Uzun uzun kaldık öyle, ben onun dudaklarını hissederken o belimdeki eliyle birbirimize daha çok bastırıyordu bedenlerimizi. Yanağındaki elim yavaşça omzuna düştüğünde geri çekilip derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Garip ama onun da nefesleri kontrolsüzdü. Burnunu hafifçe yanağımda gezdirirken gözlerim kısılmıştı yine.
Yanağıma küçücük bir öpücük bırakıp
''Hasta olacaksın '' dediğinde titreyen çenemi ben bile yeni farketmiştim. Hızlıca sudan çıktığımızda hemen yandaki bungalov tarzı eve girmiştik. Sıcak hava yüzüme çarptığında hafifçe tebessüm edip Ateşin peşinden bir odaya girdiğimde
''Duş almak ister misin? '' başımı salladığımda banyoyu gösterip
''Ben içerideyim işin bitince seslen ''
''Tamam'' diye mırıldanıp banyoya girdim. Küçük ama fazlasıyla şirin dekore edilmiş bir yerdi. Üzerimdeki ıslak elbiseyi dudaklarımı büzerek indirip diğer parçaları da hızlıca üzerimden indirip duşakabine girdim.
Üzerime geçirdiğim havluyla banyodan çıktığımda gösterdiği dolaptan siyah bir iç çamaşırı takımı ile kırmızı ekoseli bol paça bir eşofmanla beyaz kalın askılı bir üst giyip tekrar banyoya girdim. Saçlarımı kurutup
''Ateş '' diye biraz yüksek sesle ona seslendiğimde çok geçmeden banyoya gelmişti. Kaşlarını çatarak üzerimi süzse de
''Birazdan kapı çalabilir aç ama gelen kişiyi içeri alma '' başımı salladığımda omzuma küçük bir öpücük bıraktı. Hızlıca banyodan çıktığım sıra güldüğünü duymuştum. Salondaki geniş koltuğa bedenimi attığımda derin bir nefes vermiştim. Üzerimden yük kalkmış gibi hissediyordum
Gözlerimi kapattığım sıra çalan kapıyla ayaklanıp kapıyı açtım. Kadının biri elindeki tepsi ve iki poşetle bana bakıyordu. Uzanıp alacağım sıra İngilizce konuşmaya başladı.
''Ateş bey içeri bırakmamı söyledi '' kaşlarım çatılırken bende İngilizce yanıt verdim.
''İçeri girmeyeceksiniz ama '' yüzü asılırken elindekileri bana uzattığında alıp ona bakmadan ayağımla kapıyı kapattım sertçe. Yelloz..
Eindeki poşette bolca çikolata ve içki vardı. Tepsideki yemekleri olduğu gibi mutfağa bırakıp çikolatalardan bir tanesini alıp salona döndüm. Ateş elindeki çorabı bana uzatıp
''Hasta olmak için yer arıyorsun '' diye homurdandığında burnumu kırıştırıp
''Hosto olmok ocon yor oroyorson '' Gülerek söylediğim şeyle uzun uzun yüzüme baktı. Elindeki çorabı hızlıca giyip
''Oldu mu? '' Başını sallarken
''Oldu '' deyip yanıma attı kendini. Koltuğa yayıldığında ne kadar iri olduğunu bir kere daha farketmiştim. Gözlerimi yüzüne çıkardığımda
''Az önce sarı geldi içki çikolata ve yemek bırakıp gitti ha unutmadan içeri bırakmasını söylemişsin sen '' dudakları hafifçe yukarı kıvrılırken
''Ee girdi mi? '' çikolatanın ambalajını açarken hiç ona bakmadan sağ omzumu silkip
''Yoo almadım '' işaret ve baş parmağımı birbirine değecek kadar yaklaştırıp
''Şu kadar sert bir şekilde kapıyı suratına kapatmış olabilirim '' açamadığım ambalajı dişlerimin arasına aldığımda göz ucuyla Ateşe baktım. Çatık kaşlarla bana bakıyordu. Kadının suratına kapıyı kapatmama mı kızmıştı.. bi an kötü hissederken elimdeki çikolatayı alıp saniyeler içinde açtığında bir parçayı dudaklarıma yaklaştırdığında ağzımı hafifçe aralayıp ona bakmayı sürdürdüm. Olması gerekenden çok da uzun bir sürede çikolatayı dudaklarım arasına koyduğunda yutkunup ona bakmayı kestim. Onunla bu derece yakın olmak hep değişik hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ TOPRAK
Ficção AdolescenteKusursuz bir şekilde yakacağım alevi söndürmeye benim dahi gücüm yetmeyecekken 'niye bunu yapacaktım? bedenimdeki şeytanın benden korkmaması için hiçbir sebep yoktu öyle değilmi ;) *** ''Ben fare değilim '' elime ne geçiyorsa duvara fırlatıyordum '...