Leda Arslan
"Eee nasıl? Beğendin mi odanı?"
''Beğenmez olur muyum bayıldım.'' dedim.
Kendimi yatağa bıraktım.
''Çok yumuşak.'' dedim gülerek.
''Bence daha fazla o hareketi yapma. Yatak senin ağırlığın altında çökebilir biliyorsun.''
''Niye bozuyosun ki şimdi mutluluğumu?''
''Ay tamam tamam. Neyse bana yemek hazırla.''
Aşağı indik. Mutfağın yolunu tuttuk. Malzemeleri hazırlarken diğer yandan Defne'ye pis pis bakışlar atıyordum.
''Şu saatte yemek mi yenir?'' söylenmeyi de eksik etmiyordum.
Evet, gelelim psikolojimi darmadağın eden olaya. Üzerinden iki gün geçmişti. Defne'nin yakın arkadaşları Stayce ve Clark'la havaalanında tanışmıştık. Sonra beni evime bırakmışlardı. Gerçekten çok sıcakkanlı insanlardı. ''Demek eski Leda(Şimdiki Defne.. Hep karıştırıyordum.) buradayken böyle arkadaşlara sahipti.'' diye düşünmeden edememiştim.
Eski evim ben gittikten sonra canlılığını yitirmiş gibi görünüyordu. Evet evimizde çalışanların hepsi gitmişti. Mina teyze haricinde. Ama işlerde hiçbir aksama yoktu.
Annem dışındaki herkes gelmeme çok şaşırmış gibi görünüyordu. Babamı görünce üstümden büyük bir yük kalkmıştı. Yüzü... Yüzündeki solgunluk normal değildi...
Sarılmıştık. Ağlamıştım. Bir kanepeye geçip oturmuştuk. Babam bana merak ettiği herşeyi sorduktan sonra, sıra bana gelmişti.''Babacığım neyiniz var? Yüzünüz çok solgun.'' demiştim.
'' Yorgunum kızım. Çalışırken kendimi fazla zorlamışım anlaşılan. Dinlenince geçer. Emekliye ayrılacağım. Sen ne düşünüyorsun?''
''Sağlığınız herşeyden önce gelir babacığım.'' demiştim. Hafifçe gülmüştü. Ardından bana bir soru daha sormuştu:
''Nasıl bir evde yaşıyorsun çok merak içerisindeyim kızım. İşimin yoğunluğu yüzünden seninle ilgilenemedim. Belki de uzun bir aradan sonra Türkiye'ye giderim. Evini ziyaret ederim ne dersin? Tabi... Sen istersen.'' demişti. İçimde tarif edilemez bir mutluluk oluşmuştu. Babam evime gelebileceğini söylüyordu. Kendimi toparlamıştım ve
''Lütfen gelin. Çok isterim.'' demiştim.Direkt başka konuya geçmiştim.
"Beni neden aramadınız?" demiştim.
"Seni defalarca aradım ama telefonuna ulaşılamıyordu. Ne kadar endişelendiğimi bilemezsin." Devam etmişti
" Seni gördüm ya daha ne olsun. İyiki geldin.""Teşekkür ederim..."demiştim ardından
"Babacığım, hatırladığım kadarıyla arkadaşımla birkaç telefon konuşması yaptım. Telefonum konuşmaya açıktı. Telefonunuzda bir sıkıntı olmasın?"
"En kısa zamanda telefonumu değiştirmeliyim o zaman."
Annemin işi miydi acaba?
Yemekten sonra Mina teyzemle konuşmuştuk.
"Vallahi çok özledim seni yavrum. Evin neşesi gitti. Ama sen mutluysan bizim için de sakıncası yok."
Bana kurabiyelerinden yapmıştı. Bolca. Ev arkadaşım Defneye (Leda'ya) de verebilirdim böylece. Kesinlikle çok beğenecekti...Evet... Gelelim anneme. Konuşmak isteyeceğim son kişi. Neden böyle yapıyordu?
Yemek sonrası mutfağa su içmek için gittiğimde yanıma gelmişti. Ciddi bir şekilde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koyu Siyah
ChickLitİki kız ve iki farklı hayat... Bu iki hayat birbirine daha fazla ne kadar karışabilir? İsimleri aynı olsa da siyah ve beyaz kadar zıtlar aslında birbirlerine... Yakın dostlukları sayesinde harmanlanan hayatları onları nereye sürükleyecek?