Uzun uğraşlar sonucu yorgun düşen ekip sonunda biraz da olsa derin bir nefes çekebilirdi. Yanan kırmızı alevin etrafında Zenya üzgün bir suratla elinde küçük bir dal parçasıyla oturuyordu. Onun yanında ise Unaki ve Vera oturmaktaydı. Omay gözleri yarı açık Unaki'nin bacağında yatarken yanan aleve bakıyordu. Arat ise saatlerdir üstü örtülü bir şekilde bilinçsiz yatıyordu. Sıcak ateş kemiklerine ve iliklerine kadar işlemişti artık daha bir huzur içerisindeydi. Uzun uykusunun ardından o da yavaş yavaş gözlerini aralamaya başladı.
Arat: Ahh...
Zenya: Uyandın mı?
Arat: Neredeyiz?
Vera: Arat, iyi misin?!
Arat: İyiyim.
Zenya: Unaki' nin bizi getirdiği bir yerdeyiz.
Arat: Unaki?
-Ah, hatırladım. Nasıl buraya geldik?
Unaki: Hepinizi ben getirdim.
Arat: Nasıl hepimizi taşıdın?
Unaki: Orası meslek sırrı.
-Karnın nasıl?
Arat: Çok daha iyi.
-Zenya senin karnın nasıl?
Zenya, Arat'ın sorusu üzerine karnını açmıştı. Anlatmaya çalışmaktansa bunu görmesi onun için daha anlaşılır olurdu. Karnından demirden bir plaka vardı. Vidalarla sabitlenmiş demirden ilginç bir alet gibiydi.
Arat: Bu da ne?!
Zenya: Beni merdivenlerde tutan çocuk yaptı.
-Adı neydi Teo'ydu sanırım değil mi?
-Ben düşer düşmez yakaladı ve hızla o ağaç oyuğundan dışarıya çıkardı. Sonrasında gerçekten endişeli görünüyordu. Karnımdaki yaraya bir şeyler sürdükten sonra bunu sabitledi.
-İlk çıkardığında minik bir demir parçasıydı sonradan böyle oldu. Ara sıra tam ağrım olduğunda bir şey enjekte ediyor hissediyorum ama ne olduğunu bile bilmiyorum. Ağrıyı kesiyor.
-İşin ilginç yanı o çocuk....
Arat: O çocuk ne?
Zenya: Bana durmadan Kajra diyordu.
-Sanki beni o kişi sanıyor gibiydi ve bize saldıracağından eminken bana yardım ettiğini düşünüyorum. Çok ilginç...
Arat: O şerefsiz yüzünden kaç saat ağacın içerisinde kaldık. İyi biri olduğuna zerre inanmıyorum.
Zenya: Bilemiyorum.
Arat: Omay ne alemde. Eski haline dönmüş.
Zenya: Ah, o mu?
Unaki: Sanırım iki farklı formuna alışmak uzun zaman alacak. Böyle bir şey ilk defa görüyorum.
-Şuanda bilinci var ama kıpırdayıp, konuşamıyor.
Arat: Hiçbir şey yapamadığını fark ettim. Kafası senin bacağında usulca yatıyor ve saçlarını sevmene engel olmuyor.
-Belki de halinden memnundur.
Omay: Ahaah!
Omay'ın Arat'a sövmek için girdiği bu çırpınış sesleri herkesi güldürmüştü. Sonrasında ayrı zamanlarda yaşadıkları olayları detaylıca birbirlerine anlatmaya başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESTATÜR
Fantasy"Geçmiş ve şuanki hayatların trajik hikayeleri aynı döngü içerisinde tekrar ediyor. Farklı boyutların insanları "Anı taşıyıcılarını" seçiyor.Taşlar durmadan parıldıyor ve efendilerini bekliyor.Bu tekerrür ne zaman son bulacak ve toz tutmuş eski anıl...