Bölüm 8

38 5 1
                                    

Leda Arslan

Nefes nefese doğruldum.
"Leda seni varya..."
Soğuk su beni birden kendime getirmişti.Kıkır kıkır gülen Ledayı görmek hoşuma gitse de şu an çok berbat bir durumdaydım. Uykumu alıp yarın için hazırlanmam gerekiyordu.
"Yaptığın şeye bak. Bugün çok yorucu bir gündü tamam mı? Biraz da olsa uykuya ihtiyacım var. Yarın önemli bir gün." Dedim hafifçe sinirli bir şekilde. Yeni evimde ilk gecemin böyle olacağı kimin aklına gelirdi ki? Çıkarken arkası dönük bir şekilde parmağını sağa sola sallayarak "Bana bulaşmanın cezasını çek!" dedi ve hızlıca uzaklaştı.

Islak saçlarım boynuma yapışarak uykuya dalmamı engelliyordu, gelişigüzel topladım. Fazla geçmeden uykuya daldım. Leda ya yapacağım şeyleri düşünerek tabii.

...

Evet. Gene yorucu bir günün başlangıcı. Hiç vakit kaybetmemeliydim. Hemen banyoya girdim. Diş fırçalama yüz yıkama gibi işlemleri de bitirdikten sonra üstümü değiştirdim. Yüzüme kremimi sürdüm. Bu aralar yüzüm nedenini bilmediğim bir şekilde kurumuştu. Vücut spreyimi de sıktım ve laptobumun başına geçtim. İstediğim türden bir oda bakındım kendime. Evin sadece ebeveyn odalarının boş olması kendi zevkimizi konuşturabileceğimiz anlamına geliyordu. Bu güzel birşeydi.
"Tamamdır, elimden geleni yapacağım!"

...

Sonunda uygun bir oda bulmuştum kendime.
"Leda! Ne zaman çıkıyoruz?"
"Dur çatlama geliyorum" dedi üst kattan. Kapıyı açtım ve büyük havuzu geçtim. Dış kapıyı açıp boş otoparka baktım. Araba.
"Onu da alacağız inşallah"
Şu sıcak havalarda kendimi serinletmek adına yapabildiğim en iyi şeylerden bir tanesi yanıma yelpaze almaktı. Yelpazeyi kullanarak kendimi serinletmeye çalıştım. Boş boş etrafa bakınmaya başladım. Burası yeşillik dolu bir yerdi. Düşünüyordum. Buraya yerleşeli bir gün olmuştu. Evden ayrılalı iki...

Şu zamana kadar evden hiçbir şekilde telefon gelmemişti.
"Tam da düşündüğüm gibi. Beni sildiler" dedim kendi kendime. Mina teyzem ve babam aklıma geliyordu her seferinde. Özellikle yalnız kaldığım zamanlarda. İçimde bir acı vardı tam olarak anlatamadığım. Yani nasıl desem? İnsan birileri tarafından reddedildiğinde böyle hissediyormuş demek. Kafamı sağa sola salladım bu düşüncelerden kurtulmak ister gibi. Sanırım eski hayatımı geride bırakmak zorundaydım. Baksanıza herkes beni unutmuştu. En iyisi bu konuyu fazla düşünmemekti. Arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Leda hazırlanmıştı. Ona dönerek
"Tamam mıdır? Hazırlandın mı?" dedim.
"Evet hazırım hadi gidelim."

...

Alışverişimizi yaparken çok eğlendik. Leda kendisine tamamen siyah ve beyazlardan oluşan bir oda bulmuştu. Ben daha çok renkliye kaçmıştım. Özellikle mavi mor pembe üçlüsünün uyumuna bayılıyordum. Leda seçtiğim odayı görünce gülmüş sonra benim baktığımı fark edince sahte bir öksürükle gülüşünü gizlemişti.

Odamız iki gün sonra gelecekti. Mağazanın elemanları tarafından döşenecekti.
"Baya zaman var ha?"
"Aynen."
"Desene kanepede uyumaya devam edeceğiz." dedim. Güldü.
Daha yapılacak çok iş vardı. Markete gitmeliydim. Evde yiyecek hiçbirşey yoktu.
"Leda ben markete gidiyorum istediğin birşey var mı?"

"Başını belaya sokmadan eve dönmen benim için yeterli."

"Ha-ha çok komik..Bir şey olursa ara ben çıktım."

Evimize en yakın markete girdim. Alışverişim yaklaşık 15 dakika sürmüştü. Kasaya gelip kartımı uzattım. Şifremi girdim. Kasiyerin yüz ifadesi üzerine Pos cihazına baktım
Kart geçersiz
Şaşırmıştım.
"Bir daha dener misiniz lütfen" dedim.
Ve tekrar aynı sonuç.
"Peki sağolun nakit olarak ödeyeceğim."
O anda yanımda nakit olmasaydı ne olurdu bilemezdim. Yolda yürürken diğer yandan düşünüyordum. Kartım neden iptal edilmişti? Belkide bankadan kaynaklı bir sorundu bu. Telefonumun çalmasıyla irkildim.
Bilmediğim bir numara.
Başta tereddüt ettim. Ama sonunda açmaya karar verdim.
"Alo?"
"Selam canım. Ben annen. Nasılsın bakalım. Bodrumda işler nasıl gidiyor?"
"Jacqueline anne? Beni neden aradınız? Daha doğrusu Bodrumda olduğumu nasıl biliyorsunuz?"
"Kuşlar kulağıma fısıldadı diyelim. Hem neden annenle böyle seviyeli konuşuyorsun ki? Üzüyorsun beni" dedi alaycı bir şekilde.
"Beni ne için aradınız? Söyleyin lütfen"
"Madem bu kadar ısrar ettin söylüyorum. İlk olarak kartının iptali seni üzmüş olmalı. Kusura bakma canım böyle olsun istemezdim ama malesef...(güldü) Sen gittikten kısa bir süre sonra babacığın perişan bir hal aldı. Yazık zavallıcık yataklara düştü. Mina teyzeciğin ise ağlamaktan gözleri kan çanağına döndü. Ne ayrılmaz ikiliymiş bunlar böyle. Evdeki tüm çalışanlara izin vermeme rağmen o gitmedi. Babacığının yanında kaldı."
"Ne?! Bunlar doğru mu?"
Bana aldırış etmeden devam etti.
" Belki de bu telefon konuşması ailenden biriyle yaptığın son konuşma olacak."
"Ne diyorsunuz siz anne. Lütfen kendinize gelin. Böyle birşeyin olması çok saçma. Bana detaylıca anlatır mısınız?"
"Kusura bakma Ledacığım. Baban hastayken işlere bakmak çok zor. Yoruluyorum doğrusunu istersen. İşin başına dönmem lazım. Görüşürüüz."
"Jacqueline anne!"
Telefon kapanmıştı. Derin derin nefes alıp vermeye çalışıyordum ama bu çok zordu. Düşünme yetimi kaybediyordum.
Numarayı tekrar aradım. Numaraya ulaşılamıyordu.
Şaka mı gerçek mi? Şaka mı gerçek mi?
Kafam patlayacak gibi oluyordu. Başta uygun bir yer bulmalıydım. Ara sokaklardan birine daldım ve binaya yaslanıp oturdum. Elimdeki poşetleri bıraktım. Babamı aramalıydım. Olmadı Mina teyzemi. Hata yapmıştım. İnatçılık yapmıştım. Beni aramalarını isteyerek bir hata yapmıştım. Asıl araması gereken bendim onlar değil. Saçma salak bir sebep yüzünden giden bendim,onlar değil. Telefonumun rehberinden babamın numarasını buldum ve aradım.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor"
Mina teyzemi aradım.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor"
Dişlerimi sıktım. O an aklıma gelen tek şey eve nasıl dönebileceğimdi.

Koyu SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin