Bölüm 7 "Melek ve Şeytan"

56 22 198
                                    

Yine her zaman olduğu gibi işten çıkmış,evime gitmiştim.
Bugün de oldukça yorucu geçmişti.
Yaşlı bir teyzenin evine hırsız girmiş ve bütün paralarını almıştı, teyzeyi de darp etmişti. Aklıma geldikçe çok üzülüyorum. Neyseki adamı bulmuştuk ve tutuklamıştık.
Katil de gariptir ki 1 haftadır cinayet işlemiyordu. Belki de bırakmıştır bu işleri, yani umarım.

Çok aç olduğum için buzdolabına yöneldim ve açtım. Tamtakır kuru bakır, harika.

"Sanırım bana market yolu gözüktü"

Dolabın kapağını kapattım ve dış kapıya yöneldim,
üzerime bir ceket alıp direkt evden çıktım.
Saat akşam 9 olmak üzereydi.
Marketin yolunu tuttuğumda bir yerden çığlık sesi duydum, tabii ki sese doğru gittim.
Birisinin yardıma ihtiyacı olduğu belliydi.
Neyse ki polis olduğum için her zaman yanımda bir silah bulunduruyordum.

Sesler beni bir ara sokağa getirmişti.
Aklıma Oğuz gelmişti o an... Oğuz'u da ara sokaklardan birisinde bulmuştum.

Silahımı belimden çıkardım, ses artık çok yakındaydı.
Bu bir Adam sesiydi.
"Lütfen, lütfen yapma!"

Sonunda görüş açıma girdiklerinde 2 kişi vardı. Birisi yerde,türlü işkencelere maruz kalmış bir adam, diğeri de siyah giyinimli elinde silahı olan bir adamdı.
Yoksa bu...

"Kaldır ellerini! Polis!"

Silahımı katile doğrulttuğumda bakışlarını bana çevirmişti. Yerde oturan adam bunu fırsat bilmiş olacakki kaçmıştı.
O an deja vu olmuştum, bu olayları aynen Oğuz da yaşamıştı. O da katili bulmuş, kurbanın ölümünü önlemişti. Kurban kaçtığında ölen kişi Oğuz olmuştu.
Ne yani? Ben de ölecek miyim?

Hiç sanmıyorum.

Kendime bir söz verdim, karşımdaki canavarı yakalayacak, herkesin intikamını alacaktım.

Karşımda duran katil hiçbir şey yapmadan bana bakıyordu. Yüzünde maske olduğundan tepkisini ölçemiyordum. Neden olduğu yerde öylece duruyordu ki?

"Sen o katilsin, biliyorum,sen o'sun."

konuşmuyordu, tek yaptığı karşımda dikilmekti.

"Zorluk çıkarma, elindeki silahı at ve teslim ol!
adalet önünde hesap verme zamanın geldi ruh hastası!"

Etkisiz hale getirmek adına bacağına sıktığımda ufak bir inilti çıkarmıştı ama sesini net duyamamıştım.

Hızla yanıma geldiğinde ben daha bir şey yapamadan kolumu tutmuş, bileğimi çevirmişti. Oluşan acı ile elimi gevşettiğimde silahı elimden almıştı. Ah gerçekten, tam bir beceriksizdim.

Karşımdaki dev cüsseli adam benden kat kat kuvvetliydi. Durumlarımız eşit olsaydı onu alt edebilirdim ama öyle değildi işte.
Yaralı bir bacak ile nasıl hâlâ bu kadar çevikti, orası muammaydı.

Bir anda enseme silah'ın dipçiği ile vurduğunda acı ile gözlerim karardı ve bilincimi kaybettim.

Uyandığımda depo gibi bir yerdeydim.
Hareket etmeye çalıştığımda sandalyeye bağlandığımı fark ettim.

İşte şimdi sıçmıştım.

Gözüm katili aradığında, koltuğa oturmuş, kurşunu bacağından çıkarıyor olduğunu gördüm. Sinirle konuştum.

"Hayatımda senin kadar cani, senin kadar iğrenç, aşağılık, şerefsiz bir insanla karşı karşıya gelmedim. Söylesene nasıl gözünü kırpmadan öldürüyorsun o kadar insanı??"

Hiç cevap vermemişti yine.

"Konuşsana, neden yapıyorsun."

Derin bir nefes verdim.

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin