Demir'in anlatımından;
Karakoldan çıktıktan hemen sonra eve geçtim, Defne her an gelebilirdi. Hatta gelmiş bile olabilirdi.
Aklıma ilk gelen şey ile dolaptan bir bardak aldım ve kırdım.Yapacağım şeyden önce, büyük bir cam parçasını ayırdıktan sonra kalan cam parçalarını en küçüğüne kadar temizledim. Bacağımı kestikten sonra kalkıp hemen halledemezdim.
Camları temizleyip yanıma bir tişört alarak banyoya geçtim, bacağıma sarılı olan bandajı çıkardım.
Kurşun yarasının derinliği azalmış görünüyordu. Duş kabininin içine girdim,
Duvara yaslandım ve elimdeki cam parçasını kurşun yarasının başlangıç yerine gelişi güzel sapladım, derinliğini azaltmadan, aynı hizada aşağı doğru kaydırarak bacağımda büyük bir yara oluşturdum.Acısını umursamadım, bacağımdan daha önemli şeyler vardı. Gerçekler ortaya çıkmamalıydı.
Artık kurşun yarası olduğu belli olmuyordu, kesici bir şey saplanmış ve saplandığı kısma derin bir kesik açmış gibiydi. Bu işimi görürdü.Yer yavaş yavaş kana bulanıyordu, zaman kaybetmeden önceden aldığım tişörtü bacağıma bağladım ve olabildiğince sıktım, ardından hemen suyu açtım ve kanları temizledim. Bacağıma boydan boya akan kanı temizlemeyi de ihmal etmedim tabii.
Hemen banyodan çıktım ve kendimi fazla zorlamamaya çalışarak odama geçtim, bacağımı açıp baktığımda ben banyodaki kanı temizleyene kadar az da olsa durmuş olduğunu gördüm. Yine de kanama oluyordu.
Kapı çaldığında bir küfür savurdum, gelmişti.
Hemen sabah sardığım eski bandajı yeniden sıkıca sardım ve bantladım, üzerime yeni bir şort ve tişört geçirdikten sonra kapıya yöneldim.
Defne'nin anlatımından;
Ben mi çok kafamda kuruyorum bilmiyorum, bu düşündüğüm şey bana bile çok saçma gelse de emin olmakta fayda vardı.
Tabii ki Demir'i katil olarak görmüyorum. Yine de içimdeki ses üzerine düşmemi söylüyordu.
Öyle de yaptım. Şu an Demir'in kapısının önündeydim. Demir karakoldan çıktıktan kısa bir süre sonra bende çıkmıştım ve onu takip etmiştim.Kapısını çaldım, açan olmadı. Biraz bekleyip yeniden çaldığımda kapı açılmıştı. Demir karşımda şort ve tişört ile durduğu için bacağına bakma fırsatım olmuştu,Bandaj ile sarılıydı.
"Defne?"
"Selam, beni içeri davet etmeyecek misin?"
"Tabii geç."
Kenara çekilmeden beklediğinde, kalan boşluktan geçmiştim ve kolum karın kaslarına değmişti.
Acaba haftada kaç defa spora gidiyordu?
Her neyse konumuz bu değil, şüphelerimden kurtulmak için geldim buraya.
"Bacağın sargıda olduğuna göre pek de önemsiz bir durum değilmiş hm?"
"Yani, her zaman başıma gelen şeyler, artık önemsemiyorum."
"Anladım. Sargının değişmesi gerekiyor gibi görünüyor, ne zamandan beridir bu sargı ile duruyorsun?"
Böylece yara aldığı günü öğrenebilirim.
"Bu sabah, işe gelirken oldu."
Sargıyı açtığında bunun baya derin bir kesik izi olduğunu görmüştüm. O kadar derindi ki, hâlâ kanaması vardı. Şu an gerçekten kendimden utanabilirim.
"Nasıl oldu bu? Çok derin görünüyor. Hastaneye gitmedin mi?"
"Hastaneye gittim, pansuman yaptılar. Dediğim gibi sabah işe geliyordum ve yere düştüm, yerde büyük bir cam parçası vardı ve bacağıma girdi. Daha sonra hastaneye, oradan da eve gitmek zorunda kaldım. Karakola genellikle erken giderim biliyorsun, bugün erkenden gidemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE
ActionDefne bir Melekti, bense Melek kılığında, sırlarla dolu bir Şeytan. Bu iki zıt kutbun beraber olması dahi imkansız iken, asla olmaması gereken bir şey olmuş ve melek , şeytana aşık olmuştu. Ya da biz öyle zannettik.. Polisiye konuludur. küfür , cins...