Leda Arslan
Yağmur sonrası toprak kokusu bir başka oluyordu. En üzgün zamanlarımda bile bana güç ve huzur veriyordu. Gözlerimi kapattım ve kokuyu olabildiğince içime çekmeye çalıştım. Nedense gözlerim hafiften dolmuştu. Kendi zayıflığımdan olsa gerek.Pencereyi kapattım ve arkama alarak aynaya yöneldim. Kendime baktım. Sanırım size kendimi tanıtmam gerekiyor burada. Merhaba ben okulun sempatik kızı Leda. Açık kahverengi saçlarım ve gri gözlerimle (hep maviyle karıştırılır ve ben bu duruma doğduğumdan beri alışığım) okulun popüler kızı. Aslında herkesin çok yetenekli olarak konuştuğu ama gerçekte korkağın teki olan kız. Sonunda bu korkak kız kendini geliştirmek için Türkiye'ye geliyor.
Sanırım korkak olduğumu fark eden tek insan üvey annem ve bunu yüzüme vurmaktan hiç çekinmiyor. Onu da suçlayamam doğrusu
Tık tık tık
''Girin''
Gelen çok sevdiğim Mina teyzemdi. Evimizde hizmetçi olarak görev yapıyordu ve onu ikinci bir anne olarak görüyordum. Benimle ilgilenen tek kişi o olmuştu çünkü.
''Ah canım yavrum hiç anlam veremiyorum. Oralarda ne yapar ne edersin? Neden böyle bir şey yapıyorsun''
''Merak etme Mina teyzeciğim iki aydan ne olacak? Hemen geri döneceğim bak göreceksin. Kendime çeki düzen vermem, korkumu yenmem gerek. Bu amaçla Türkiye'ye gittiğimi sende biliyorsun.''
''Bilmez olur muyum yavru kuşum. Ama gene de içim elvermez. Etme gel dön şu kararından.''
''Olmaz teyze. Benim buradan uzaklaşmam lazım. Kendi geleceğim için aile baskısından uzaklaşmam lazım. Olmuyor böyle''
Bavulumla beraber aşağı kata inerken Mina teyzeciğim beni kararımdan vazgeçirmeye çalışıyordu ama boşunaydı.
Aşağıya iner inmez üvey annem karşıladı beni.
''Doğru bir karar verdin'' dedi samimi olmaya çalışarak
Hiçbir şey demedim. Sadece yüzüne baktım. O anda ona bir şey demem uygun olmazdı. Benim ani kararımla babam dehşete düşmüştü zaten. Evi yeteri kadar karıştırmıştım. Bu kadarı yetmiyor muydu?
Alt kattan babam çıkageldi. Yüzüme bile bakmıyordu. Yüzü bembeyaz kesilmişti. Annemin yanına geçmekle yetindi. Anlayışlı davranmak zorundaydım. Sonuçta yalnız başıma çıktığım tatil olarak da düşünebilirlerdi ama benim büyüdüğümü var güçleriyle reddediyorlardı. Daha doğrusu sadece babam reddediyordu. Üvey annem bu işi çok sevmiş gibiydi. Sehpanın üzerindeki çantamı aldım
''Güle güle canım sen hiç merak etme biz iyi olacağız'' Arkamı dönüp bakacaktım ki durdum. Hızlıca derin bir nefes aldım. Annemi yok sayarak Mina teyzem ve diğer hizmetçilerin yanına gidip hepsiyle teker teker vedalaştım.
Babama dönüp baktım. Hala yüzüme bile bakmamakta ısrar ediyordu ama ben gittiğimde pişman olacaktı bunu biliyordum. Ve bu acı çok kötü bir şeydi. Hem babamın hem de kendimin bu acıyı çekmesine izin veremezdim.
''Hoşça kal baba.''
''Hadi canım uçağı kaçıracaksın''
Sinirli bir şekilde anneme baktım. Başka bir şey söylemesini istemiyordum. Ben sadece babamla konuşmak istiyordum ve buna engel olamazdı. Tekrarladım
''Hoşça kal baba.''
Dönüp bana baktı. Ona gülümsedim ve sarıldım. O bana sarılmasa bile.
''Teşekkür ederim. Kırgın ayrılsak da ben seni hep seviyor olacağım.''
Daha fazla duramadım. Gözlerim dolmuştu. Hızlıca evden çıktım. Uçağım birazdan kalkacaktı. Acele etmeliydim.
--------
Sonunda uçağa binmiştim birkaç dakika sonra uçak kalkıyordu. Bavulumla ilerlerken bir yandan bilete bakıyor diğer yandan da koltuklara bakıyordum.
Sonunda 7 numaralı koltuğu bulmuştum ki orada bir kızın oturduğunu fark ettim ve durdum. Bu kız farklıydı. Gözlerine bakmak bile sıradan biri olmadığını hissettiriyordu bana. İlk kez böyle bir şey yaşıyordum. Bunu kelimelerle anlatmak imkansızdı.
O an sadece birbirimize baktık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koyu Siyah
ChickLitİki kız ve iki farklı hayat... Bu iki hayat birbirine daha fazla ne kadar karışabilir? İsimleri aynı olsa da siyah ve beyaz kadar zıtlar aslında birbirlerine... Yakın dostlukları sayesinde harmanlanan hayatları onları nereye sürükleyecek?