10

1.2K 107 60
                                    

10 Ağustos 13

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10 Ağustos 13.57

Bugün çekim yoktu ama şansıma hava yağmurluydu bu yüzden evde tıkılı kalmıştım. Aslında dışarı çıkıp yağmurun keyfini çıkarmak istiyordum ama hasta olma ihtimalim vardı ve hasta olursam yarışma sıkıntı olurdu.

Şu sıralar yarışmayla ilgili hiçbir problem yaşamak istemiyordum.

Aklım sürekli dündeydi. Sabah çekime giderken hiçbir şeyim yoktu aksine gerçekten mutluydum. Enerjik uyandığım nadir sabahlardan biriydi. Sonra çekime gitmiş ve bizi içeri çağırdıklarında Sergenler'in konuşmalarını duymuştum.

Hakkımda bilip bilmeden söyledikleri şeyler aşırı derece de canımı sıkmıştı. Yemeklerim hakkımda, kişiliğim hakkımda bir sürü gereksiz yorum yapmışlardı ama o an içeri girmemiz gerektiği için hiçbir şey diyememiştim.

O sinirli halim de ister istemez oyuna yansımıştı. İyi bir hafta geçirmek isteyen ve beni güvendiği için takımına alan Alican'ı kim bilir nasıl bir hayal kırıklığına uğratmıştım. Üstüne üstlük o sinirle onu da terslemiştim.

Çıkışta ise genel bir duygu patlaması yaşamıştım. Yemek yapamamam, potaya girmem, sergenler, insanların hakkımda yaptığı yorumlar falan derken sinirlerim bozulmuştu.

Biraz daha bu evde durursam kafayı sıyıracaktım herhalde. Koskocaman eve sığamıyordum. Kafamda dört dönen düşünceler yakamı bırakmıyordu.

Yatağımın kenarına olan hırkamı giyerek seri adımlarla kendimi evden dışarı attım.
Hasta olup olmamak şu andan itibaren umurumda bile değildi. Biraz rahatlamam gerekiyordu.

Kapıya varana kadar kimseyle muhatap olmamak için büyük çaba sarf ettim. Esra ablanın "Kuzum, iyi misin?" gibi yapmacık sözlerini duymak istemiyordum.

Bahçeden çıktıktan sonra geniş kaldırımda ağır ağır yürümeye başladım. Şansıma yağmur biraz yavaşlamıştı.

Kablolu kulaklarımı takarak rastgele bir şarkı açtım.

Bir süre nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm. Temiz havayı ciğerlerime kadar çektim. Yağmurun saçlarımı ıslatmasana izin verdim. Şimdi daha iyi hissediyordum.

Biraz dinlenmek için görüş açıma giren banka doğru ilerledim. Arkası dönük bir adam oturuyordu ama herhalde yanına oturmamı sorun etmezdi. Fazla durmayacaktım zaten.

"Oturabilir miyim acaba?" 

Kollarını cebine sokmuş bir şekilde bana gülümseyerek bakan Alican görmeyi beklediğim son kişi bile değildi.

"Oturabilirsiniz hanımefendi." Dediğinde bir şey demeden yanına oturdum. Aramıza biraz mesafe bırakmayı da ihmal etmemiştim. Ona yakın olunca kalp atışlarım istemsizce hızlanıyordu.

"Beni takımına aldığın için pişmansındır herhalde." Aramızdaki sessizliği bozarken konuştuğumda bakışlarını bana çevirdi.

"Değilim."

"Dün takımın bütün kaos ihtiyacını karşıladım. Oysa sen huzurlu bir takım istiyordun." Dedim mahçup olmuş bir şekilde.

"İyi gününde değildin. Böyle şeyler olabilir. Hepimiz insanız sonuçta."

Evet, hepimiz insandık sonuçta ama kimse bunu anlamak istemiyordu. Duygularımız yokmuş gibi davranıyordu herkes.

"Yarın güzel bir oyun olur umarım." Dedim arkama yaslanırken. Bir karşılık vermedi onun yerine aramızdaki mesafeyi kapattı ve kolunu arkama doğru atarak birbirimize yaklaşmamızı sağladı. Kolum kolunu temas ediyordu.

Kafamı göğsüne doğru yasladım. Geçen sefer olduğu gibi uyuya kalmak istemiyordum ama o kadar rahattıki gözlerim istemsizce kapanıyordu.

Direndim.

Yerimde biraz doğrularak kafamı ona bakmak için yukarı kaldırdım. Pür dikkat beni izliyordu, fazla yakındık.

Dudaklarımız arasında kısacık bir mesafe vardı.

Uzun parmakları çeneme doğru çıktı. O kadar naif bir dokunuşu vardi ki sanki kırılgan bir şeyi tutuyor gibi davranıyordu. Diğer eli belimi sararken yutkundum. Aramızdaki tensel çekim bu serin havada terlememe sebep oluyordu.

Yağmur yüzünden ıslak olan saçlarımı kulağımın arkasına doğru attı. Her şey o kadar ağır çekimde gerçekleşiyordu ki kalp krizi geçirmek üzereydim.

Daha fazla beklemedi.

Dudaklarımız buluştuğunda istemsizce gözlerimi kapattım. Yumuşak öpüşüne karşılık verdiğimde yukarı kıvrılan dudaklarından gülümsediğini hissettim.

Bulunduğumuz konum yüzünden ona karşılık verirken zorlanıyordum. Bunu anlamış olacakki beni tamamen üzerine doğru çekti. Şimdi tamamen kucağındaydım.

Alican'ın kucağındaydım ve sokak ortasında bir bankın üzerinde öpüşüyorduk.

Yavaş öpüşleri gitgide hızlanırken belimdeki eli sıkılaştı. Durmaya niyeti olmadığını fark ettiğimde dudaklarımı tadına doyamadığım ince dudaklardan ayırdım.

"Senden hoşlanıyorum."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜMÜ YAZALI YIL OLDU AMA ATMAYI UNUTTUM ASKLARRR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜMÜ YAZALI YIL OLDU AMA ATMAYI UNUTTUM ASKLARRR

Ben kısa bölümlerden devam ya 😔😔

10 bölümdür aralarında hiçbir şey olmadı yeter artik öpüşşünler diyip yazdım bu bölümü

Umarım bölümü sevmişssindir <33333

Yes Chef | Alican SabunsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin