Bölüm 4 "O Kişi Asla Ben Değildim"

70 31 211
                                    


"Yapma lütfen, benim çocuklarım var. Yalvarırım bırak gideyim ne istiyorsun benden!"

"Şşt, sessiz ol."

"O-o elindeki balta ile ne yapacaksın...?"

"Çocuklarını senin gibi bir babadan kurtaracağım."

"Bu bir suç! Beni öldüremezsin."

Güldüm.
"Senin gibi çok insan öldürdüm, seni mi öldüremeyeceğim? Aptal herif."

"Yemin ederim bundan sonra daha iyi bir baba olacağım, yemin ederim! Lütfen affet beni!"

Cümlesinin ardından ayaklarıma kapandı. İnsanlar neden böyle gerçekten anlamıyorum.
Bir baba neden çocuğunu döver ki?
Hiç bekletmeden kafasına bir tekme geçirip yere düşmesini sağladım.
Ardından baltamı savurup bir kolunu bedeninden ayırdım.
Adamın çığlıkları eşliğinde yüzüme sıçrayan kan, histerik bir kahkaha atmama neden oldu.
Gerçekten çok zevkli.
Adamın baş ucuna geçip yere diz çöktüm ve kulağına eğildim. Tir tir titriyordu, ne yazık...

"Sana, insanların yıllarca konuşacağı bir ölüm yaşatacağım."

Ayağa kalktım ve çantama ilerledim.
Çantadan çıkardığım tuz ruhunu alıp adama döndüm, hâlâ kendindeydi ve bana anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"Temizlik zamanı!"

Gülerek yanına gittiğimde anlamış olacakki bağırmaya başladı.

"Aç ağzını."

Hiçbir şey söylemeden ağzını kapattı ve öylece durdu. Çenesi titriyor, gözünden yaşlar geliyordu.

"AÇ!"

Sinirle bağırdığımda hâlâ aynı şekilde duruyordu.
Zaten öleceksin, neden işimi zorlaştırıyorsun ki amına koyayım?

Tuz ruhunun kapağını açtım ve kenara koydum.
Yeniden adamın yanına diz çöktüm, hareket etmemesi için bir dizimi gövdesine bastırdım ve çenesine defalarca yumruk attım, tek yaptığı şey acı içinde bağırmaktı. Bir süre sonra çenesi açıldığında nihayet kırıldığını anladım.
Bir elimle iyice ağzını ayırdıktan sonra tuz ruhunu ağzına döktüm ve acı çekişini izledim. Şişenin tamamını karşımdaki aciz adama içirmeye çalışırken yarısı da ağzından taşıp yüzüne, boynuna ve gerdan kısmına akmış, aktığı yerleri yakmıştı.
Tahminimce şu an midesi ve akciğerleri haşat olmuştur.
Sıkıldığımda dibinde kalan tuz ruhunu da gelişi güzel üzerine boca ettim.
Adamın artık bağırmaya mecali kalmamış, sesi çıktığınca ağlıyordu ve acılar içinde kıvranıyordu.

"Merak etme, bu sefer yapacağım şey daha az acı verici."

Kafasını okşadım ve ayağa kalktım, çantadan kerpeten çıkarıp yanına döndüm

"Şanslısın ki bir elin yok. artık 20 değil, 15 parmağın var."

Güldüğümde korku içinde bana bakan adam çırpınmaya başladı. Tahminimce bunlar son çırpınışları, ölmek üzere olduğu her halinden belliydi.

Elini tuttum ve tırnaklarını teker teker söktüm, rengi sapsarı kesilmişti artık. ayaklarına yöneldiğimde midem bulandı. Tabii ki de o ayaklara dokunmayacağım. Elime yeniden baltamı aldım.

"Bence bu da kerpeten görevi görür ha?"

Yapma dercesine yüzüme bakıp başını sağa sola salladığında,
Parmaklarını teker teker bedeninden ayırdım. Artık bilinci kapalıydı.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin