9

1.1K 91 40
                                        

9 Ağustos 17

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

9 Ağustos 17.19

Alican

Kırmızı takım kaptanı olmuştum ve bu kaptanlığın bana uğur getireceğine inanıyordum. İlk önce kendimi daha sonra da beni seven insanları gururlandırmak istiyordum.

Ama bu sıralar dikkatim fena dağınıktı ve bunun en büyük sebebi de karşımda bıcır bıcır konuşarak Sefa'ya bir şeyler anlatmakta olan Selindi.

Yemek yaparken, gece uyumaya çalışırken, başkalarıyla sohbet ederken hep aklımın bir köşesindeydi.

"Alican dinliyor musun?" Eda abla omzuma dokunurken konuştuğunda bakışlarımı Selin'in üzerinden uzaklaştırdım.

"Efendim abla?"

Dalgınlığımı fark ettiğinde kısık ses tonunda bir şeyler mırıldandı ve yanımdan uzaklaştı. Eda ablayı kesinlikle anlamıyordum. Bir yakın davranıyordu bir uzak. Ne yapmaya çalıştığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

İçeri girmemiz için seslendiklerinde ayaklandım ve stüdyoya doğru ilerledim.

"Gamze abla burası benim tezgahım." Barbaros'a yardımcı olurken duyduğum ses ile elimdeki bıçağı bırakarak sesin sahibi olan Selin'e ilerledim. Elinde tuttuğu tencereyi her an Gamze ablanın kafasına geçirebilirmiş gibi duruyordu.

Her konu da bu kadar sinirli olmasını anlamakta zorluk çekiyordum bazen.

"Sorun ne?"

Gamze abla kollarını göğsünde birleştirirken bana döndü. "Börek açacağım diyorum. Burası benim tezgahım diyor." Dediğinde sakinliğimi korumaya çalıştım. Bu kaos ortamını dağıtmam gerekiyordu yoksa yemek falan çıkmayacaktı.

"Selin, sen yan tarafta çalışabilirsin. Gamze abla hamuru açsın burada." Sinirli bakışları bana dönerken yutkundum. Sanırım tencereyi kafasına yiyecek kişi ben olacaktım.

"Hamur işlerini arka tezgahta yapıyoruz diye biliyorum." Selin kaşlarını çatarken konuştuğunda ses tonumun yükselmemesi için uğraşıyordum ama beni gerçekten zorluyordu. Böyle aptalca bir mesele yüzünden takımın kaybetmesini istemiyordum.

"Zaman geçiyor ve şeflerin önüne yemek çıkarmamız lazım. Biraz sakin mi olsan?"

Bu sırada Gamze abla tezgaha geçerek hamuru açmaya çoktan başlamıştı. Selin ise hiçbir şey söylemedi ve dediğim yere geçti. Yüzüme bile bakmadı.

"Alican şunun tadına baksana." Bana seslenen Batuhan'a doğru yöneldim. Yemeğin tadına baktıktan sonra yardım için Eda ablaya ilerliyordum ki Selin'in sesini tekrar duydum. Neden huzurlu bir gün geçiremiyordum?

"Sergen ne gülüyorsun? Yemeğinle uğraşsana."

"Gülmekte mi yasak? Ters tarafından kalktın bugün herhalde." Karşı tarafta bir şeyler yerken konuşan Sergen omuz silkmiş ardından yaptığı yemeğe dönmüştü.

Yes Chef | Alican SabunsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin