiyordu.
Baransa şaşırmış elini kolunu koyacak yer bulamamıştı. "Ustam..."
"Efendim?"
"Ben- ben açacağım da."
"Ee? Neyi bekliyorsun o zaman."
"Bir seni göreyim demiştim."
"Gördün mü?"
"Gördüm ustam."
"Nasılım bari?"
"Çok iyisin ustam."
"İyi bak ağzınla söyledin çok iyiyim. Topla suratını yoksa ben toplayacağım."
"Yok ustam ondan değil..."
"Ya neyden?"
"Nebileyim ustam ben... korktum ben galiba." Ergenliğin zirvesinde orada burada ahkam kesip abilik taslayan Baran'ın böyle süt dökmüş kediye dönmesi içini ısıtıyordu Ecevit'in. Bir de kendisi için korkmuş muydu? Ecevit kendini gerçek bir kardeşe daha sahip olmuş gibi hissediyordu.
"Gel." diye yanına çağırdı Baran'ı. Elini ensesine atıp yanına doğru çekti iyice eğdi genç çocuğu. Baran bir hamur gibi Ecevit ne yapsa ona uyuyordu. Ecevit daha alçak sesle konuştu bu kez.
"Korkarsın, üzülürsün normal bunlar. Böyle kendini kapayıp içine dert etme. Mahzunlaşmana alışık değilim öyle. Sor, konuş."
Baran gözünden süzülen yaşa engel olamadı.
"İyi misin gerçekten abi?"
Mahzun mahzun sorduğu soruyla dudağı kıvrıldı Ecevit'in. "İyiyim tabi oğlum gelip gidip basıyorlar ilacı. Acısı buradan ayrılınca çıkar. Nazımı niyazımı sen çekeceksin artık başka kimimiz var."
"Ne demek abim ben her şeyine bakarım senin. Değiştirelim mi üstünü?"
"Yok o kadar da değil giyinirim ben birazdan. Eyvallah." diyerek omzuna sert ama babacan bir şekilde vurdu. Baran yataktan az geri çekildi.
"Gideyim mi ben şimdi abi? Kuyumcuyu açarım."
"Bu aralar alıştı bizim dükkan geç açılmaya tek gitme İsmet abinle gidersin birazdan."
"Tamam abi."
Yıldız üstünü değişip Aysel'in çantaya koyduğu diş macunu ve fırçaya şükretti. Bir tane de Ecevit için olduğunu görünce daha da sevindi. Onun bu konulara ne kadar takıldığını çok iyi bilirdi.
Kendini daha rahat hissedince odaya dönüp İsmet'e çantayı uzatarak kaş göz yapmıştı. Üzerini giydir demekti bu. Çantayı alan İsmet "Haydi kantine inin çay kahve bir şeyler alın." diyerek diğerlerini üstü kapalı göndermişti odadan. Ama kendisinin de onların yanına gitmesi uzun sürmemişti. Ecevit yine inadını tutturmuş izin vermemişti yardım etmesine. Kendi eli ayağı tutmuyor muydu sanki?

PROZACHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin