13

910 81 10
                                    

14 Ağustos 17

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14 Ağustos 17.39

"Eski barbo nerede ya?" Üstümdeki önlüğü çıkarırken konuştuğumda Barbaros oflayarak kendini geniş koltuğa doğru attı. Oyunu kazanmıştık ama herkesin morali yerlerdeydi. Bunun sebebi de torpil Sergendi.

Tadım yapılırken Şefler Sergen'in tabağını öve öve bitirememişti ama işin aslı tabağı pişmemişti bile. Barbaros'un 10/10 tabağı yerine çiğ eti seçmeleri herkesin sinirine dokunmuştu.

"Ne diyeyim Selin? Mehmet Şef adamın tabağını arşa çıkardı resmen. Bir şey desem bir saat susmadan eleştiri adı altında burnumdan getirecekti."

"Değmez abi." Eray yanımıza gelirken lafa daldığında çıkardığım önlüğü katlayıp çantama attım. Bu hafta potadaydım ve tek dileğim o tayfadan birini bizzat kendim elemekti. Suratlarındaki o ifadeyi görmek istiyordum.

"Yazın sıcağında hasta olmayı başarabilen kaptanımız geliyor, yolu açın."

Barbaros'a gülerken baygın bakışlar ile bize doğru ilerleyen Alican'a döndüm. Bugün bu hasta hâline rağmen elinden gelenin en iyisini yapmıştı.

"Daha iyi misin?" Dediğimde olumlu anlamda kafasını sallayıp yayılarak oturan Barbaros'un yanına doğru attı kendini. Alican'ın yanına oturduğumda ilk başta hasta olduğu için bana yaklaşmadı ama ben inatla dibine girdiğim için en sonunda pes ederek kolunu belime sardı.

Şu an odada dördümüzden başka kimse yoktu bu yüzden rahat hissediyordum.

"Çifte kumruları yalnız bırakalım." Eray ayaklanırken konuştuğunda Barbaros da peşinden kalktı. "Millet sevgilisiyle 24 saat beraber. Ben Şulemi göremiyorum bile. Nerede adelet?" Barbaros söylenirken odadan çıktığında yalnız kalmıştık.

İçimden sürekli biz şimdi neyiz diye sormak geliyordu ama bir şekilde kendimi frenliyordum. Onun bir şey söylemesini bekliyordum.

"Selin?" Eli belimi okşarken konuştuğunda  ne söyleyeceğini duymak için kafamı kaldırdım.

"Bunu daha önce sormam gerekiyordu ama kısmet bugüneymiş..."

Kaşlarımı çattım. Kalp atışlarım yavaş yavaş hızlanırken devam etmesini bekledim. Beklediğim soru geliyor olmalıydı.

"Aramızdaki ilişkinin artık bir adını koyalım. Sevgilim olur musun?" Çatallı sesi ile cümlesini bitirdiğinde kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Konuşurken detone olmuştu ve bu gergin olan ortamı anında dağıtmıştı.

"Hay böyle işin. Bunun daha romantik olması gerekiyordu." Kendi kendine konuşurken oturduğum yerde doğruldum ve yanaklarını avuçlarımın içine aldım. Sıktığım için dudakları büzüldüğünde minik bir öpücük kondurdum.

"Cevabını almışsındır umarım."


"Azerbaycan'a gidiyormuşuz."

"Yes be sonunda dış çekime gidiyoruz. 10 gündür bunu bekliyordum vallahi billahi." Batuhan'ın omzuna sevinçle vuran Sefa ile Batu yüzünü buruşturdu. Sefa gücünü ayarlayamayıp biraz sert vurmuş olmalıydı.

Yes Chef | Alican SabunsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin