Öğle Molası

24 4 1
                                    

Geçtiğimiz hafta kaybedilen ihalenin stresini atmış olsak da dedikoduların ardı arkası kesilmiyordu. Gece kulübündeki geceden sonra Hakan Bey'i hiç görmemiştim. Yaz sonu olduğu için tatilde olabilirdi. Yine de o geceden sonra merakımı cezbediyoru kendileri.
Bingo! Ben tam böyle düşünürken, pencereden aracını gördüm. Hakan Bey in the town. Hemen Cansu'ya mesaj attım.

-Nasılsın kuzum? Müsaitsen 1-2 saat boşluğum var. Sana kahve ısmarlayayım.
-Güzel fikir, akşam o tarafta işim var zaten. Yarım saate alırım seni.

Cansu'nun aracını şirket otoparkımıza, parkettirdikten sonra onu CafeInn'e götürmeye çoktan karar vermiştim bile. Mekanın kapısını açtığımızda dışarının o sıcak havasının aksine yüzümüze kahve kokusu ile karışmış bir esinti çarpmıştı. Garson kız hemen farketti ve yanımıza geldi.

-Hoşgeldiniz... Nasıl yardımcı olalım size...
-Ben trafikte piştim resmen. Ice Irish latte rica ediyim.
-Ben ice americano ve mini kruvasan tabağı lütfen.
-Elbette, hemen hazırlanıyor.

Kahvelerin lordu ortalıkta görünmüyordu derken, bir anda kapı sesine kafamı çevirdim ve Hazem ve Hakan Bey'in içeri girdiğini gördüm. Cansu sinsice "geldi benimki" dedi ve güldü.

-Seninki mi?!
-Hakan. Sana anlatmadım mı? Kendisiyle uzun bir geçmişimiz var.
-Nasıl yani? Yattınız mı?
-Yok yahu.. nerede?
-ee nedir yani?
-ben 12-13 yaşımdan beri yelken yapıyorum. Benim çocukluğumu bilir o. Çocukken aşıktım kendisine. Bilir yani.
-şimdi de ağzın sulandı sanki.
-o Selen var ya o Selen. Resmen sinsi bir yılan gibi zapt etti adamı. Kimseye yar etmiyor. Ha kendi de tam elde edemiyor o ayrı.
-e sen şimdi bu adamı beğeniyorsun yani.
-yani içimde kalmadı desem yalan olur. Arada karşılaştığımızda bana komplimanlar, bir jestler falan. Ama boşa ümitlendirmem kendimi.

Cümlesinin sonunu duymadan.."Hakan Abii" diye seslendi Cansu. Cansu'ya ilk kez şöyle bir alıcı gözle baktım da. Ufak tefek esmer, çelimsiz bir kızdı. Ancak çok karakteristik bir yüzü vardı ve giyimi ve duruşu ile seksi denebilecek biriydi.

-Cansu nasılsın? Seni burada görmek ne güzel oldu?
Merhaba.
-Arkadaşım Mimar Bade, sizin firmada çalışıyor. Onu görmeye geldim.
-Aa sen bizim Bade, ben de diyorum ki nereden tanıyorum. Kusura bakma lütfen.
- ne demek.. buyrun lütfen.

Garson kız direkt masamıza yöneldi ve Hakan Bey'in espressosunu getirdi. Arkasından da bizim siparişlerimizi.

-Ee Cansu nasıl gidiyor? Babanla geçen akşam yemek yedik.
- öyle mi? Hiç bahsetmedi. İyi gidiyor, jürim olacak bu ay ona yoğunlaştım. Sonra da inşallah babamla bir avrupa kaçamağı yapacağız.
-Süpermiş. Sen Bade, alıştın mı şirkete.

Heyecanlı ve şaşkındım. Yutkundum.

-evet evet, çok memnunum. Umarım güzel işler yaparız birlikte. Yani aslında son proje..
-Öğle molasında iş konuşacak değiliz, değil mi?
-Bade, lütfeeen.
-Sustum,o pardon.
- siz nereden tanışıyorsunuz?
-Cansu benim ev arkadaşım Dilara'nın okuldan arkadaşı. Biz de ondan dolayı tanışıyoruz. Kısa zamanda çok yakınlaştık.
- Ne güzel! Cansu çok kafa dengi biridir. Çok yalvardım evlen benimle diye ama.. oralı olmadı.
- Hahaha, Hakan Abi duygularımla oynama lütfen.

Hazem masamıza doğru geliyor. Kalbim yerinden çıkmak üzere.

-Merhabalar
-Hazem gel, ben de genç hanımlarla sohbet ediyordum. Cansu ve Bade.

Hakan Bey'in bizden bahsederken, yeni yetme ergenlerden bahseder gibi tavrı, beni bir tık rahatsız etmeye başlamıştı. 46 yaşında olduğunu google'dan öğrenmiştim. 25. Yıl yemeğindeki adamdan eser yoktu. Çok sevecen ve babacan bir hali vardı. Bu biraz soğuk duş etkisi yarattı.

-Bade Hanım müdavimiz.

Diye donuk bir gülüşle lafa girdi Hazem. Gülümsedim ve yutkundum. Sonra kendi aralarında sohbet etmeye devam ettiler. Biz Cansu ile bir seyirci edasıyla onları izliyor, ara ara jest ve mimiklerimiz ile sohbete katılıyorduk. Konu para piyasaları ve borsalardan bir anda Bozcaada balıkçılarına gelmişti. Cansu lafa atladı.

-Bozcaada'ya hiç gitmedim. Aslında bir gün yelkenle gidilebilir mi?
-Ben de hiç gitmedim.
-O zaman bu haftasonu gidiyoruz.
-Aa ciddi misin Hakan Abi?
-Elbette, bu ay gittik gittik. Adanın mevsimi bitmek üzere.
-Bana uyar. Selen'e de söyleyelim.

Hazem yakın arkadaşı Selen'i unutmadı. Sanırım Hakan Bey'in çapkınlıklarını da bildiği için biraz gerildi.

-Bize her türlü uyar.

Diye ekledi Cansu. Sahiden bana uyuyor mu bu? Patronumla öğle molasında kahve içmem yetmiyormuş gibi, bir de haftasonu kaçamağı mı yapacağım. Bunlar benim için fazla.

- Yani katılmak isterim tabii ki. Kesin bir şey diyemiyorum.
-Hakan'ın damak zevkine güvenirim. Bence o rakı balık  masasını kaçırma derim.

Hazem'in kurduğu cümle ile haftasonunu anında ikna oldum. Biraz daha oturup, müsade istedim. Patronun yanında işi seren eleman olamazdım. Şirkete döndüğümde sarhoş gibiydim. Neydi o öyle?

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin