Dayım sımsıkı sarıldı bana.
"Sen yalnız değilsin çünkü biz hep senin yanında olacağız. Belki baban kadar olamayız ama biz hep sizinleyiz Kübram." dedi.
Telefonum susmuyordu. Komple kapattım telefonu. Duyan geliyordu. Çok kalabalık olmuştu. Arkadaşlarım,kuzenlerim,dayılarım,teyzelerim...
Herkes vardı herkes. O kadar kalabalığın içinde babamı arıyordum hala. Babamı nereye götürdüler?
Uyuyamıyordumda. Teyzem zorla yemek yedirmeye çalıştı bana ama yok geçmiyordu boğazımdan. Babamda yemişmiydi yemeğini?
Bi araba geldi ve içinden en yakın kız arkadaşım Aslı indi. Ağlayarak koştu bana sarıldı. Yerle bir olmuştuk artık.
"Dayan Kübra. Dayan kızım. Dayan dostum. Sen babanın güçlü kızısın. Dayan nolur yıkılma dik dur. Ben hep seninleyim." dedi.
Aslım benim çocukluk arkadaşımdı. Arkadaşıda geçmiştik artık. Kardeştik aileydik. Herşeyimizi bilir herşeyimize koşardık. Teyzem yemeğimi aslıya verdi yedirmesini istedi. Beni kaldırıp başka bir köşeye götürdü. Orada hem ağlayarak hemde zorla yemeğimi yedirdi. Anneanemin evi üç katlıydı. En alt katıda cafemizdi. Heryer tıklım tıklımdı. Senin bu kadar çok sevenin varken sen nereye gittin babam?
Aslı biryere gidip tekrar yanıma geldi. "Direncin düştü al bak bu vitamin ilacı iç." dedi. Oda uyku hapıymış. İçtim bilmiyordum. Beni eve çıkarıp uzandırdılar. Uyuyakaldım.
Rüyamda babamı gördüm. Evimizdeyiz.
Telefonum çaldı ve babam bana yolda olduğunu yemek hazırlamamı söyledi. Hemen kalkıp sofra hazırladım. Rüyamda bile babamın öldüğünü düşündüm. Mesaj attım.
"Baba bana senin öldüğünü söylediler. Hemen çık gelde inansınlar ölmediğine. Bana inanmıyorlar hızlı gel." dedim.
Babam beni aradı ve;
"Ne ölmesi kızın işten geliyorum yemek hazır olsun."dedi. Çok mutlu oldum. Bir zaman sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda koskocan dikili bir tabut.
Bağırarak uyandım. Uyurken ağlamışım. Bu nasıl bir psikoloji ?
Kalktığımda sersem gibiydim. Kuran okunuyordu ve ayakta duracak halim yoktu. İki ilaç verildiği için kolumu bile kaldırmaya dermanım yoktu. O yürek acısıyla geri uyumuşum.
Sabah beni uyandırdılar zorla yine birşeyler yedirmeye çalıştılar ama yiyemedim. Annem ve kardeşlerimde aynı şekilde. Annem için çok zordu. Hayat arkadaşını, çocuklarının babasını kaybetmişti. Teyzem yanıma gelerek;
"Kübra kızım sen daha dirençlisin. Lütfen hiç değilse zorlada olsa iki lokma birşey yedir annene." dedi.
Ben güçlümüydüm? Dirençlimiydim?
Kalktım ve anneme yalvararak "Ye." dedim. Ama yemedi.
"Nasıl yiyeyim kızım?Baban aç mı tok mu onu bile bilmiyorduk. Baban yemeden benim boğazımdan nasıl geçsin?Benim kocam nerde ? Baban nerede Kübra?" dedi.
Gözyaşlarım kendiliğinden akıyordu zaten. Ama içimi deldi o cümleler. O iç yanması o nefes darlığı anlatılamaz bir duygu.
Arabalar hazırdı. Gitmemiz gerekiyordu. Son kez babam evine gelecekmiş öyle dediler. Kapının önünde gelecekmiş benim dağım. Sonrada toprağa verecekmişiz. Bunu duyunca delirdim yine. Ne demek babamı toprağa vereceğiz? Ne demek son kez evine gelecek?
Herkes arabalarına bindi. Evimize doğru gitmeye başladık. Annemin feryatları hala kafamın içinden çıkmıyor. Sesi kulağımda çınlıyor. Kafam çok dolu beton gibiydi. Kendimi taşıyamıyordum. Eve yaklaştıkça yüreğim yerinden çıkacaktı sanki. Babam evdemiydi? Şakaydı bu yaşadıklarımız. Babam evde bekliyordu bizi dimi?
Eve vardık. Herkes arabalarından indi. Mahalledeki kolu komşuda kapımızdaydı. Ana baba günüydü sokağımız. Memleketten gelmişti baba tarafım. Amcamı gördüm. En küçük amcam. Onu hep babama benzetirdim. Huyu,suyu,merhameti,konuşma tarzı hep babamdı. Koşarak sarıldım ona. Bitmişti oda artık. Babaannemden bahsetmiyorum bile. Babaannemin dünyası ayrı bir kararmıştı.
Halalarım yerle bir. Dedem bi köşede gelen telefonları açıyordu. Ağlıyordu "Dostlar sağolsun." diyordu hep. Belliydi babam gerçekten ölmüştü. Başsağlığı diliyorlardı. Annem eve çıkmak istedi. Yüreğimiz nasıl yetecekti?Babamsız o eve nasıl girecektik?Hep beraber beş kişi çıkmıştık en son. Dört kişi nasıl girecektik? Bi yanım eksikti of of.
Telefonumu açtım. Tanımadığım birsürü numara. Birsürü bildirim,mesaj... Bu neydi lan? Babam ölemezdi. Herkesden ayrı bir başsağlığı..
Sonrasında bir bildirime denk geldim..
Erdem vardı içlerinde yazan arayan. Umursayamadım. Kimseye dönmedim. Kafayı yemiş millet. Babam öldü sanıyorlar çok garip. İnanmakta güçlük çekiyordum. Bir yanım inanırken bir yanım saçmalama diyordu. Çok zor bir psikoloji.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAVUŞAMAYAN İKİ KUL
SachbücherNe demiş Ramiz Karaeski;Her İhanet Sevgiyle Başlar. Ezel dizisi senaryoydu ama gerçeğini yaşadığım bu hayat... Derinlemesine Hissedilen Duygular ve yaşantılar.. Kayıplar ve yaşanamayanlar.. Kavuşamayan iki Kul..