"GERÇEĞİ ALGILAMAMAK ve KABUSLAR"
🌸🦋
Bölüm Şarkısı: All Time Low (Sad Version)
Zaman kavramını yitirmenin verdiği ağırlık ruhu ölen bedene sirayet ettiğinde acının minik tohumu hissiz bedene yerleşti. Tohum ölü bedenin içerisinde mucize eseri can bulup filizlenmeye başladı. Ruhu ölen bir bedende acının tohumunu salan filiz kendine uygun bir konağın içerisindeydi. Zaman hızla aktı, geçti... Filizin tamamen ele geçirdiği bedene dönmek isteyen ruh, bıraktığı kendinden olan parçayı kaybettiğinin farkına vardı. Bedensiz kalan ruh başıboş bir şekilde arafta kalırken terk ettiği bedeni sonsuz bir acı kaplamıştı.
Saatler geçti. Annem okuldan geldi, odama kadar gelip benimle konuşmak istedi ama ben hiçbir şey söylemedim. Öylece yattığım bu yatağın üzerinde ilahi bir gücün beni alıp ruhlar alemine götürmesini dilemekten başka elimden bir şey gelmiyordu. Artık yüzümde dur durak bilmeden akan gözyaşı taneleri kurumuş, pul pul şekilde dökülmeye başlamıştı. Gözyaşlarım bile akmak istemiyordu. Gözlerimi kapatmaya çalıştım ama onlar da herkes gibi bana ihanet ederek kapanmak istemiyordu.
Hayatımın en merkezinde olan insan, en sevdiğim dostum, bütün hüzünleriyle hüzünlendiğim, bütün mutluluklarıyla mutlu olduğum en yakınımın Ekin'in karşısındaki o hali gözlerimin önünden silinmiyordu.
Yıllarımı Neşe ile geçirmiştim, onun hoşlandığı insanların hepsini bilirdim. Hepsinin yanında aynı hareketlere bürünürdü. Önünde birleştirdiği elleri, yüzünde heyecanlı bir gülümseme, kıpır kıpır yerinde duramayan hali... O öyleydi. Hoşlandığı zaman karşısındakine bunu çok net belli ederdi. Ekin anlamadıysa bile ben Neşe'nin Ekin'e olan ilgisini çoktan anlamıştım. Bu da kalbimin en orta yerine batıyordu.
Ekin'i ilk gören bendim, onu merak edip günlerce zihnimin her bir köşesinde sanki çok değerli bir mücevhermişcesine özenle taşıyan bendim. Neşe bunu da biliyordu, ona rağmen nasıl olabilmişti bu? Bana aklından uçup gittiğini söylediğinde ona inanmadım. Hayatında kaç tane tekerlekli sandalyede adı Ekin olan birini görebilirdin?
Esas sindiremediğim şey Ekin'in de ona karşı gülümseyen dudaklarını görmemdi. Beni ilk gördüğünde verdiği o tepki zihnimden silinmeyen ve asla da silinmeyecek olan bir yaraydı. Bende olmayıp da Neşe'de olan neydi?
Belki de birbirlerinden etkilendiler!
Belki de gördüğü ilk andan itibaren seni beğenmedi!
Belki de seni sadece seans arkadaşı olarak görüyor!
Hatta belki de onun zihninde baba sevgisine muhtaç küçük bir çocuksundur!
Babası kendisine babalık yapmayınca ortalıkta baba arayacak kadar aptal bir çocuk hem de!..
Ellerimi kulaklarıma bastırmaya başladım. Zihnimden geçen düşünceler o kadar acımasızdı ki... Kendi zihnim bile bana düşmandı. O sesin konuşmasını istemedim, bana acı vermesini istemedim.
Annemin kollarımdan tutup beni sarsmaya başlamasıyla kafamdaki o ses silinip gittiğinde yaşlı gözlerimle annemin yüzüne baktım. Ne oluyordu? Gözleri kocaman olan annem bana endişeli bir şekilde bakıyordu.
"İyi misin? Niye sus diye bağırıyordun annem? Biriyle mi konuştun ne oldu kuzum?" diye soran annemin de sesi ağlamaklı çıkıyordu.
Sanki bambaşka bir dünyadan başka bir dünyaya geçmiş gibi afallamıştım. Neler olduğunu zihnim idrak etmiyordu. Annem niye ağlıyor gibiydi?
![](https://img.wattpad.com/cover/348134836-288-k695129.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Rüyası
Roman d'amour🌸@RomanceTR "Gençlik Rüzgârıyla Savrulanlar" Okuma Listesinde🌸 Hayatım uçurumdan aşağı doğru yuvarlanırken yaşama tutunmaya dair hiçbir isteğim kalmamıştı. Son çare olarak bir uzmandan destek almaya karar verdim. Psikolog seansları beklediğim gibi...