Leda Sparks
''Bende seninle geliyorum!'' diyen sesini duydum Leda'nın. Onu beklemeden ortalarda bir yere geçip oturdum. Leda da bir kaç dakika sonra yanıma oturdu.
Nasıl oldu hiçbir fikrim yok ama bu kıza kanım ısınmıştı. Güler yüzlü sevimli bir kızdı. Benim neredeyse tam tersim. Tam bir koalaydı ayrıca. Koca popolu bir koala.
Düşüncemle sırıttım.
''Leda?''
''Efendim?''
''Telefon numaranı versene.''
''Tabi.'' diyerek numarasını verdi. Ben onu çaldırdıktan sonra sevgili adaşımı 'Koca Popolu Koala' diye kaydettim. Telefonuma bakıyordu. Onu kaydettiğim ismi görünce
''Ben koca popolu değilim bir kere...'' dedi. Sırıttım.
''Koala olduğunu kabul ediyorsun yani.'' dediğimde pufladı. Güldüm. Sonra gülümsedi.
''Bodrum'da ne yapacağız?'' diye bir soru yöneltti. Dayıma emaneti verip kendime ev tutacaktım. Leda da geldiğine göre ortak tutar beraber yaşardık. Evin parasını da yarı yarıya çıkarırdık.
''Dayıma emaneti verip ev tutmayı düşünüyordum. Ama sen de olduğuna göre beraber tutarız.''
''Yaşasın!'' dedi sevinçle ''Çok eğleniriz. Kafamızın estiği yere gideriz. Bence satın alalım. Her yazı burada geçiririz?''
''Fena fikir değil.'' diyerek çantamı kafamın altına koydum. Uykum gelmişti. Otobüsteki görevli birazdan hareket edeceğimizi bize duyurdu. Sağ omuzumda hissettiğim ağırlıkla sağıma döndüm. Leda başını omzuma yaslamıştı. Benim baktığımı fark edip gri gözlerini bana çevirdi.
''Rahatsız olduysan kalkıyım?''
''Yoo rahatsız olmadım. Yanımdaki koca popolu müzik dinler mi diye soracaktım.'' diyerek sırıttım.
''Haa.. Tabi ki.'' dedi gülümsedi. ''Müzik listeni karıştırabilir miyim?'' diye sordu. Kulaklığı takarken başını omzumdan kaldırdı. Kulaklığını takınca başını omzuma yeniden yasladı. Ben de kulaklığı takıp Mp4 ü Leda'ya uzattım. Listede gezinmeye başladı.
''Bana bir masal anlat baba? Güzelmiş.'' diyerek güldü. Off! Stayce ve Clark'ı dönünce gebertsem iyi olacak.
Elimi alnıma yapıştırırken -ki o esnada çıkan şak sesi birkaç yüzün bize dönmesini sağladı- ofladım.
''Onları arkadaşlarım yüklemiş.''
''Hımm.. Seni anlıyorum Leda.'' dedi ve yine güldü. Ben ölümcül bakışlarımı atmaya başlayınca dudaklarını birbirine bastırıp gülmemeye çalıştı. Tabi gülmemeye çalışırken çıkardığı garip seslerle pek başarılı olduğunu söyleyemem. Listede gezinmeye devam etti.
''Bülent Ersoy?'' dedi kahkaha atmaya başladı.
''Albüm resmine bak ve şu şeyi kes.'' diye homurdandım.
''Neyi?'' dedi gülerken.
''Anırarak gülmeyi.''
''Ya ben anırarak gülmüyorum.'' diye homurdandı. Bu kez ben güldüm.
Albüm fotoğrafına baktı. ''Ufkunu genişletmen dileğiyle...'' diye mırıldadı ve gülümsedi. ''İsimleri ne arkadaşlarının?''
''Erkek olan Clark. Şu kızıl kafa Staycey ama kısaca Stayce diyoruz.'' dedim.
''Yabancı değiller mi?''
''Anneleri Türk. Babaları gavur.'' deyince minik bi kahkaha attı. Gavur kelimesi komik gelmiş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koyu Siyah
ChickLitİki kız ve iki farklı hayat... Bu iki hayat birbirine daha fazla ne kadar karışabilir? İsimleri aynı olsa da siyah ve beyaz kadar zıtlar aslında birbirlerine... Yakın dostlukları sayesinde harmanlanan hayatları onları nereye sürükleyecek?