Bölüm 17|Şampiyon
Hazırladığı sandviçleri paketleyip mutfak tezgahına bıraktı. Bundan yaklaşık on gün önce bir kadın için mutfağa gireceksin deseler kıçıyla gülerdi muhtemelen ama hayat böyleydi. Sevdikleri için değişebiliyordu insanlar.
Oyalanmadan tekrar yatak odasına dönerken bir yandan da İnci'ye seslendi.
"Güzelim hazır mısın?" Odaya adım attığı anda yatağın köşesine oturmuş çoraplarını giyen sevgilisiyle karşılaştı. Bu garip bir şekilde içini sımsıcak yapmıştı. Gidip kızıl saçlarını okşamak, bir çocuk gibi yanaklarını sıkmak istiyordu.
"Hazır sayılırım. Ayakkabılarımı giyip geliyorum."
Dudaklarını büzerek konuştuğunda Cihangir daha fazla dayanamadı ve üç büyük adımda İnci'ye ulaşıp önünde diz çöktü. Çoraplarını elinden çekip kendi giydirmeye başladığında İnci şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı.
"Kendim giyerdim."
"Biliyorum." Umursamaz bir tavırla omuz silkti. Son altı gündür İnci'yle bir bebek gibi ilgilenmek en büyük hobisi haline gelmişti.
İnci için her şeyi yapacağına dair kendine söz verdiği günden beri böyleydi. Yani İnci'nin gidip hap almaya çalıştığı günden beri.
O gün eve döndükleri andan itibaren kendini İnci'ye adamıştı. Antrenman saatleri haricinde tüm vaktini ona harcıyordu ve ona bir bebek gibi bakıyordu. Kendini İnci'den sorumlu gibi hissediyordu ve harcadığı bu emekten enteresan bir şekilde mutlu oluyordu.
Aslında bu mutluluğun sebebi İnci'nin ona bağımlı ve muhtaç olduğunu hissetmesiydi ancak bunu henüz farkında değildi. Onun gibi baskın karakterler birinin onlara bağımlı olmasıyla kendilerini tatmin ederlerdi. İşte Cihangir'in yaşadığı hazzın en büyük sebebi buydu.
İnci'nin onsuz yaşayamayacağını düşünmesi narsist kişiliğini tetikliyordu ve inanılmaz bir tatmin duygusu yaşıyordu.
İnci ise o geceden beri kendini küçük bir prenses gibi hissediyordu. Sanki annesi ölmeden önceki günlere dönmüş de saf sevgi ve pembe bir masal dünyasının içinde yaşıyordu. Annesini kaybettikten sonra zindana dönmüş hayatı ilk defa aydınlanıyordu.
Sevgi açlığıyla Cihangir'in ilgisini sarıp sarmalıyordu. Evet, o geceden önce de iyilerdi ama şimdi Cihangir ekstra üstüne titriyordu ve İnci bunu kaybetmekten deli gibi korkuyordu.
Sırf Cihangir'in kanatlarının altından çıkmamak için o günden beri bu evden dışarı bile çıkmamıştı. Mike'ın telefonlarını bile açmıyor, iş görüşmelerini erteliyordu. Sabah akşam sadece sevgi görmek istiyordu. Bu sevgiyi kaybetmemek için Cihangir öl dese ölecek haldeydi.
Kısacası ikisi de büyük aşklarının altında hiç de sağlam olmayan, psikolojik travmalarla dolu bir ilişki yaşıyorlardı. Olması gereken bu değildi ve ikisinin de bunu anlaması biraz zaman alacaktı. Böylesi güzel aşkın karşılığı olan ilişkinin bu şekilde hastalıklı olmaması gerektiğini elbette anlayacaklardı.
Ancak şu an ikisi de birbirlerine iyi geldiklerini sanıyorlardı.
Cihangir bu sefer de yanında duran beyaz spor ayakkabıları alıp giydirdi ve bağcıklarını bağladı.
"Sanırım hazırsın."
"Sanırım." İnci üç yaşında bir çocuk gibi kıkırdayıp Cihangir'in dudağından öpücük çaldı.
"Hadi geç kalmayalım o zaman."
"Cihan!" İnci elinden tuttuğu adamı çekiştirerek durdurdu ve tereddütle ona baktı. "Benim gelmemin işleri zora sokmayacağından eminsin değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VENÜS
RomanceBildiğiniz tüm saf ve masum başrol kızları unutun. İnci Soydan onlara tezat olmak için yeryüzüne inmiş bir melek. Daha doğrusu düşmüş bir melek! Lucifer'ın dişi hali! 2016 Miss Turkey birincisi olmasıyla başlayan kariyeri ilk ve tek Türk Victoria's...