Geçen geldiğimiz eve vardığımızda Ateş arabadan inip benim tarafıma geldi. Dirseğimden kavrayıp arabadan indirdiğinde peşinden yürümeye başladım. Bana göre teni biraz daha koyu olsa da kesinlikle esmer değildi. Belki de ben güneş görmediğim den cildim bu kadar beyazdı.
Parmakları sıkıca kolumu kavramıştı. Elinin üzerindeki damarlar sıkmaktan olsa gerek baya belli oluyordu. Bir an çok hoş gözükmüştü gözüme. Benim kolum mu çok inceydi onun elimi büyük karar vermemiştim.
Ama emin olduğum bir şey vardı o da gerçekten iriydi, iriden kastım kilolu değil uzun boyu ve spor yaptığını belli eden vücut hatları sayesinde herkesin beğeneceği birisiydi. Sadece vücudu değil yüzü de aynı çekicilikteydi. Gülse bile asla şu baby face olan erkekler gibi olmuyordu. Hafif kısık gözleri, gayet düzgün bir burnu ve orta kalınlıktaki dudaklarıyla kusursuz denilecek biriydi. Ses tonundan bahsetmeye gerek bile yoktu. Ve gerçekten güzel bulduğum ilk şeyi oydu. Hala da garip oluyordum sesini duydukça.
Benim kusurlarımın yanında onun böyle olması tuhaf hissettiriyordu. Farklar, eşitsizlikler..
Eve girdiğimizde yine aynı odaya girmiştik. Camın yanındaki tekli koltuklardan birine oturup bana bakmaya başladı. Alışkanlıktan mıdır bilmem salak gibi ayakta onun konuşmasını bekliyordum.
''Öylece dikilmeye devam mı edeceksin? '' yatağın uç kısmına oturduğumda etek boyuna şükür etmiştim. Ateş hayatıma girdiğinden beri bu eteklerle başım beladaydı. Dizimden üç parmak yukarıdaydı sadece.
''Babam senden uzak durmamı istiyor '' pat diye söylediğim şeye şaşırmamış gibi bir hali vardı. Sigarasını dudakları arasına alıp yaktığında nefessiz onu izliyordum. İçine çektiği sırada yanaklarında oluşan çukur, kısılan gözleri. Dizimde duran ellerimi iyice dizime bastırıp bakışlarımı ondan kaçırdım.
''Demirkanlarla uğraşmak istemiyor muymuş'' alayla sorduğu şeye dudaklarımı büzüp
''Öyle dedi '' yalana gerek yoktu. Ateş için kendimi yıpratmak istemiyordum, daha doğrusu kimse için Babam yeterince yapıyordu o işi. Başını koltuğa yaslayıp dudakları arasına hapsettiği dumanı gözlerini yumarak üflediğinde gözümü duman kaybolana kadar ondan ayırmadım.
Onu dikkatlice incelemek benim için hiç iyi şeyler yaratmıyordu içimde. Ayağa kalkıp
''Konuştuysak gideyim ben '' öne doğru uzanıp kollarını dirseklerine yaslayıp ilgiyle bana bakmaya başladı, yine.
''Sen uzak durmamı istiyor musun? '' göz ucuyla ona bakıp
''Benim için fark etmez '' anlamamış gibi bana bakınca
''Yanlış anlama dediğimi kaçan kovalanır şeyi falan değil bu Barışta sürekli etrafımda ama sınırlarını bildiğinden sıkıntı yaşamıyoruz. Eğer sende o sınırları koruyacaksan sıkıntı olmaz ama fazla yaklaşırsan " dediğim sıra ayağa kalkıp üzerime yürümeye başladı o hareketlenince susmuştum. Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Başımı geriye çekip yüzüne baktığımda eğilip nefesi yüzümü okşarken
''Devam et'' dedi dilimi yutmuş gibi ona bakmayı sürdürünce burnunu burnuma sürtüp oradan yanaklarıma geçti. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki. Nefes almayı unutmuştum. Dudaklarını şakağıma bastırıp boğuk sesiyle
''Devam et '' diye tekrarladığında
''Öyle olursa istemem '' gözlerime bakarken titrek bir nefes aldım.
''İstemeyen halin bu mu'' alaydan uzak soruna
''Bak Ateş ben böyle şeylere alışık birisi değilim. Defalarca söyledim sana hoşuma gidip gitmemesi önemli değil benim hayatımda hiç bir erkeğe yer yok ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TOPRAK
Teen FictionKusursuz bir şekilde yakacağım alevi söndürmeye benim dahi gücüm yetmeyecekken 'niye bunu yapacaktım? bedenimdeki şeytanın benden korkmaması için hiçbir sebep yoktu öyle değilmi ;) *** ''Ben fare değilim '' elime ne geçiyorsa duvara fırlatıyordum '...