Bölüm 2

478 16 4
                                    

"Sizi tanıştırayım Cihangir Bey. Bu güzel kadın meşhur İnci Soydan."

Projeden sorumlu olan adam konuştuğunda aramızdaki anlamsız bakışma sona erdi. Yabancı önce boğazını temizledi sonra ayağa kalkarak elini bana doğru uzattı.

"Tanıştığıma memnunu oldum İnci Hanım." Benden hiç beklenmeyecek bir çekingenlikle elini sıktığımda bakışları bir kaplanınki kadar keskinleşti. "Demek Türkiye'nin gurur duyduğu meşhur melek sizsiniz?"

Ah lanet!

Soru sorar gibi duran tavrının altında yatan imayı umarım yalnızca ben anlıyorumdur.

"Evet. Ta kendisiyim." Kibar ama ukala bir gülümseme eşliğinde elimi elinin arasından kurtardım ve bana ayrılan sandalyeye doğru ilerledim.

"Cihangir Bey, ben de tam projemizi anlatıyordum." Proje sorumlusu olan adam yabancıya yönelik konuşunca yine gerildim.

Hey! Ben de burdayım! Hani Victoria'nın meleği olan ben!

"Güzel." Yabancı ince uzun parmaklarıyla önündeki dosyayı açtı. Hani şu dün gece beni zevkten çıldırtan parmaklarıyla. Ah lanet! "Babam toplantıya katılmayacak mı?"

"Kendisinin kulüpte işleri var Cihangir Bey. Bu projeyle bundan sonra ben ilgileneceğim."

Başıyla onayladı ve dosyayı karıştırmaya devam etti.
"Başlamadan önce benim aydınlığa kavuşturmak istediğim şeyler var."

Soru dolu bakışlarını üstüme yönelttiğinde gergince boğazımı temizledim. Dün gecenin ve sabah bırakıp gitmemin hesabını sorar gibiydi.

Tanrım!

Umarım aramızda geçenlerin mevzusunu burada açmaya falan kalkmaz. Yoksa Mike beni bin parçaya böler.

"Tabi, sizi dinliyoruz." Mike'a kısa bir bakış atıp ekledim. "Toplantının kalanına İngilizce devam edersek sevinirim. Mike'ın Türkçesi yeterli değil."

"Pekala, istediğiniz gibi olsun." Anında İngilizceye döndü. Ve aksanı oldukça iyiydi. Bu oldukça etkileyiciydi. "Öncelikle hoşgeldiniz İnci Hanım." Adımı öyle bir kinayeyle söyledi ki o an ölmüş olmayı diledim. "Şirketin babama ait olduğunu duymuşsunuzdur. Ancak ben kendi mesleğimi yapıyorum ve şirketle bu reklam işleri dışında hiçbir bağlantım yok. Yine de bugün babam burada olmadığından sizi ağırlamak bana düşüyor."

Alayla güldüm. "Siz ağırladığınız misafirleri hep bekletir misiniz Cihangir Bey?"

Bu sefer gülme sırası ondaydı. "Haber vermeden çekip gitmeyeceğim kesin." Yaptığı imaya sertçe yutkundum. "Babam yerine sormak istediğim sorular var. Sizi Türkiye'ye döndüren şey nedir? Bildiğim kadarıyla dünya devleriyle çalışıyordunuz."

Bu soruyu sen mi soruyorsun, baban mı Cihangir?

Şüpheci bakışları beni iyiden iyiye gerdi. Bunu düşüneceklerini biliyordum ama açıkça soracakları hiç aklıma gelmemişti.

"Şahsi bir konu." Ağzımda geveledim. Ama hiç de ikna edici olmamıştı. Bu yüzden ekledim. "Ailemle halletmem gereken bazı işler var, bu yüzden kısa süreliğine buradayım."

Yalan değildi. Ama ailem dediğim o koca kavram, yıllar önce beni evlatlıktan reddeden babamdan ibaretti. Ve benim buraya dönüş sebeplerimden biri o herifle hesabımı kapamaktı.

"Anlıyorum." Uzun uzun bana baktı. "Biz Türkiye'nin en prestijli şirketlerinden biriyiz. Bizimle çalışmanız, bizim adımızı taşımanız demektir. Anlaşmamız süresince hiçbir skandala karışamazsınız." Dik dik suratıma baktı.

VENÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin