7.Bölüm: Arkadaşlık Fedakarlık İster

135 53 21
                                    

"ARKADAŞLIK FEDAKARLIK İSTER"

🌸🦋

Bölüm şarkısı: Greentea Peng - Hu Man

Bir insan hayatta ne zaman kendini gerçekleştirebilir? Kendine uygun mesleği bulduğunda mı? Ruh eşini bulduğunda mı? Yoksa hayallerini gerçekleştirecek güce ulaştığında mı? Bunu bana sorsanız hiçbir fikrim olmadığını söylerdim çünkü henüz kendimi gerçekleştirmek bir yana dursun kendimi tanımıyordum bile. Masal kimdir? Bu hayattan ne istiyor? Bu soruların cevabı benim için boşluktan ibaretti.

Kendini gerçekleştiremeyen ve nasıl gerçekleştireceğini bilmeyen insanların hayatı büyük hatalarla geçer, o hatalar gün gelir kocaman uzanan yılanlı sarmaşıklara döner. Kendini gerçekleştiremeyen ise o sarmaşıkların arasında can verir. Hayatın acımasızlığı da buradan gelir. Her gün yanınızdan geçen binlerce insanın çok büyük bir kısmı kendini gerçekleştirememiş insanlardan oluşur. Bu insanların her zaman yumuşak bir karnı vardır ve tehlikeye açıklardır.

Her geçen günüm diğer bir günüme benziyordu. Tek düze yaşam standartlarından yorulduğumdan mıdır bilinmez bugün yatağımdan kalkmak bile istemedim. Aslında tüm gün yatakta kalmamda bir sakınca yoktu ama Neşe'nin durmak bilmeyen aramaları sonucunda pes edip yatağımdan kalktım. Telefonu bıkkınlıkla açtığımda Neşe'nin enerjik sesi karşısında yüzümü buruşturdum.

"Masal telefonuna niye bakmıyorsun ya?" diye söylenen arkadaşıma cevap vermek yerine sessiz kaldım. Ona ruhsal durumumu uzun uzadıya anlatmak istemiyordum. "Neyse, şey müsait misin? Seninle acil konuşmam lazım. Çok önemli bir şey oldu." Uyku mahmurluğunun da etkisiyle yüzümü ovuşturdum, ne dediğini pek anladığım söylenemezdi.

"Birine bir şey mi oldu?" diye sorduğumda güldü ardından hızlı hızlı konuşmaya başladı.

"Hayır öyle bir şey değil, güzel bir şey. Acil gelmem lazım. Müsait misin? Evde misin?" dedi. Onu bu kadar heyecanlandıran şey neydi? Meraklanmıyor değildim.

"Müsaitim, gel." dedikten sonra telefonu kapattık. Bıkkın şekilde kalktığım yatağımı toplamak içimden gelmediğinden mutfağa gidip kendime Türk kahvesi hazırlamaya başladım. Uyanır uyanmaz canım hiçbir şey istemezdi, kahve içmeden de kendime gelemezmişim gibi duruyordu. Kendime kahve hazırlayıp fincana koyduğumda evin kapısı çaldı. Ne kadar da hızlı gelmişti böyle.

Kahve fincanını mutfak masasında bıraktım, kapıyı bıkkınlıkla açtığımda karşımda iki elinde de büyük poşetler olan Neşe mutlulukla gülümser bir haldeydi. Onu bu kadar mutlu eden şey neydi? Mutlu olunacak bir şey mi vardı?

"Ne bu mutluluk?" diye sorduğumda o çoktan yanımdan geçip mutfağa gitmişti. Kendim için hazırladığım kahve fincanını kendi önüne aldı. Onun bu hareketi karşısında kaşlarımı yukarı kaldırdım. Berbat uyanılan bir günün korkunç geçen öğle saatleri...

Kahveyi kendime hazırladığımı ona söylememeye karar verdim, onun yanındaki sandalyeye kendimi bıraktığımda yüzüne bakıyordum. Ne söyleyecekse söyleyip bir an önce gidebilir miydi? Bugün yalnız geçirmek istediğim bir gündü.

"Niye bu kadar mutsuzsun Masal?" diye sordu. O sorusunu sorarken karşımdaki boş duvara bakıyordum. Bakışlarımı istemsizce duvardan çevirdim.

"Arada oluyor böyle, çok önemli değil. Senin söyleyeceğin önemli şey ne?" diye sordum. Sanki bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi hemen söze girdi.

"Çok mutluyum Masal. Bugün şu bizim lisedeki resim öğretmeni vardı hatırlarsın. Emel hoca. Onunla karşılaştık, İstanbul genelinde bir yarışma olacakmış bundan üç gün sonra. Yarışmaya katılan resimlerden bir tanesi seçilip yurt dışındaki yarışmalara gönderilecekmiş ve en önemlisi kazanana burs veriliyormuş. Her yıl yapılıyormuş bu, Emel hoca denk geldiğimiz iyi oldu falan dedi. Harika değil mi?" dediğinde bir süre dediklerini düşündüm. Hâlâ daha ayılamamıştım ve o çok hızlı konuşuyordu.

Kelebeğin RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin